Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kabule göre; Mahkemece ortak çocuklar ile baba arasında " her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günleri saat 09:00'dan Pazar günü akşam saat 17:00'a kadar, dini bayramların ikinci günlerinde saat 09:00- 17:00 arası ve her yılın 1- 15 Temmuz tarihleri" arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği, ancak infazı kabil olmayacak şekilde Temmuz ayında kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatlerinin gösterilmediği, ayrıca baba ile çocuk arasındaki bağın güçlenmesi ve babalık duygularının tatmini açısından da sömestr tatilinde de uygun süreli kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

Maddesinde kişisel ilişki hakkının velayet hakkı kendisinde olmayan eş için öngörüldüğünü, bu durumda, velayetin henüz davalı anneye tek başına bırakılmış olmadığından, Türk Medeni Kanununun 325. maddesindeki küçükle üçüncü kişi konumundaki hısım (davada dede, babaanne, hala) arasında kişisel ilişki kurulması koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; taraf teşkilinin sağlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar yasal süresi içerisinde verdikleri istinaf dilekçesi ile davanın reddini istinaf etmişlerdir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, TMK'nın 325. maddesi uyarınca davacılar ile çocuklar T6 ve T7 arasında kişisel ilişki kurulması talebine ilişkindir....

Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye bırakılan ortak çocuk 2016 doğumlu Hacer Buğlem'in velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....

Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323).Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Mahkeme tarafından anne üzerindeki velayet yetkisinin kaldırılmasına karar verilmiş ancak anne ile çocuklar arasında şahsi ilişki tesisine karar verilmemesi doğru olmamıştır....

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalının kişisel ilişki yönündeki istinaf talebinin KISMEN KABULÜ İLE ilk derece mahkemesi hükmünün 3 nolu bendinin kişisel ilişki yönünden KALDIRILMASINA, velayeti anneye verilen Duru ile davalı baba arasında her ayın 2. ve 4. hafta sonu Cumartesi günü saat 10:00 ile Pazar günü saat 17:00 arasında, dini bayramların birinci günü saat 10:00 ile ikinci günü saat 17:00 arasında ve her yıl yarı yıl tatilinin ikinci Pazar günü saat 10.00 ile üçüncü Cumartesi günü saat 17.00 arasında 7 gün süre ile ve 1 Ağustos günü saat 10.00 ile 31 Ağustos günü 17.00 arasında bir ay süre ile, her yıl babalar gününde saat 10:00'dan saat 17:00'a kadar ve tekli yıllarda yılbaşı günlerinde saat 10:00 ile saat 17:00 arası kadar Duru'nun babanın yanında kalması sureti ile KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASINA, -Davalının diğer istinaf taleplerinin REDDİNE, 2- İstinaf peşin harcının talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından...

Bu nedenle mahkemenin geçerli bir kişisel ilişki kararının var olduğunu kabul ederek ve öncelikle o ilişkiyi kaldırmak sureti ile karar vermesi doğru olmamıştır. Bu hali ile davalı/davacı erkeğin birleşen davayı açarken kişisel ilişki talep etmekte hukuki yararı mevcut olduğu gibi, alınan SİR raporu ve çocuğun beyanı ile en azından yatısız olsa dahi kişisel ilişki kurma hakkı sabit görüldüğünden kişisel ilişki yönünden yatısız olarak karar verilmesinde yanlışlık bulunmamıştır. Yukarıda açıklandığı şekli ile birleşen davada erkeğin velayet talebinin reddine karar verilmesinde ise yanlışlık bulunmamıştır....

Dinlenen tanıklar da bizzat kişisel ilişkilerinin düzenlendiği çocukların ağzından cinsel istismara uğradıklarını duyduklarını beyan etmişlerdir. Ayrıca mahkeme tarafından Devlet Hastanesi’nden aldırılan raporda “Aden’e travma sonrası stres bozukluğu teşhisi” konulduğu bilgisi yer almaktadır. Her ne kadar davalı-davacı baba hakkında yapılan soruşturma sonrasında yeterli delil olmadığından bahisle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmişse de, tanık ifadeleri, hastane raporu ve uzman raporu uyarınca, çocukların huzurunun davalı-davacı baba ile kişisel ilişki nedeniyle ciddi olarak tehlikeye girdiği ve çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, çocuklar ile baba arasındaki kişisel ilişki kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir." gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına hükmedilmiştir....

B-Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK.m.323). Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK.m.324)....

Asıl olan çocuklarla ebeveynleri arasında 3.kişilerin gözetimi olmaksızın ve mekan sınırlaması bulunmaksızın doğrudan kişisel ilişki tesisidir. Ancak çocuğun gözetim olmaksızın ana ve babasından birisiyle kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi onun yüksek yararına değil ise, ana veya babasıyla gözetim altında kişisel ilişki kurma imkanı ön görülebilir. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki hakkı, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir....

Kişisel ilişki düzenlenirken analık babalık duygularının tatmini yanında çocuğun fiziki, bedeni ve ahlaki gelişimi ile eğitim durumunun da gözetilmesi ile çocuğun üstün yararı uyarınca düzenleme yapılması esastır. Boşanma kararında kurulan kişisel ilişki yeterli iken, iki haftada bir çarşamba günleri saat: 18:00 ile 20:00 saatleri arasında, çocukların eğitim ve uyku düzenini etkileyecek şekilde çocuklar ile kişisel ilişki kurulması, çoçukların üstün yararına uygun değildir. Hal böyle olunca boşanma kararında düzenlenen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi şartları oluşmadığı halde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....

    UYAP Entegrasyonu