Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre velayet düzenlemesi hakkında karar verilmesi gerekirken çocuğun evlilik dışı doğduğundan bahisle velayetin zaten annede olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.01.2017 (Per.)...

    Yasada velayetin ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa geçeceği(TMK. 336/3 md.) belirtilmiş ise de, bu hüküm velayet hakkı kendisinde olan tarafın tam ehliyetli olması durumu ile sınırlıdır. Babası vefat eden küçüklerin annelerinin, TCK.'nun 53. maddesi uyarınca hükümlülük nedeniyle çocuğun velayetini kullanamayacağından, halihazırda çocukların velisi bulunmamaktadır. Yasada velayet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınacağı hükme bağlanmıştır(TMK. madde 404/1). Somut olayda üzerinde velayet hakkı bulunmayan çocuklara vasi atanması gerektiğinden, uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Aksaray 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 10.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Hukuk Dairesinin 2016/4453 Esas 2017/9868 Karar) İlk derece mahkemesince, tarafların müşterek çocuklarından engelli olduğu belirtilen Aslı Zehra'nın velayeti, davacı babanın ve annenin yargılama aşamasında ortak velayet talebi olduğu halde; velayet konusunda sosyal inceleme raporu alınmadan anneye verilmiştir. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Somut olayda, mahkemece çocuğun özel durumu ve anne ve babanın talepleri usulünce incelenmeksizin; velayeti yönünden herhangi bir rapor alınmadan anneye verilerek, eksik araştırma sonucu hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davalı babanın istinaf başvurusu bu sebeple yerindedir. "Velayet düzenlenmesinde en önemli ölçüt, velayeti düzenlenen çocuğun üstün yararıdır....

      Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi veya Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı babanın reddedilen velayetin değiştirilmesi talebi yönünden temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Velayetin düzenlenmesine ilişkin dava çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 382/2-b-13). Bölge adliye mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. (HMK m.362/1-ç)....

        İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, öncelikle TMK'nın 348. maddesi kapsamında velayetin kaldırılması, terditli olarak da torun ile babaanne arasında kişisel ilişki düzenlenmesi davasıdır. Davada velayetin babaanneye verilmesinin talep edilmiş olması, dava dilekçesinde yapılan açıklamalar karşısında önemli olmayıp, dava, çocuğun üstün yararına aykırı olduğu öğrenilen durumu hakime ihbar niteliğindedir. Bu durumda, ihbar edenin taraf sıfatına sahip olup olmadığına bakılmaz. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, resen araştırma ilkesi geçerlidir. Böyle bir durumda, aile hakiminin velayetin kaldırılması koşullarının bulunup bulunmadığını araştırması zorunludur. 2- Öte yandan, boşanma davasının henüz kesinleşmemiş olması sebebiyle resmi olarak annenin velayet hakkının bulunmadığı yönündeki değerlendirmede de isabet yoktur. Ana ve baba evli ise, evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar (TMK m.336/1)....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Olayda ergin çocuk, “zihinsel engellilik” sebebiyle Türk Medeni Kanununun 405'nci maddesi gereğince kısıtlanmış, aynı yasanın 419/3. maddesi uyarınca annesinin velayeti altında bırakılmasına karar verilmiştir. Dava, bu ergin çocuk üzerindeki annenin velayetinin kaldırılıp, velayetinin babaya verilmesi isteğine ilişkindir. Ergin çocukların kısıtlanıp velayet altına konulması halinde, vesayete ilişkin hükümler değil, velayet hükümleri uygulanır. Velayet sahibi olan annenin kısıtlı ergin çocuğuna bakmadığı ileri sürülerek, velayetin kendisinden alınması talep edildiğine göre, davada velayete ilişkin hükümleri (TMK. m. 335-351) uygulanacaktır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin kaldırılması isteğine ilişkindir. Velayetinin kaldırılması istenen çocuk Hasret 28.08.1999 doğumludur. Babası Mehmet, davalı ile evliyken 05.01.1999 tarihinde ölmüş, ölümle velayet görevi anneye geçmiştir. Dava, ölen babanın babası tarafından açılmıştır. "Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine" göre, çocukları ilgilendiren davalarda, iç hukuk gereğince, çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde çocukların, adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanmasını ön görmektedir (Söz.m.4)....

            Somut olayda; küçüğün babasının vefat etmiş olduğu, annesinin ise sağ olduğu, sağ kalan anneye ait olan velayet hakkının anneden kaldırıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Mahkemece küçüğün velayet durumunun araştırılması, sağ ve ergin olduğu anlaşılan annesinin velayetinin kaldırılmasına ilişkin bir karar bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, yok ise velayetin düzenlenmesi yönünde dava açılması için davacıya süre verilmesi, bu davanın sonucunun beklenmesi ve oluşacak sonuca göre vesayet konusunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile talebin reddine karar verilmesi gerekirken, dava hatalı nitelendirilerek kayyım tayini yoluna gidilmesi isabetsiz olduğundan kayyım vekilinin istinaf isteminin kabulüyle hükmün HMK'nın 353(1)a-6 maddesi gereği kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir....

            Evlilik dışı doğan 2011 doğumlu çocuğun velayeti yasa uyarınca ( TMK. 337 / 1 md.) anada ise de annenin yaşının küçük olması nedeniyle TMK'nın 337 / 2. maddesi uyarınca işlem yapılması için ... tarafından ihbarda bulunulmuştur. Somut olayda öncelikle tartışılıp değerlendirilecek konu velayetin anneden kaldırılıp, kaldırılmayacağına yönelik olacaktır. Velayet hususunun değerlendirilmesi Aile Mahkemesinin görevinde olduğundan, Aile Mahkemesi velayetin anneden kaldırılıp babaya verilmesi hususunu değerlendirecek ve sonucuna göre karar verecektir. Velayetin anneden kaldırılıp, babaya verilmesinde sakınca bulunan hallerin saptanması halinde ise Aile Mahkemesi çocuğun vesayet altına alınması konusunda Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunacaktır. Bu durumda uyuşmazlığın, ... Aile Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22. (1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince ......

              Somut olayda öncelikle tartışılıp değerlendirilecek konu velayetin anneden kaldırılıp kaldırılmayacağına yönelik olacaktır. Velayet hususunun değerlendirilmesi Aile Mahkemesinin görevinde olduğundan Aile Mahkemesi velayetin anneden kaldırılıp babaya verilmesi hususunu değerlendirecek ve sonucuna göre karar verecektir. Velayetin anneden kaldırılıp babaya verilmesinde sakınca bulunan hallerin saptanması halinde ise Aile Mahkemesi çocuğun vesayet altına alınması konusunda Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunacaktır. Bu durumda uyuşmazlığın, Muş 2.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince Muş 2.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu