Davalı-davacı kadın tarafından açılan tedbir nafakası davasında ise, kadının ayrı yaşamada haklı olduğu kabul edilerek kadın ve yanında kalan ortak çocuk için ara karar ile verilen 100,00 TL tedbir nafakasının, kararın kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı 250,00 TL iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir. Yoksulluk ve iştirak nafakası, boşanma davasının eki niteliğindedir. Somut olayda erkeğin açtığı boşanma davası reddedilmiştir. Bu husus nazara alınmadan kadın yararına yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davalının ve müşterek çocukların ihtiyaçları, davacının ödeme gücü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı eş yönünden yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, müşterek çocuklar Ceren ile Ceyda adına hükmedilen ayrı ayrı 200,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık ayrı ayrı 100,00 TL ye düşürülmesine karar verilmiş, hüküm iştirak nafakasının indirilmesi nedeniyle davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür....
Yukarıda belirtilen genel ilkeler dikkate alındığında velayet ve kişisel ilişki hususlarında karar sonrasında ortaya çıkan gelişmelerin de dikkate alınması zorunludur. Bu kapsamda mahkemece bildirilen soruşturma evrakının getirtilmesi,gerekirse sonucunun beklenmesi,gerekirse oluşturalacak uzman heyetinden rapor alınması,rapor sonucuna göre gerekli görüldüğü takdirde küçüğün irade ve tercihinin bizzat tespiti,sonrasında velayet-kişisel ilişki-bu çocuğa yönelik iştirak nafakası talepleri ile ilgili karar verilmesinin uygun olacağı sonuç ve kanaatine varılmış,aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Davalı kadının boşanmaya yol açan olaylarda kusurunun bulunmadığı, yargılama sırasında bir dönem çalışmış ise de işveren tarafından işten çıkarıldığı, halihazırda aylık düzenli geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesi doğru olduğu gibi tarafların ekonomik sosyal durumu ve hakkaniyet gözetildiğinde miktarı da uygundur. Davalı erkeğin kadına yoksulluk nafakası verilmesi ve miktarına yönelik istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı, dava konusu yabancı ülke mahkemesi kararında yer alan nafakalara ilişkin hükmün tenfizini de talep etmiş, mahkemece " çocukların bakımı ve yetiştirilmesi için nafaka belirlenmiş ise de, nafakanın tedbîr nafakası mı katılım ve yoksulluk nafakası mı olduğuna dair herhangi bir açıklama bulunmadığı ve nafakanın mahiyetinin belli olmadığı" gerekçesiyle bu talep yönünden dava reddedilmiştir. Dosyada yer alan .... Mahkemesi kararı incelendiğinde; kararın 11.11.2008 tarihinde kesinleştiği, tarafların ortak çocukları 03.08.1990 doğumlu ...., 30.09.1994 doğuml.... ve 23.07.2000 doğumlu ....'ın anne ile birlikte yaşamalarına ve kararın kesinleşmesinden itibaren bu çocukların bakım ve yetiştirme masraflarına katkı olarak çocuk başına her ay 200,00 Euronun babadan alınarak anneye verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davaya konu yabancı mahkeme kararında yer alan bu ifadeye göre nafakanın niteliğinin iştirak nafakası (TMK m. 182) olduğunda duraksama bulunmamaktadır....
Davalı taraf hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası miktarının yüksek olduğunu, birleşen dosyadaki yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin ve fazladan ödenen yoksulluk nafakasının iadesi talebinin reddinin de hatalı bildirerek kararı istinaf etmiştir....
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı lehine hükmedilen tedbir nafakasının devamına, yoksulluk nafakası talebinin reddine, müşterek çocuk lehine 300,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına, 7.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili kararı; kusur belirlemesi, velayet, iştirak nafakası ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf etmiştir. Davacı vekili kararı; iştirak nafakası ve tazminat miktarları, yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden istinaf etmiştir. GEREKÇE: Dava, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece verilen boşanma kararı istinaf edilmemek sureti ile kesinleşmiştir....
(27.07.2018) küçüğün baba ile yaşamaya başladığı 01.03.2020 tarihine kadar aylık 250,00 TL tedbir nafakasının davalı T3'dan alınarak davacı T3'a verilmesine, 01.03.2020 tarihinde tedbir nafakasının sona ermesine, 6- Davacı T3'ın velayet ve iştirak nafakası taleplerinin reddine, II-Antalya 7....
Velayet açısından: Çocuk Nafiz'in anneyle yaşamak istemesi, ayrılık döneminde anneyle yaşaması, çocuklar Döndü ve Furkanında davanın devamı sırasında anne yanında yaşamaya başlaması, SİR raporunda velayetin anneye verilmesinin belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak velayetin anneye verilmesinin doğru olduğu anlaşıldığından davalı-davacı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Kadın lehine çocuklar için tedbir-iştirak nafakası verilmesi açısından: Çocuklar lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından davalı-davacı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Bu karar davalı-karşı davacı erkek tarafından ”kadının davasının kabulü, kusur tespiti, tazminatlar ve kadın yararına takdir olunan yoksulluk nafakası” yönünden temyiz edilmiş, Dairemizce “kadının davasının kabulü, kusur tespiti, tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden” bozulmuştur. Müşterek çocuk yararına takdir olunan 200 TL tedbir ve iştirak nafakası temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle kesinleştiği halde, iştirak nafakası 300 TL'ye çıkartılmak suretiyle yeniden hüküm tesis edilmiştir. Usulü kazanılmış hak gözetilmeden, temyiz edilmeksizin kesinleştiği halde müşterek çocuk yararına 300 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir....