İlk derece mahkemesinin bu kararı; erkek tarafından, kusur tespiti, velâyet, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf edilmiş olmasına rağmen bölge adliye mahkemesince; erkeğin istinaf itirazları; kadının tedbir nafakası davasının kabulü ve birleşen boşanma davasında nafakaların miktarı ve velayet düzenlemesi olarak incelenmiştir. İstinaf incelemesi neticesinde; çocuklar için verilen tedbir nafakası yönünden istinaf dilekçesinin reddine, tedbir nafakasının kabulü ve nafakaların miktarı ve velayet talebi yönünden istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakaları ve miktarları yönünden değerlendirme yapılmaksızın, hükmü sadece istinaf edilen diğer yönlerden inceleyerek karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Bu nedenle, mahkemece verilen hüküm karşı boşanma davası, velayet, asıl davada kadın için hükmedilen tedbir nafakası, bağımsız tedbir nafakası davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakaları yönünden kesinleşmiştir. Kesinleşen konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu durum gözetilmeden karşı boşanma davası, velayet, asıl davada kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve bağımsız tedbir nafakası davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakaları hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır....
O halde; velayet konusunda idrak çağında bulunan ortak çocuk Selin Yonga'nın eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek velayet hakkındaki görüşünün sorulması ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5. maddesi gereğince aile mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının yaşanılan ortamında da inceleme yapmak sureti ile araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması...
Bu nedenle davacı-karşı davalı erkeğin, istinaf edilmeyerek kesinleşen ortak çocukların velayet düzenlemesine ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Tarafların bağımsız tedbir nafakası davasında verilen hükme yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Bağımsız tedbir nafakasına ilişkin dava değerinin karar tarihindeki kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL'yi aşmadığı bu nedenle HMK'nın 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan para alacağına ilişkin kesin nitelikte karar olduğu anlaşılmakla, tarafların bağımsız tedbir nafakasına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 3-Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir....
Türk Medeni Kanununun 360 ve 361. maddesindeki koşullar gerçekleşmedikçe hakim, ana ve babanın çocuk mallarını kullanma ve bu mallar üzerindeki yönetim hakkına müdahale edemez ve bu sonucu doğuracak şekilde hüküm tesis edemez. Velayet hakkına sahip olan annenin çocuk mallarını tehlikeye soktuğuna dair bir iddia veya bu yönde dosyada bir delil ve olgu bulunmamaktadır. Bu yönde bir delil ve geçerli bir sebep yokken, küçüğe kanuni miras yoluyla intikal eden taşınmazdaki miras payının devir ve temlikini önleyici şekilde tedbir kararı verilmesi, velayet hakkına sahip olan ananın, az önce açıklanan kullanma ve yönetme hakkına müdahale niteliğindedir. Bu bakımdan miras payının devrinin önlenmesi yönünden verilen tedbir kararı yönünden hükmün bozulması gerekiyor ise de; bu husus, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilmesi gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velayet düzenlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece; davacı kadının tedbir nafakası (TMK m. 169) ve yoksulluk nafakası (TMK m. 175) taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, 17.05.2013 suç tarihli fiilleri sebebiyle 18.05.2013 tarihinden itibaren tutuklu olan davalının, ......
in gideceği okulun taraflarca verilecek ortak karar ile belirlenmesine" hükmedilmiş, çocuk için aylık 750.00 TL. tedbir nafakası takdir edilmiştir. Sayın çoğunluk tarafından "çocuğun eğitimi ile ilgili karar verme hakkını sınırlandıracak şekilde" karar verilemeyeceğinden bahisle mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Babada bulunan velayet kaldırılmadığı gibi, anneye ise geçici olarak velayet tevdi edilmiştir. Baba, çocuğun eğitimi için tedbir nafakası ödemekle yükümlü tutulmuştur. Her ne kadar velayet geçici olarak anneye verilmiş ise de; çocuğun eğitimi gibi, çocuğun bütün geleceğini etkileyecek, üstün yararını ilgilendiren bir konuda anne ve babanın birlikte karar vermesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Anlaşamamaları durumunda ise hakimin müdahalesini istemeleri her zaman mümkündür. Bu nedenle mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma yönündeki düşüncesine katılmıyorum, kararın onanması gerektiğini düşünüyorum....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Geçici Velayet ve Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki "geçici velayet" ve "tedbir nafakası" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, kadına verilen tedbir nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.03.2013 (Çrş.)...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, kendi tazminat taleplerinin reddi, kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası ve velayet yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise; kusur belirlemesi ve tazminatların reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflarca evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı açtıkları boşanma davalarında, ilk derece mahkemesince boşanmaya ve fer’ilere ilişkin hüküm kurulmuş, ilk derece mahkemesinin bu kararı, kadın tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, maddi ve manevi tazminatların reddi, erkek lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatlar, erkek tarafından ise kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminatların miktarı, reddedilen tedbir ve yoksulluk talepleri, iştirak nafakası, velayet yönlerinden...
nın vefatı sonrasında çocuk adına kayıtlı defteri tutulabilecek mal varlığı tespit edilemediğinden, Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğü'nün 4. maddesi gereğince defter tutulmasına ve Türk Medeni Kanununun 360. maddesi gereğince önlem alınmasına yer olmadığına, velayet hakkı kendisinde bulunan sağ kalan eşe, velayet hakkı devam ettiği sürece küçük adına herhangi bir yolla intikal eden mal varlığı olduğu takdirde ise, defter tutulabilmesi için derhal mahkemeye müracaat etmesi gerektiğinin ihtarına ve müteveffa adına kayıtlı araçların kaydına uyap üzerinden çocuk 18 yaşını tamamlayana kadar başkasına rızai devri önleyecek şekilde tedbir konulmasına" karar verildiği, kararın veli ... tarafından, araçlar üzerine konulan tedbir yönünden temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Ana ve baba, velayetleri devam ettiği sürece, çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler....