O halde; velayet konusunda idrak çağında bulunan ortak çocuk Kaan’ın eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek velayet hakkındaki görüşünün sorulması ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5. maddesi gereğince aile mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının yaşanılan ortamında da inceleme yapmak sureti ile araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocukların menfaatine olacağı tespit edilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuklara yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir (TMK m. 348). Somut olayda, anne ve babanın boşanmaları üzerine, küçük çocuk Rabia'nın velayeti babaya verilmiş; babanın 19.04.2013'te ölümünden sonra, anne çocuğun velayetinin kendisine verilmesini talep etmiş, çocuğun velayeti anneye verilmiş, karar 17.07.2013 tarihinde kesinleşmiştir....
Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 263. maddesi hükmüne göre evlilik mevcut iken, ana ve baba velayet haklarını beraberce kullanırlar. Aynı Kanununun 264. maddesi uyarınca da eşlerden birinin vefatı halinde velayet sağ kalan eşe, boşanma halinde ise çocukların tevdi olduğu tarafa ait olur.Asıl olan küçüklerin velayet altında bulunmasıdır. Ayrıca velayet nez edilmedikçe vasi tayinine karar verilmesi mümkün değildir....
Mahkemece davacı anneye verilen velayet hakkının ülke ile sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Annenin velayet hakkının kullanılmasının belli bir yerle sınırlandırılması çocuğun üstün yararına uygun olmamıştır. O halde mahkemece annenin velayet hakkının bir ülke ile sınırlandırılmadan ve çocuğun üstün yararına uygun şekilde velayet konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.10.2017(Prş.)...
O halde; velayet konusunda idrak çağında bulunan ortak çocuk, eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek velayet hakkındaki görüşünün sorulması ile uzman bilirkişiye inceleme yaptırılarak (4787 sayılı Kanun m.5) anne ve babanın barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Ne var ki bu husus temyiz incelemesi sırasında gözden kaçırıldığından davalı erkeğin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 10.02.2018 gün ve 2018/2487 - 2018/14209 karar sayılı ilamının velayet ve kişisel ilişki düzenlemesine yönelik hükmün onanması bölümünün kaldırılmasına, hükmün açıklanan sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Taraflar arasındaki boşanma davası sonuçlanmış olup, yargılama sırasında tarafların 26.06.2013 tarihinde ... isimli müşterek bir çocukları doğmuş ve halen anne yanında kalmaktadır. Anne tarafından açılan velayet davası ise tefrik edilmiş ve yargılama devam etmektedir. 31.03.2015 tarihli uzman... tarafından verilen rapora göre, annesi ile kalan ... da gözlemlenerek davalının velayet görevini yerine getirdiği, herhangi bir olumsuzluğun bulunmadığı, fiziki şartlarının da davacıya göre daha elverişli olduğu, velayet konusunda davalının aile desteğinin tam olduğu anlaşılmıştır. Müşterek çocuk...'in anne yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağına ilişkin, ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı gibi, yaşı nedeni ile ana bakım ve şefkatine muhtaç olduğu anlaşılmaktadır.Kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaması ilkesi de dikkate alındığında...'in velayetinin anneye verilmesi gerekirken, babaya verilmesi usul ve yasaya aykırdır....
Aile Mahkemesi ise,TMK.’nun 336/2. maddesinin ana ve babanın evli olduğu dönemle ilgili olduğunu, TMK’nun 404/1. maddesi uyarınca velayet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınacağı hükmü uyarınca görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. Küçük ...'nin babası ve annesi boşanmışlar, velayet anneye verilmiştir. Velayet sahibi annenin ölmesi üzerine çocuğun babası, küçüğe kendisinin vasi tayin edilmesi için dava açmıştır. Velayet sahibi annenin ölmesi ile velayet kendiliğinden sağ olan babaya geçmez. Velayetin verilebileceği ana veya babadan birinin hayatta olması halinde koşullar mevcutsa, öncelikli olan küçüğün velayet altına alınmasıdır. Ancak velayetin verilmesi uygun değilse küçüğe vasi atanması yoluna gidilebilir. Küçüğün sağ olan babasının isteği “velayetin kendisine tevdii” niteliğindedir. Bu isteğin esası hakkında inceleme yapma ve karar verme görevi ise Aile Mahkemesine aittir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, ergin çocuğun kısıtlanarak TMK'nun 419/3 maddesi uyarınca velayet altına alınmış olmasının kısıtlı hakkında velayet hükümlerinin uygulanacağı anlamına gelmeyeceğini, ana veya babanın ergin olmayan çocukları üzerindeki doğum ile başlayan kanunen sahip oldukları velayet hakkı ile kısıtlama nedeniyle TMK'da yer alan 419/3. maddesi gereği kendi velayetlerine bırakılan ergin çocukları üzerindeki hak ve yetkilerinin farklı olduğunu, ikinci halde kısıtlanan ergin çocuğa atanan velinin vasi gibi olacağını ve vesayete ilişkin hükümlerin uygulanacağını belirtip, görev yönünden vesayete ilişkin hükümlerin uygulanacağını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesine göre velayet altında bırakılmalarına karar verilen ergin kısıtlı ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesidir....
SONUÇ: Davacı erkeğin velayet, iştirak nafakası ve kişisel ilişkiye yönelik karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince kabulüne, Dairemizin 12/10/2015 tarih .... karar sayılı onama ilamının, velayet, iştirak nafakası ve kişisel ilişki yönlerinden kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple velayet yönünden BOZULMASINA, bu bozma sebebine göre kişisel ilişki ve iştirak nafakasının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, davacı erkeğin diğer itirazlarının ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple reddine, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 12.12.2016 (Pzt.) ......
Mahkemece davacı baba tarafından açılan velayet davasının yargılaması yapılırken yaşı sebebiyle velayet konusunda görüşünü açıklama olgunluğuna erişen ortak çocuk ... ın görüşüne başvurulmadığı gibi çocuk ile anne ve babanın yaşam koşullarının ve çocuk ile ebeveynlerin ilişkilerinin değerlendirilmesi bakımından sosyal inceleme raporu da alınmamıştır. O halde; velayet konusunda idrak çağında bulunan ortak çocuk ......