Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabiidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. Zira nafaka, velayet hakkı kendisine verilen eşe, çocuğun bakım ve eğitimine harcaması için verilmekte olup, ancak onun tarafından takip konusu yapılabilir. Somut olayda, icraya konu edilen İzmir 7. Aile Mahkemesi 2008/173 E. - 2008/697 K. sayılı ilamında, alacaklı velayet hakkı sahibi anne olup, borçlu ise babadır. Bu nedenle, çocuğun ergin olduğu tarihten önce tahakkuk etmiş nafaka alacakları için anne takip yapabilir....
Anılan nedenlerle; davacının asgari ücretle çalışsa bile yoksulluğunun ortadan kalkmayacağı, bu durumun sadece nafaka miktarının belirlenmesinde rol oynayacağı, nafakanın indirilmesinin de düşünülmesinin gerektiği gözönüne alınmaksızın yoksulluk nafakasının tümü ile kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kural olarak; boşanma kararı ile velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK. m182) Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. (TMK m.328/1) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Diğer taraftan, nafaka belirlenirken velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Durumun değişmesi halinde hakim, nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir....
-TL'yi aşkın birikmiş nafaka borcunun bulunduğunu, buradan da anlaşılacağı üzere davacının kendisinin ödediği nafaka ve yardımlarla çocukların bakımını sürdürdüğü yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, bu yöndeki iddialarını kabul etmediğini, kendisinin gerek davacı ile evliyken gerekse boşandıktan sonra sürekli olarak farklı işlerde çalıştığını ve çocukların her türlü ihtiyaçlarını eksiksiz karşıladığını, boşanmadan sonra ise hem babaları ile bağlarının kopmaması hemde psikolojik gelişimleri için çocukları şahsi ilişki günlerinde babalarına gönderdiğını, gitmek istemediklerinde ise teşvik ettiğını, yine davacı babaları ile görüşmelerini sağladığını, boşanma hükmü ile düzenlenen velayetin değiştirilmesi için velayet kendisine verilen tarafın veya velayete konu çocuğun boşanma hükmünden sonra durumunda esaslı bir değişiklik olması ve bu esaslı değişikliğin önemli ve sürekli olmasının şart olduğunu, ancak somut olayda böylesine esaslı bir değişikliğin söz konusu olmadığını, velayet...
-TL'sinin ise velayet ve nafaka davaları için verildiğini, açılan velayet davası sonucunda da çocuğun velayetinin tarafına tevdi edildiğini, ancak velayet davası açılırken davalı avukatın kendisine yanlış bilgi vererek, velayet davası kesinleşmeden nafaka davası açılamayacağını beyan ettiğini, aradan 1 yıllık süre geçmesine rağmen iştirak nafakası davasının açılmadığını, elinde bulunan belgeleri istediğini, davalı avukatın elinde bulunan belgeleri gönderdiğini, ancak hiç açmadığı bir dava için almış olduğu parayı iade etmekten kaçındığını, nafaka davası açılmadığından davalı avukatı azlettiğini, velayet davası kesinleşmemiş olmasına rağmen 01/11/2011 tarihinde ... Aile Mahkemesi'nde 2011/1062 Esas sayılı iştirak nafakası davasını açtığını ve 500,00.-TL nafakaya hükmedildiğini, buna göre, davalının kusuru nedeniyle 16 ay boyunca nafaka alamadığından 8.000,00.-TL zarara uğradığını, 2.750,00....
Bu nedenle davacının kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine yönelik talebinin kabulüne dair gerekçe ile; 1- Davacının velayet değişikliği ve iştirak nafakası taleplerinin reddine, 2- Davacının kişisel ilişki tesisine dair talebinin kabulü ile, Tarafların müşterek çocukları T.C....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava velayet değişikliği talebidir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, müşterek çocukların davalı babada olan velayetleri kaldırılarak davacı anneye verilmesine, çocuklar lehine 300'er TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Davalı gerek cevap dilekçesinde gerekse de istinafında müşterek çocuk Mahmut'un kendi çocuğu olmadığını, bu durumun DNA testi ile sabit olduğunu, soy bağının reddi davası açtığını belirterek kayden çocuğu görünen Mahmut'a iştirak nafakası bağlanması talebinin reddini istemiştir. Davacı da dava dilekçesinde, erkeğin bu yönde soy bağının düzeltilmesi davası açtığını belirtmiştir. İstinafın sadece davalı tarafından müşterek çocuk Mahmut için hükmedilen iştirak nafakasına ilişkin olması, davacı kadının istinafının bulunmaması nazara alındığında velayet hususunda verilen karar ile müşterek çocuk Ali lehine verilen iştirak nafakası kararı kesinleşmiştir. Yargıtay 3....
Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten önce de, sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. Zira nafaka, velayet hakkı kendisine verilen eşe çocuğun bakım ve eğitimine harcaması için verilmiştir ve ancak onun tarafından takip yapılabilir. Somut olayda, alacaklı velayet hakkı sahibi anne olup, borçlu ise babadır. Bu nedenle, çocuğun ergin olduğu tarihten önce tahakkuk etmiş nafaka alacakları için anne takip yapabilir. Çocuk iştirak nafakası ilamını takibe koyamaz Bu durumda Mahkemece takibin iptaline karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru değildir....
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken, ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/03/2015 NUMARASI : 2013/549-2015/159 Uyuşmazlık; boşanma ile fer'ileri olan velayet nafaka ve tazminat istemlerine ilişkin olup hüküm velayet tazminat ve nafaka yönünden temyiz edilmiştir. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İddia, tanık anlatımları, uzman raporu müşterek çocuğun beyanı ve dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre çocuğun boşanma ile velayetinin davalı anneye verildiği ve davalı anne ile birlikte yaşamaya devam ettiği ,davacının iddiasına konu olayların boşanma davası devam ederken yaşanmaya başlandığı zira çocukla kişisel ilişki tesisine konu icra dosya esasının 2014 yılına ait olduğu ,ceza dosyasına konu olaylarında boşanma davası sürecinde gerçekleştiği, boşanma davasının kesinleştiği 04.01.2018 tarihinden itibaren davacının müşterek çocukla görüşmek için iki kez icra yolunu kullandığı , çocuğun anne yanında kalma iradesi,, davalı annenin müşterek çocukla ilgilenmediği, velayet görevini ihmal ettiğine dair delil bulunmadığı, değişen durum ve şartlara göre velayet değişikliği hususunda her zaman dava açılabileceği dikkate alınarak mahkemenin velayet değişikliği davasının kabulüne ilişkin kararı usul ve esas yönünden yasaya aykırı bulunduğundan davalının istinaf itirazının kabulü ile...