Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kişisel ilişki tesis edilirken ana ve babanın eylemleri, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları, çocuğun üstün yararını etkilediği ölçüde gözönünde tutulur. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporu velayet düzenlemesine ilişkin olup, kişisel ilişkinin düzenlenmesi yönünden bilirkişice bir değerlendirme yapılmadığı gibi, davalı anne ile görüşülmeden, annenin yaşam koşulları incelenmeden velayet hususunda rapor düzenlenmiş olması da doğru görülmemiştir. O halde; mahkemece müşterek çocuk Alaattin Berkay ile annesi arasındaki velayet ve kişisel ilişkinin düzenlenmesi konusunda davalı anne ile görüşülüp, aynı zamanda bu hususta idrak çağındaki müşterek çocuğun görüşünün de alınması, yine uzman bilirkişiden ek sosyal inceleme raporu alınarak ve dosyada bulunan tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı anne tarafından açılan kişisel ilişkinin kaldırılması ve davalı-davacının açtığı birleşen velayetin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince annenin davasının kabulü ile ortak çocuk ...ile davalı-davacı baba arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasına ve davalı-davacı babanın velayetin kaldırılması davasının reddine karar verilmiştir. Hükme karşı davalı-davacı baba tarafından her iki dava yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

    psikolojik yönden olumsuz etkileneceğini, çocuğun üstün yararı olduğunu iddia ederek, çocuğun anne soyadını kullanmasına izin verilerek "Pesen" olan soyadının "..." olarak değiştirilmesine ve nüfusa bu şekilde tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...

      Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır....

      İlk derece mahkemesince davacının ise çocuğu teslim aldıktan sonra aynı şekilde çocuğu davalı anne ile görüştürmemesi, taraflar arasında husumet oluştuğu, bu durumun duruşma salonunda dahi görüldüğü, davacı babanın davalı anneye karşı çocuğun yanında olması nedeniyle daha sert ve olumsuz tutum içine girdiği, müşterek çocuğun anne ile olan bağlarının devamı için gerekli olan kişisel ilişkinin kurulması konusunda zorluk çıkardığı dikkate alındığında, ortak olarak düzenlenen velayetin değiştirilmesi talebi, mahkememizde oluşan davacı tarafından, anne ile çocuğun bağlarının koparılmasına sebep olabileceği endişesi nedeniyle yerinde bulunmamış, mahkeme kararı ile ortak velayet olarak düzenlenen velayet kararının değiştirilmesi ile davacının velayet değişikliği davasının reddine karar verilmiştir gerekçesi ile davacının ortak velayet düzenlenmesi kararının değiştirilmesi ve velayet değişikliği davasının reddine karar verilmiş ise de velayetin ortak kullanılması için bu konuda taraflar arasında...

      Dava, velayetin değiştirilmesi bu talebin reddi halinde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine, boşanma davasında kurulan şahsi ilişkinin yeterli olduğu gerekçesiyle davacı ile müşterek çocuk arasında şahsi ilişki tesisine ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....

      Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, mahkemece çocuğun bizzat dinlenerek, görüşü alınıp ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek velayet konusunda bir karar verilmesi gerekir....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince: "... velayet hakkı tevdi edilen annenin çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerinin kullanımı ile ilgili olduğu, evlilik birliği içinde doğan çocuğun taşıdığı ailenin soyadını, evlilik birliğinin sona ermesiyle kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirilmesini engelleyen yasal düzenlemenin bulunmadığı, somut olayda söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı olmadığı, çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumunun değişmeyeceği (TMK.m.27) dikkate alındığında Anayasa Mahkemesi'nin benzer olaylarda verdiği hak ihlaline ilişkin kararları ve Yargıtay 2....

        Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md. 181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md. 9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md. 4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....

        UYAP Entegrasyonu