Bölge-Büyükesat imarın 2895 ada ve 11 parselde kayıtlı olan taşınmazın Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğündeki satış işlemlerini yapmak üzere görevlendirildiğini, bir vekil olarak görevini büyük bir titizlikle yaptığını, ancak davalının satış işlemleri bittikten sonra hiçbir haklı sebep yokken sırf vekalet ücretini ödememek için kendisini azlettiğini ve vekalet ücretini de ödemediğini belirterek, haksız azil nedeniyle 5.000 YTL. manevi tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 29.082 YTL. vekalet ücretinin tahsiline, 22/10/2008 havale tarihli ıslah dilekçesi azil tarihi olan 07/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karar verilmesini istemiştir....
Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir. Azlin haklı nedene dayandığının ispat yükü ise müvekkile aittir. Avukatlık Kanunu'nun "avukatlık ücreti" kenar başlıklı 164. maddesi;"Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder. Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir." düzenlemesi bulunmaktadır. Avukatlık Kanununun 164/4....
Davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekili, 12.10.2004 tarihli cevap dilekçesinde, taraflar arasında herhangi bir vekalet sözleşmesi bulunmadığını, davacıların 31.01.2002 tarihli vekaletnameye istinaden yasal takipleri yürüttüklerini, bilahare, vekalet ücreti talebi ile davalıya karşı dava açtıklarını, bunun Avukatlık Kanunu'na açıkça aykırılık teşkil etmesi ve meslek kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle 19.04.2004 tarihinde vekaletten azledildiklerini bildirmiştir. Yerel Mahkeme, (Davalı, davacılara keşide ettiği ihtarnamede azil sebebi olarak, kendisi aleyhine davacılar tarafından vekalet ücreti istemiyle açılan davanın,Avukatlık Kanunu'na açıkça aykırı olmasını ve meslek kurallarıyla bağdaşmamasını göstermiş, vekalet sözleşmesinin haklı ve zorunlu nedenlerle feshedildiğini bildirmiştir. Böylece davalı, bu ihtarnamedeki ifadeye göre, azil sebebini, vekalet ücreti için dava açılması olgusuyla sınırlandırmıştır. Bu durumda, kural olarak başka nedenler ileri süremez....
Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiç bir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığı veya istifanın haksız olduğunun kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Yargıtay'ın kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil veya haksız istifa halinde ancak azil veya istifa tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "Avukatlık Kanununun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. Ancak, haksız azil halinde işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, azil tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir. Öte yandan, vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir....
KARAR Davacı, davalı şirketin vekili olarak şirket adına ... 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/400 Esas sayılı dava dosyasını takip ettiğini, davanın sonuçlanma aşamasına geldiği sırada davalı tarafından haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, avukatlık vekalet ücretinin tahsili için başlattığı icra takibine yapılan haksız iktirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava sırasında davacı vekile ulaşamadığını,dava hakkında yeterli bilgi alamadığını, dava bitmeden vekalet ücreti talep ettiğini, bu hali ile güven kaybı oluştuğundan dolayı davacıyı haklı olarak azlettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir. Davacı avukat, haksız azil nedeniyle, ödenmeyen vekalet ücreti alacağının tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı, haklı azil nedeniyle avukatın ücret talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir....
KARAR Davacı, davalı şirketin vekili olarak şirket adına ... 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/400 Esas sayılı dava dosyasını takip ettiğini, davanın sonuçlanma aşamasına geldiği sırada davalı tarafından haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, avukatlık vekalet ücretinin tahsili için başlattığı icra takibine yapılan haksız iktirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava sırasında davacı vekile ulaşamadığını,dava hakkında yeterli bilgi alamadığını, dava bitmeden vekalet ücreti talep ettiğini, bu hali ile güven kaybı oluştuğundan dolayı davacıyı haklı olarak azlettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir. Davacı avukat, haksız azil nedeniyle, ödenmeyen vekalet ücreti alacağının tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı, haklı azil nedeniyle avukatın ücret talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir....
Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Avukat bu durumda ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir. (aynı yönde Yargıtay 13.HD'sinin 2014/4237 E-2014/19658 K sayılı kararı) Yukarıda belirtildiği üzere, sadakat borcu gereği olarak Avukat, müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. Avukatlık Kanununun 166. maddesinde tanımlanan hapis hakkı, sadece vekalet ücreti alacakları ve yapılan giderler oranında kullanılabilir....
Hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil Avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir. Yine aynı kanunun 164/son fıkrasında ise dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı hükmü öngörülmüştür. Somut olaya bakıldığında; ... 3. İcra Müdürlüğü'nün 2006/14273 E. sayılı dosyasını davacı avukatın azil tarihine kadar takip ettiği anlaşılmaktadır. Davalı avukatın haksız olarak azledildiği mahkemenin de kabulünde olduğuna göre, tamamlanmamış işlerden ücret isteyebileceğinin kabulü gerekir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, haksız azil sebebiyle vekalet ücreti istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen de kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup, Her ne kadar davalı, azil ihtarında “gördüğüm lüzum üzerine” açıklamasıyla herhangi bir azil nedenine dayanmamışsa da, davalı tarafın, azil iradesinin bildirimine ilişkin ihtarnamesinde açıkladığı azil sebebiyle bağlı bulunmadığı, görülmekte olan davada yeni ve başkaca azil sebeplerini bildirebileceği, azlin haklı olduğu yönündeki savunmasını da bu sebeplere dayandırabileceği, gerek doktrin, gerekse sapma göstermeyen Yargıtay içtihatları ile kabul edilmektedir. (Bkz. Yukarıda da belirtilen Yargıtay 13. HD'nin 28/05/2019 gün ve 2017/9030 E.-2019/6683 K., yine 09/02/2016 gün ve 2015/2405 E.-2016/3644 K.; Yargıtay HGK’nun 11/10/2006 gün ve 2006/13- 610 E, 2006/639 K. vb. kararları). "HMK'nın 128....