Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Davacılar, dava konusu 40, 41, 42 ve 57 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakan ...'nın kök mirasbırakan ...dan intikal eden paylarını mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde davalı Şirkete temlik ettiğini; yine, anılan taşınmazlarda 'dan kendilerine intikal eden payların da vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davalı Şirkete devredildiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali-tescile, tescilin mümkün olmaması halinde tazminata karar verilmesi istemişlerdir. Davalı Şirket, davanın reddini savunmuştur....

    Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2'nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir. Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17'nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir. Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür....

      belirlenmesi suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini, 5237 sayılı TCK'nın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suç nedeniyle aynı Yasanın 53/5. madde ve fıkrası gereğince bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanması gerektiği gözetilmeyerek, sadece "aynı kamu kurumunda vezne tahsilatına ilişkin hak ve yetkilerinden yasaklanmasına" ilişkin hak yoksunluğuna karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiin ve katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Bu nedenle davacının temyiz dilekçesi reddedilmelidir. 2-Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, karar, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur. Davacı, davalının da ortağı olduğu otelde genel müdür olarak görev yaptığı dönemde davalı tarafından yapılan şikayet sonucunda ceza mahkemesinde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlamasıyla hakkında dava açıldığını, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiğini, davalının haksız isnatları nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek uğradığı zararın davalıya ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı ise, davanın reddini savunmuştur....

          Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar süresi tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir. Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir. Kötü niyet tazminatına hak kazanma şartları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötü niyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir. Genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir....

            sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Dava dilekçesinde açıkça tarih belirtilmeden faiz talebinde bulunulmuş olması karşısında, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, karar başlığında suç tarihi olarak belirtildiği de dikkate alındığında ''suç tarihinden itibaren'' ibaresinin kullanılması suretiyle gözaltı tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi, 2- Davanın kısmen kabul edilmesi karşısında davacı lehine kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.100 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hem maktu hem de nisbi vekalet ücretine hükmolunması, 3- Yargılama giderleri konusunda herhangi bir karar verilmemesi, Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...

              Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir."...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaş olduğu dava konusu 6682 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların ifraz ve benzeri işlemlerinin yapılması için davalı...ve dava dışı...'ı vekil tayin ettiğini, ancak davalı vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazları diğer davalı ...'ye devrettiğini, satış sebebi ile kendisine herhangi bir bedel de ödenmediğini ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı....

                Mahkemece, davacının dava konusu ettiği olay nedeniyle kendi eşi aleyhine manevi tazminat davası açmadığı, evlilik birliğinin devam ettiği, dolayısıyla kendi eşinin eylemini hoşgörüyle karşılayan ve kendi eşini affeden davacının kişilik haklarının ihlal edildiğini öne sürerek davalıdan manevi tazminat talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacı ...'un, eşi olan ... ile davalı ... arasındaki gayri meşru ilişkiyi öğrendikten sonra, bu ilişkiyi maddi menfaatleri için teşvik ettiği ve göz yumduğu iddiasıyla davalı ...'un eşi olan ve müdür yardımcısı olarak görev yapan diğer davalı ... hakkında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne ve BİMER'e müracaat ederek şikayetlerde bulunduğu, ayrıca davacının bir süre pskiyatrik tedavi gördüğü anlaşılmaktadır....

                  Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında karar düzeltme isteği yersizdir. 2-Yerel mahkemece verilen “ tarafların boşanmalarına “ dair olan karar, davalı kadının temyiz temyiz itirazlarının kabulü ile “boşanmaya sebep olan olaylarda davacı koca ağır kusurludur.Kadının boşanmaya karşı çıkması itiraz hakkının kötüye kullanılması niteliğinde değildir.Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır” gerekçesiyle esastan bozulmuştur.Bu bozma sebebine göre, davacının yoksulluk ve iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat ve velayete ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığna karar verilmesi gerekirken, Dairemizin kararında bu bölümler maddi hata sonucu onanmıştır.Bu bakımdan davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne, dairemiz kararının (1) numaralı bendinin ve sonuç kısmında onama ibaresinin...

                    UYAP Entegrasyonu