Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur. 2....
Asliye Hukuk Mahkemesinde 2000/506 esas numarası ile açtıkları tapu iptal ve tescil davasının tescil harici bırakılma tarihinden itibaren 20 yıldan fazla süreyle fasılasız nizasız zilyet edilmesi gerektiği ve sürenin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğinden, taşınmazın tescil harici bırakılma tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin dolmuş olması nedeniyle orman arazisi olarak tescil edilen taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile eşit şekilde davacılar adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz orman yetiştirilmek üzere tahsis edildiğinden kamu malı niteliği kazandığı, üzerinde sürdürülen zilyetliğin değer ifade etmediği, ayrıca taşınmaza ilişkin verilen ilk karardan itibaren 20 yıllık süre geçmemesi nedenleriyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, 450 ada 1 parsel sayılı taşınmazın hükmen hazine adına tescil edildiğini, daha sonra açık teklif usulü ile satış ihalesinin yapılmasına karar verildiğini ancak bu sırada davalı idarenin taşınmazın ... Vakfından icareli olduğu, vakıf şerhinin terkin edildiği ancak tapu kaydının vakıf yolu ile meydana geldiği, taşınmazın korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edildiği gerekçeleriyle ihalenin iptalini istediğini, bu sırada taşınmazın anılan vakıf adına tescil edildiğini ancak Vakıflar Kanununun 30.maddesi ve yönetmeliğin 178.maddesi uyarınca tescil kararının usule uygun olmadığını, davalı adına oluşan kaydın yolsuz tescil niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile hazine adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, taşınmazın ‘ ......
Dava, tescil, elatmanın önlenmesi ve kal davası niteliğindedir. Yörede 1949 yılında yapılan orman kadastro çalışması ile 1987 yılında ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Mahkemece kurulan hüküm doğru değildir.Şöyle ki, bu dosyada davalı olan gerçek kişi tarafından aynı Mahkemenin 2006/794-168 sayılı dosyasında kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliğe dayalı olarak tescil davası açılmış, o dosyada taşınmazın belediye adına tapuda kayıtlı olduğu ve 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı saptanmıştır.sözkonusu dosyada Hazine ve Belediye Başkanlığı davalı olarak yer almış ve mahkemece davacı gerçek kişinin davasının reddine, tescil talebinde bulunan Hazinenin ise tescil talebinin kabulüne karar verilmiş, hükmün temyizen incelenmesi ile tapu kaydına 2/B şerhinin verilmesi ve vasıf belirtilmesi hususunda hükmün düzeltilerek onandığı anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 1793 parsel sayılı 1.000,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ... tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca ... sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın davalı ... oğlu ... kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiş, bilahare 6292 sayılı Yasa kapsamında ...’e satılarak adına tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır....
Anonim Şirket Tip Anasözleşmesinin 4.maddesine göre,tescil ve ilan edilmiş adresinden ayrılmış olmasına rağmen,yeni adresini süresi içerisinde tescil ettirmemiş şirket için bu durum fesih sebebi sayılır....
Kanun koyucu 5510 sayılı Kanunda tarım sigortalılarının tescil şartlarını yeniden düzenlemiştir. 7/1-b maddesinde iki türlü tescil ve sigortalılık başlangıcı öngörülmüştür. 1-Kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca, 2-Sigortalıların kendilerince bildirilmesi halinde. 5510 sayılı Kanunda yapılan önemli değişiklik, Kurumun resen tescil görevinin kaldırılmasıdır....
İcra Müdürlüğünün 08.07.2013 tarihli tescil yazısı ile adlarına tescil talep ettiklerini, ancak tescil işleminin yapılmadığını ve tescil talebinin reddine karşı Tapu ve kadastro İstanbul 2. Bölge Müdürlüğüne itirazda bulunduklarını ve onun da reddedildiğini ileri sürerek dava konusu bağımsız bölümlerde tescil talep edebilmek için tescilden imtina eden davalı taraf lehine tescil talebi hususunda kendilerine yetki verilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının tapu müdürlüğü ve 2. bölge müdürlüğünün ret kararlarına karşı idari yargıda dava açması gerektiğini ve bu nedenle yargı yolu itirazlarının bulunduğunu, kendilerine husumetin yöneltilemeyeceğini, ayrıca yetki ve işbölümü itirazlarının da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, eldeki davanın idari yargı görev alanına girdiği yargı yolu bakımından dava şartı yokluğundan görev yönünden reddine ilişkin karar, Dairece; " ... ......
, somut ayırt ediciliğin ise soyut ayırt ediciliğe sahip bir işaretin tescile konu mal veya hizmetler açısından ayırt ediciliğe sahip olması ve tescil edilebilirliği anlamına geldiğini ve------- kapsamında ayırt edici nitelikte olmasına rağmen tescil edilmek istendiği sınıfta ayırt ediciliği bulunmayan işaretlerin somut ayırt ediciliğe sahip olmadığını, müvekkilinin hükümsüzlüğe konu markası olan ------ hiçbir anlamı olmadığını, dava konusu hükümsüzlüğü talep edilmiş olan -----hizmetler açısından soyut ve somut ayırt ediciliğinin mevcut olup, hükümsüzlüğe dayanak olarak ileri sürülen bu sebebin hukuken haklı ve yerinde olmadığını, müvekkilinin hükümsüzlüğü talep edilen markasının tescil kapsamındaki hizmetlere bakıldığında, sözkonusu hizmetlerin ---------- hitap eden,------- talep edilen hizmetler olduğunu,------------- açısından ----- bu hizmetler açısından ----- üretildiği, hizmetlerin sunulduğu ----- olmadığını ve o şekilde algılanmayacağını----- duyulduğunda münhasıran ------- yer...
Vergi Dairesi Başkanlığı'nın muvafakati olmadığı gerekçesiyle yapılmadığını, ancak Vergi Dairesi'nin vergi borçlarından dolayı kanunen şirket genel kurul toplantısını engelleme yetkisinin olmadığını, bu toplantıda şirketin yönetim kurulunun değiştirildiğini, şirket adresi değişikliği yapıldığını, davalının Vergi Dairesi'nin kanuna aykırı talimatını dikkate alarak tescil ve ilandan kaçınmasının şirket açısından telafisi imkansız zararlara yol açacağını, davalı tarafından hiç olmazsa 6102 Sayılı TTK'nun 32/4. maddesi uyarınca geçici tescil yaparak üç ay süre verilmesi gerektiğini, geçici tescil dahi yapılmadan tescil ve ilan talebinin reddolunmasının kanuna ve hakkaniyete uygun düşmediğini ileri sürerek, davalının 28/12/2012 tarihli tescil ve ilan işlemi yapılmaması yönündeki kararına itirazlarının kabulüne ve kararın iptali ile yaptıkları başvurunun tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....