Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı, 2007/2009E sayılı davada vasiyetnamenin iptali ve tenkis istediği, vasiyetnamenin iptali isteğinin reddine, tenkis isteminin kabulüne karar verildiği, daha sonra ...’nın ... aleyhine vasiyetnamenin tenfizi isteğiyle açtığı davanın da kabul edilerek taşınmazın tümünün ... adına tesciline karar verildiği ve taşınmazın ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Somut olayda, vasiyetnamede bir kısım davacıların murisi ...’ın payının yer almadığı, vasiyetnamenin tenfizi davasında ... mirasçısı davacıların hasım olarak gösterilmediği dolayısı ile vasiyetnamenin tenfizi davasının bu davacılar yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği gözetilerek, ... mirasçıları yönünden davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur....
Ancak, davalı vekili cevap dilekçesinde; saklı payın nazara alınmasını isteyerek, tenkis def'inde bulunmuştur. TMK'nun 571/son maddesi uyarınca; tenkis iddiası def'i yoluyla (süreye tabi olmaksızın) herzaman ileri sürülebilir. Öyle ise, davalının ileri sürdüğü tenkis def'inin incelenmesi; sonucu uyarınca, hüküm tesis olunması gerekir. Mahkemece, bu husus gözetilmeden, vasiyet konusu taşınmazın belirlenen bedelinin tahisiline karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
(TKM m.513/2) Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; murisin 25.12.1999 tarihinde öldüğü, vasiyetnamenin açılıp, okunduğu, davalı Zeynep dışındaki diğer davalıların vasiyetnamenin iptali ve tenkis istemli dava açtıkları, mahkemece, 19.07.2005 tarihli ilamla vasiyetnamenin iptali isteminin reddine, tenkis davasının kabulüne karar verildiği, kararın, 11.10.2005 tarihinde kesinleştiği, eldeki tenfiz davasının 14.12.2012 tarihinde açıldığı, davalı Zeynep'in tenkis def'ini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; tenkis iddiasının def'i yoluyla her zaman ileri sürülebileceği kuralı gereğince; davalı Zeynep'in, tenkis talebi hakkında gerekli inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Vasiyetnamenin Tenfizi - Tescil ve Tenkis Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı, mirasbırakan ...’a ait 27.12.1999 tarihli vasiyetnamenin yerine getirilmesini istemiş, davalı ...’da tenkis def’inde bulunmuştur. Mahkemece hem vasiyetnamenin yerine getirilmesi hem de tenkis def’i kabul edilmiş, davacı hükmü sadece tenkis yönünden temyiz etmiştir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararının 1. maddesi gereğince inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ. Dosyanın görevli Yargıtay 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 08.06.2009 (Pzt.)...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN TENFİZİ Uyuşmazlık ve hüküm, vasiyetnamenin iptali, olmazsa tenkis istemine ilişkin olup, yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, davacılar tarafından iki talep yönündende temyiz edilmiş olmakla , öncelikle vasiyetnamenin iptali yönünden incelenmesi , ondan sonra Tenkis davası yönünden değerlendirme yapmak üzere Dairemize gönderilmesi gerekmekte olup, vasiyetnamenin iptalini inceleme görevinin Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait olmakla; dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 25.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kararda, vasiyetnamenin iptali açısından işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırma yapılarak vasiyetnamenin iptali isteğinin kabulü halinde tenkis talebinin reddine, vasiyetnamenin iptali isteğinin reddi halinde usulünce tenkis araştırması yapılarak sonucuna göre tenkis isteğinin kabulüne ya da reddine karar verilmesi, birleştirilen davaya gelince asıl davaya konu vasiyetnamenin iptali isteminin reddi halinde vasiyetnamenin tenfizi talebinin kabulü ile tapu iptali ve tescil isteği yönünden hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği izah edilmiştir. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar 1. İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında vasiyetnamenin iptali istemini haklı gösterecek ve murisin iradesini sakatlayıcı bir hal içerisinde düzenlendiğini sabit kılacak somut bir delil sunulamadığı gibi, vasiyetnamenin iptal şartlarına ilişkin hiçbir hususun gerçekleşmediği, 2....
Hükümsüzlük, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. TMK'nun 571. maddesinde ise ; " tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve herhalde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinden işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde ; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559. maddenin 2. fıkrasında, gerekse 571. maddenin 3. fıkrasında ; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir....
HMK’nın 141. maddesinin 2. fıkrasında da “İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır." denilmek suretiyle iddia ve savunmayı genişletme yasağının istisnaları açıklanılmıştır.TMK' nın 559/2. maddesi gereğince; iptal davası açma hakkı olan mirasçı, vasiyetnamenin hükümsüz olduğu iddiasını, def'i yoluyla her zaman ileri sürebilir. TMK. 571/son maddesine göre ise; "Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir". Ancak hükümsüzlük ve tenkis iddiasının def'i yoluyla her zaman ileri sürülebileceği hükmü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenen savunmanın genişletilmesi yasağını ortadan kaldırıcı nitelikte değildir.İncelemeye konu davada, davalıya dava dilekçesi 07.02.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı süresinden sonra 25.02.2013 tarihinde sunduğu cevap dilekçesinde vasiyetnamenin hükümsüz olduğunu ileri sürmüş, tenkis iddiasından bahsetmemiştir....
Davada, vasiyetnamenin tenfizi istenilmiştir. Vasiyetnamenin tenfizine karar verilebilmesi için, vasiyetnamenin usulüne uygun açılıp okunması ve vasiyetnameye ilişkin bir itirazın bulunmaması gerekir. Oysa, davalı cevap dilekçesinde; söz konusu vasiyetname ile ilgili olarak tenkis davası açtığını, derdest bulunduğunu ileri sürmüştür. Tenkis davası, TMK'nun 560-562 maddelerinde düzenlenen, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı ve gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Bu yönüyle bakıldığında tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. (G.Antalya, Miras Hukuku, İstanbul, 2003, s.305). Tenkis, açıkladığımız sebeplerle saklı payın yaptırımıdır (H.Hatemi, Miras Hukuku, İstanbul, 2004, s.23)....
Davalı vekili cevabında; gerek vasiyetnamenin iptali gerekse dava konusu taşınmaz için mahfuz hissenin aşılması nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açtıklarını (2009/317 E.) ve tenkis istediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalıların 2009/317 E.... dosyası ile vasiyetnamenin iptali ve tenkis isteğinde bulundukları, iptal isteminin gerekçesi olarak da saklı paylarının bertaraf edilmesini gösterdiklerini, bu hususun vasiyetnamenin iptal nedeni değil tenkis nedeni olduğu ve 2009/317 E.... dosyada, iptal ile birlikte tenkis de istenildiğinden ve açıklandığı gibi iptalin yine gerekçesi bulunmadığından ayrıca bu konuda kesinleşmiş bir mahkeme kararı olduğu için bu davanın bekletici mesele yapılmadığı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir....