"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN TENFİZİ - KARAR- Dava, vasiyetnamenin tenfizi ve defi yoluyla tenkis isteğine ilişkin olup, mahkemece vasiyetnamenin tenfizi isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş, defi yoluyla tenkis isteği yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş, hüküm davalı ... tarafından tenkis isteği ve vasiyetnamenin tenfizi yönünden temyiz edilmiştir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2009 tarihli kararı ile vasiyetnameden doğan tüm dava ve işlerin temyiz incelemesinin 02.02.2009 tarihinden itibaren Yüksek 3.Hukuk Daires'ince yapılmasına karar verilmiştir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 3.Hukuk Dairesine aittir. Nevar ki, dosya Yüksek 2.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararı ile Daireye gelmiştir....
Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü, TMK. 571.maddesi ise; "Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir....
Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." TMK. 571. maddesi ise; "Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559. maddenin 2. fıkrasında, gerekse 571. maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir....
Dosyanın incelenmesinde; temyiz eden davalı tarafından süresinde verilen cevap dilekçesinde, vasiyetnamenin geçersiz olduğu ve saklı payların ihlal edildiği ifade edilmiştir. Bu beyanların hükümsüzlük ve tenkis defi niteliğinde olduğu açıktır. Mahkemece, hükümsüzlük ve tenkise yönelik inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, hükümsüzlük ve tenkis, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceğinden, vasiyetnamenin hükümsüzlüğüne ve tenkisine yönelik tarafların tüm delilleri toplanmak suretiyle, gerekli incelemeler yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde inceleme yapılmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. 2-) Ayrıca; vasiyetnamenin tenfizi davasında davanın kabulüne karar verilebilmesi için vasiyetname konusunun terekeye dahil olduğu belirlenmeli ve dava sonucunda verilecek hüküm infazda karışıklık yaratmayacak açıklıkta olmalıdır....
TMK. nun 559/2. maddesi uyarınca, vasiyetnamenin hükümsüz olduğu iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir. Aynı kanunun 571/3. maddesi hükmüne göre; tenkis iddiası da, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir. Bu durumda, mahkemece; bir kısım davalılar vekili tarafından def'i yoluyla ileri sürülen hükümsüzlük ve tenkis iddialarının incelenmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 02.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....
Ancak gerek 559. maddenin 2. fıkrasında, gerekse 571. maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davalılardan T14'in tarihli cevap dilekçesi ile TMK 599/son (743 sayılı MK 501/son) maddesi uyarınca vasiyetnamenin tenkis defi ileri sürmüş olup, istinaf dilekçesinde de bu hususu yinelemiştir. Dolayısıyla mahkemece, tenkis, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceğinden, vasiyetnamenin tenkisine yönelik tarafların tüm delilleri toplanmak suretiyle, gerekli incelemeler yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde inceleme yapılmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmediğinden davalı Özlem vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK. 353/1- a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalının bu beyanının tenkis defi niteliğinde olduğu açıktır. Buna göre mahkemece, davalı ...'nin beyanlarının vasiyetnamenin tenkisi istemini de içerdiği değerlendirilerek, tarafların tüm delilleri toplanmak suretiyle, tenkis talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Noterliğinin 17/09/1991 gün ve 4165 sayılı vasiyetnamenin tanınmasına, ... ili, ... ilçesi, .... 126 ada 1 nolu parselin davalı ... adına kayıtlı 3/16 hissesinin iptali ile ... ilçesi ,.... 126 ada 1 nolu parselin iptal edilen 3/16 hissesinin davacı .... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, Karşı davacı ...'in davacı karşı davalı ... aleyhine açtığı vasiyetnamenin iptaline yönelik davanın reddine; karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı-karşı davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-)TMK. 571/son maddesine göre; "Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir" Vasiyetnamenin tenfizi davalarında da tenkis def'i her zaman ileri sürülebilir....
Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü, TMK. 571.maddesi ise; "Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir....
Hal böyle olunca; vasiyetnamenin iptali açısından işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırma yapılarak vasiyetnamenin iptali isteğinin kabulü halinde tenkis talebinin reddine, vasiyetnamenin iptali isteğinin reddi halinde usulünce tenkis araştırması yapılarak sonucuna göre tenkis isteğinin kabulüne ya da reddine karar verilmesi, birleştirilen davaya gelince asıl davaya konu vasiyetnamenin iptali isteminin reddi halinde vasiyetnamenin tenfizi talebinin kabulü ile tapu iptali ve tescil isteği yönünden hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere hatalı değerlendirme ile 6100 sayılı ...nun 297/2. maddesine aykırı şekilde hüküm oluşturulmak suretiyle karar verilmesi doğru değildir....