Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; mahkemece yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri çerçevesinde mirasçılara davetiye çıkarılmak suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra duruşmada hazır bulunan mirasçılara vasiyetname okunarak ilgili kısımlarının de kendilerine tebliğ edilerek vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, ... 4. Noterliğinde düzenlenen 30/11/2011 tarih ve 12188 yevmiye numaralı vasiyetname ile dava konusu edilen ... . Noterliğinde düzenlenmiş olan 27/11/1998 tarih ve 42172 yevmiye numaralı vasiyetnameden dönüldüğü, bu nedenle ortada açılıp okunması gereken bir vasiyetname bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir....

    Vasiyetname, okur – yazar olmayanlara ilişkin vasiyetname şeklinde düzenlenmiştir. (TMK. 535 md.) Buna göre; (TMK. 535/2 fıkrası); “Tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar” Dava konusu vasiyetname düzenlenirken tanıklar, “mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” beyan etmemişlerdir. Tanıkların TMK.nun 534/2. maddesinde öngörüldüğü şekilde beyanı alınmaksızın işlem yapılmakla vasiyetname bu haliyle kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmemiştir. Mahkemece, vasiyetnamenin iptali talebinin kabulü gerekirken yazılı şekilde tenkise karar verilmesi doğru görülmemiştir....

      Sulh Hukuk Mahkemesinin 19/04/2011 tarih ve 2011/3 esas 2011/601 karar sayılı ilamıyla açılıp okunduğunu, murisin vefatından evvel, vasiyetname konusu olan 31 pafta 2556 parselde kayıtlı taşınmazı kendisinine sattığını ve tapuda devrettiğini, vasiyetname konusu diğer taşınmazın ise tüm mirasçılar adına hisseli olarak kayıtlı olduğunu, murisçe yapılan muayyen mal vasiyetinde kendisine vasiyet edilen taşınmazların mülkiyetinin adına tescili için vasiyetnamenin tenfizi davası açılması zaruretinin hasıl olduğunu belirterek; dava konusu vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetname konusu taşınmazların adına tescilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 31 pafta 2556 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden talebini atiye bırakmıştır....

        Vasiyetname ile ilgili olan çekişmeler ait olduğu mahkemede ayrıca dava konusu olacağından vasiyetnamenin açılmasına engel oluşturmaz. Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Mirasa İlişkin Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 36. maddesinde miras bırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamesinin, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın, yerleşim yeri sulh hakimine tesliminden itibaren bir ay içinde açılması ve ilgililere okunması gerekir. Ancak, vasiyetçinin öldüğüne dair kesin delil olmadan vasiyetname verilmişse, bu delilin sağlanmasına kadar vasiyetnamenin açılması geri bırakılır. Vasiyetnamenin açılma gününü sulh hâkimi tespit eder. Adresi bilinen mirasçılar, mahkemece uygun görülecek usul ile vasiyetnamenin açılacağı gün ve saat belirtilerek davet olunur. Sulh hâkimi, davet edilen günde gelen mirasçılar huzurunda vasiyetnameyi açar. Davete rağmen hiçbir mirasçı gelmemiş olsa dahi vasiyetname açılır....

          ile mirasta hak sahibi olmaktan beri kılındığını, dava konusu miras olayında miras bırakanın iki ayrı vasiyetname tanzim ettiğini, önceki tarihli vasiyetname ile davalılardan T1'un diğer davalı Şükriye Haliloğlu ile birlikte mirasçı atandığını, ancak sonraki tarihli vasiyetname ile önceki vasiyetten dönüldüğünü ve miras bırakan önce mirasçı atadığı kardeşini mirasçılıktan çıkardığını, ayrıca yedek mirasçı atamaların yanında son vasiyetname ile miras bırakan T3 de vasiyeti yerine getirme görevlisi olarak atadığını, miras bırakanın terekesinde vasiyetname ile bu yönde tasarrufta bulunmasının ancak tasarruf ehliyeti varsa hukuken geçerli ve etkin bir hukuki işlem niteliğinde kabul edilebileceğini, mevcut iki vasiyetnamenin bulunmasının, sonrakinin iptali halinde öncekinin vücut bulması anlamına gelebileceğini, bir başka ifade ile sonraki vasiyetle yapılan önceki vasiyetnameden, tamamen, açık veya örtülü dönme iradesinin hukuki kıymetini yitireceğini, her iki vasiyetnamenin de iptali halinde...

          Ancak murisin 04/08/2010 tarihli vasiyetnameden rücu belgesini kabul etmiyorum, dava açma hakkımı saklı tutuyorum." şeklinde beyanda bulunduğunu, bu şekilde vasiyetnameye itiraz ettiğini, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevinin yalnızca vasiyetnameyi açıp, okumak ve ilgililere tebliğ etmek olduğunu, eda hükmü içeren karar veremeyeceğini, müvekkillerinin vasiyetname iptal edilmedikçe her zaman dava tehdidi altında olduklarını, vasiyetnamenin geçerliliğinin koruyup infaz edilebileceğini, bu sebeple gerekçeli kararda dile getiren hukuki yarar yokluğundan söz edilemeyeceğini, her ne kadar murisin son iradesi 04/08/2010 tarihli vasiyetname ile ortaya konulmuş ise de, tapuda gerekli işlemleri yapmak için gittiklerinde Tapu Müdürlüğünün iki vasiyetname olduğu gerekçesiyle işlem yapmadığını, 2010 tarihli vasiyetnamenin vasiyetten rücu olarak değerlendirilmesini yapacak olanın Tapu Müdürlüğü olmayıp mahkeme olduğunu, bu sebeple Mahkemenin kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne...

          ölüme bağlı kazandırma yapılmasını sağladıklarını, murisin vefatı ile vasiyetname açıldığını, henüz kesinleşmediğini, ayrıca her vasiyetnameyi kabul etmemekle beraber, söz konusu vasiyetname yasal mirasçıların saklı payını da ihlal eder şekilde düzenlediğini, Serik 3....

          a vasiyet ettiğini, anılan vasiyetnameden 28.12.2012 tarihinde okunması ile haberdar olduğunu, vasiyetname düzenlendiği tarihte mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu gibi davalı tarafın baskısı altında iradesinin de sakatlandığını ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini, mümkün olmaması halinde saklı payı oranında tenkisini istemiş, 18.11.2018 tarihihli ıslah dilekçesi ile saklı pay alacağını 57.389,28 TL'ye yükseltmiştir. Davalı, mirasbırakanın vasiyetname tarihinde ehliyetli olduğunu, iradesinin sakatlanmadığını, mirasbırakanın başka taşınmazları da bulunduğunu, saklı payın ihlal edilmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, mirasbırakanın vasiyetname tanzim tarihinde ehliyetli olduğunun ... ... 4....

            dan intikal eden taşınmazlar yönünden olması halinde adı geçen mirasbırakanın 28.07.1975 tarihli vasiyetname ile davalıların mirasbırakanı olan erkek çocuklarını mirasçı olarak atamak suretiyle, davacı olan kızlarının yasal mirasçılık sıfatlarını ortadan kaldırdığı anlaşılmakla davanın reddedilmesi,” ibaresine yer verilmiş ise de mirasbırakanın vasiyetname düzenlemesi ile yasal mirasçıların mirasçılık sıfatlarının sona ermeyeceği açıktır. Ancak mirasbırakanın 28.07.1975 tarihinde düzenlediği vasiyetname açılıp okunmuş, mirasçılar tarafından 1 yıllık süre içerisinde vasiyetnamenin iptali dava edilmemekle vasiyetname artık kesinleşmiş ve davalılar lehine vasiyetnameyi tenfiz ettirerek adlarına tescil imkanı doğmuştur. Bu durumda artık mirasbırakan ...’dan gelen taşınmazlardan davacıların hak isteyemeyecekleri açıktır. Karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK'nun 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymamaktadır....

              in tüm mal varlığını davalıya vasiyetname ile bağışladığını, vasiyetname ile kendisine de her ay bir bedel ödenmesini vesiyet ettiğini, açılan terekenin tespiti davasının henüz sonuçlanmadığı, vasiyetnamede belirtildiği üzere saklı payını almak istediğini ileri sürerek, saklı payın tamamının ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

                UYAP Entegrasyonu