düzenlenmesi iradesinde olduğunu göstermeyeceği anlaşılmakla vasiyetname düzenlenmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Mahkemece vasiyetname başlıklı belgenin TMK anlamında vasiyetname olmadığının tespiti cihetine gidilmiş, hüküm davacı-ihbar eden tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dava, Türk Medeni Kanunun 596.maddesi uyarınca vasiyetnamenin açılıp okunmasına ilişkindir.Mahkemece, miras bırakan ...'ın 27/04/2009 tarihinde daktilo ile yazılmış metin altına şahitler ve köy muhtarı ile azaların huzurunda tanzim etmiş olduğu evrakın TMK 532/2, 538/1 ve 539/1.maddelerinde belirtilen şartları taşımadığı, TMK anlamında vasiyetname olmadığı gerekçe gösterilmek suretiyle; 27/04/2009 tarihli "Vasiyetnamedir." başlıklı belgenin TMK anlamında vasiyetname olmadığının tespitine karar verilmiştir.Somut olayda daktilo ile yazılmış 27/04/2009 tarihli belge el yazılı vasiyetname niteliğinde değildir....
Bu minvalde, vasiyetname tanıklarının vasiyetname içeriğine uygun olmayan beyanları esas alınarak hüküm tesisi isabetli olmamıştır. Buna ek olarak, davacı mirasçı, murisin vasiyetname düzenlendiği tarihte ayırt etme gücüne sahip olmadığı itirazında bulunmuştur. 30.09.2010 tarih ve 381 karar numaralı sağlık raporu ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu tarafından, murise ait tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek, oybirliği ile 'vasiyetname tarihi olan 05.09.2002 tarihinde murisin fiil ehliyetine haiz olduğu' sonucuna ulaşıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece ise bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı olmadığı, murisin evini çöp eve çevirdiği haberleri, öz bakımı kötü halde, yaşı ilerlemiş vaziyette, vasiyetname düzenlemesi hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı gerekçesiyle, objektif verilerden uzak değerlendirme ile rapora aykırı şekilde murisin vasiyetname tarihinde ayırt etme gücüne haiz olmadığı kanaatiyle hüküm tesisi yoluna gidilmiştir....
İhtisas Kurulu’nun raporuna göre mirasbırakanın 12.06.2009 vasiyetname tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun belirlendiği, vasiyetname konusu edilen ... ada ... parsel, ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada .... parsel sayılı taşınmazların tamamının kadastro yolu ile mirasbırakan adına kayıtlı olduğu, bir başka ifadeyle mirasbırakanın müstakilen maliki olduğu taşınmazları vasiyetnameye konu ettiği, vasiyetname haricindeki ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... parsel sayılı taşınmazlarda ise mirasbırakanın yalnızca paydaş olduğu, davalı ...’e ilk vasiyetname ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki zemin üzeri birinci kat bırakılmış olmakla birlikte 12.06.2009 tarihli ikinci vasiyetname ile bu taşınmazın tamamen davalı ...’a bırakıldığı ve bu vasiyetname ile yapılan tasarruf bakmından tenkis incelemesi yapıldığı, bilirkişiden rapor alınıp davacıların saklı paylarının ihlal edildiği saptanarak her iki davacı için...
Davalı vekili cevabında; müvekkilinin ölen ...’nın kocasının kardeşinin torunu olduğunu, sözlü vasiyetname ile ölümünden sonra mallarını müvekkiline bıraktığını, murisin son arzularını hastanede oda arkadaşları ....’ye aktardığını, murisin ölümünden bir hafta sonra vasiyetname ile ilgili işlemlerin başlatıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; muris tarafından hastanede yattığı sırada tanıkların belirttiği şekilde yazıya dökülen son arzularının vasiyetname niteliğinde olup, TMK.nun 539 ve devamı maddelerine uygun olduğu kanaatine varıldığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir. Dava; TMK.nun 539 ve devamı maddelerinde düzenlenen “sözlü vasiyetname”nin iptaline ilişkindir. .... TMK. 539.madde “Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi ve el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurulabilir....
MK.nun 539.maddesinde; mirasbırakan yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler. Resmi vasiyetname düzenlemesinde okur-yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir. Yine aynı kanunun 540.maddesinde de mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hakime beyan ederler....
TMK.nun 542.maddesinde; mirasbırakan, vasiyetname için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle, yeni bir vasiyetname yaparak önceki vasiyetnameden her zaman dönebilir. 543.maddesinde ise, mirasbırakan yok etmek suretiyle de vasiyetnameden dönebilir. Aynı kanunun 544/1.maddesinde, mirasbırakan, önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname yaparsa kuşkuya yer bırakmayacak surette önceki vasiyetnameyi tamamlamadıkça sonraki vasiyetname onun yerini alır. 2.fıkrada, "belirli mal bırakma vasiyetinde vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe mirasbırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla ortadan kalkar” hükümleri yer almaktadır. Miras bırakan, vasiyette bulunduktan sonra, vasiyetname ile bağdaşmayacak şekilde ölüme bağlı olmayan bir tasarrufla vasiyete konu olan şey üzerinde tasarrufta bulunursa bu davranışı ilk vasiyetten rücu anlamı taşır. Bu hüküm sadece muayyen mal vasiyetleri için geçerlidir....
Aynı işlemle yapılan birbirleriyle içiçe geçmiş ve biri diğerine bağımlı vasiyetnameler ortak vasiyetname sayılır.” Somut olayda ise birden fazla şahsın malvarlığı üzerinde birlikte tasarruf, ayni işlemle birbiriyle içiçe geçmiş ortak vasiyetname bulunmamaktadır. Davalı ... kendisine ait gayrimenkulü eşi muris... lehine ve ... vasiyet etmiş olup eşi kendisinden önce vefat ettiğinden ona intikal etmiş bir mal varlığı ve ondan da ... intikal eden mal bulunmadığından davacıların vasiyetnamenin iptalini istemelerinde hukuki yararları bulunmamaktadır. Davalı ...'ın diğer davalı ... Vakfına vasiyet iradesi geçerli olup şekil şartlarına uygun vasiyetname yasal şartları taşımaktadır. Davacıların davasının reddine karar verilmesi gerekirken ortak vasiyetname mahiyetinde olmayan vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken Onama kararı verilmesi yönündeki değerli heyetin görüşüne katılmıyorum. 22.11.2017...
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/494 Esas sayılı dosyasında dinlenen tanıklar Öztürk ve Halil'in beyanından anlaşılacağı üzere, murisin, vasiyetname düzenleme isteğinden önceden de bahsettiği, yani sözlü vasiyetname iradesini tanıklara bildirdiği 18.04.2013 tarihinden önce, yakın ölüm tehlikesi olmaksızın murisin yazılı ya da resmi vasiyetname düzenleme imkanı varken düzenlemediği, tüm dosya kapsamıyla 19.04.2013 tarihinde murisin notere giderek resmi vasiyetname düzenlemek istediğinin, ancak sağlık raporu istenmesi üzerine işlemlerin tamamlanamadığının sabit olduğu, bu durumda, ölümünden bir gün önce dahi notere gidebilecek durumda olan ve tanık Halil'in beyanında geçtiği şekilde "sürekli olarak vasiyetname düzenleme isteğinden bahseden" murisin sözlü vasiyetname iradesini açıkladığı 18.04.2013 tarihine kadar yazılı ya da sözlü vasiyetname düzenleme imkanının olduğu kanaatine varıldığı, bu nedenle hem sözlü vasiyetname için gerekli yasal şartların oluşmadığı, hem de tanıkların murisin sözlü...
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili dilekçesinde; murisin 01.06.2012 tarihinde Havza Noterliğinde düzenlenen vasiyetname ile taşınmaz mallarının büyük bir kısmını davalıya vasiyet ettiği, murisin vasiyetname tanzim tarihinde 86 yaşında olduğu, kanser tedavisi gördüğü akli melekelerinin yerinde olmadığı, vasiyetnamenin davalının baskı ve zorlaması ile düzenlendiği ileri sürülerek vasiyetnamenin TMK'nun 557/1-2 maddesi gereği iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; murisin vasiyetname yaptığı tarihte hukuki ehliyete haiz olduğu, davacı tarafın murisin baskı altında olduğuna dair iddiasını da ispatlayamadığı, gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....