ın ölüm tarihinin 15.10.1997 olduğunu, murisin sağlığında noterde düzenlettirdiği 07.08.1997 tarihli vasiyetname ile malvarlığının tamamına yakın bölümünü davalıya bıraktığını, yapılan bu vasiyetname ile saklı paylarının zedelendiğini, saklı paylarına yapılan tecavüzün yasal faizi ile birlikte tenkisine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı, murisin yaptığı vasiyetname ile malvarlığını mirasçıları arasında taksim etttiğini, saklı pay ihlalinin olmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda tenkis davasının kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ : ......2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ KARARIN TARİHİ : 06.03.2014 ESAS VE KARAR NUMARASI : 2007/147-2014/170 Somut olayda; davacıların dayanağı vasiyetname içeriğinde "vasiyetname sonuçlarının düzenleyenin ölümünden sonra hüküm doğuracağı "açıklandığı gibi vasiyetname lehtarı .........'in 10.02.2005 tarihinde vefat ettiği, söz konusu vasiyetnamenin 29.03.2006 tarihinde açılıp okunduğu, taşınmazların tespitinin ise 29.09.2003 günü yapılıp bu halde dayanak vasiyetnamenin hüküm ve sonuçlarının tespit tarihinden sonra doğduğu anlaşıldığı gibi mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre de dava vasiyetnamenin tenfizine yönelik olup mahkemece de bu yönde gerekçe oluşturulmakla 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 2015/8 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevinin Yargıtay (1)....
un sağlığında noterde yaptığı vasiyetname ile sahibi olduğu taşınmazların bir kısmını mirasçıları arasında paylaştırdığı; ancak, bu paylaştırmada adil davranmadığını, davalılardan Sündüs lehine vasiyette bulunduğunu belirterek, davalılar lehine vasiyetname ile yapılan kazandırmaların saklı paylarını aşan kısımlarının tenkisine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalılar, miras bırakanın vasiyetname haricinde pek çok taşınmazı bulunduğunu, saklı paylarının da ihlal edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/39 Tereke Sayılı dosya ile terekenin tespiti davası açıldığını, bahsi geçen vasiyetnamenin usul ve yasaya aykırı olması ve murisin hukuki ehliyeti olmadan düzenlenmesi sebebiyle iptali gerektiğini, vasiyetname düzenleyen kişinin ayırt etme gücüne ve hukuki ehliyete sahip olması gerektiğini, bu kapsamda vasiyetname düzenleyen murisin vasiyetnameyi düzenlediği 07.04.2004 tarihinde 71 yaşında olduğu ve sağlık durumu geçmişine bakıldığında, murisin ayırt etme gücüne sahip olmadığının anlaşılacağını, vasiyetname metnine bakıldığında, murisin işlem yapması için sağlık raporu alınması gerektiğini ve raporun vasiyetnamenin düzenlendiği tarihten 16 gün öncesinde alındığını, murisin rapor alması gereği ve işlem tarihinden 16 gün öncesi tek bir doktordan alınan ve geçerliliği yitirilmiş rapora istinaden işbu vasiyetnamenin düzenlenmesi mümkün olmadığını, hukuka aykırı vasiyetnamenin iptali gerektiğini bildirmiştir....
Noterliği'nde düzenlenen belgenin, vasiyetname olduğu kabul edilerek açılıp okunmasına karar verilmiş; hüküm, mirasçılardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın, tesliminden başlayarak bir ay içinde mirasbırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi tarafından açılır. Vasiyetname açılırken bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer, açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılır ve okunur. (TMK.md.596) Noter tarafından düzenlenen ve vasiyetname niteliğinde olmayan belgeler hakkında sulh hakimince yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Somut olayda; Babaeski Noterliği'nde düzenlenen belge, ölünceye kadar bakma sözleşmesidir. Hal böyle olunca, mahkemece; sözü edilen belge ile ilgili yapılacak herhangi bir işlem bulunmaması nedeniyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile vasiyetnamelerin açılıp okunmasına ilişkin hükümlere tabi tutulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
vasiyetname yapma imkanının çok zor, meşakkatli hatta imkansız olduğunu, yine murisin dışarıdan ilkokul diploması almış sadece imza atabilen iki üç kelime yazabilecek seviyede okur yazar olduğunu, bu nedenle el yazsısı ile vasiyetname yazmasının mümkün olmadığını, murisin okur yazarlığının bu derecede kıt olmasının üzerine bir de ağır kalp ve koah rahatsızlığı eklendiğinde murisin el yazısı ile bir vasiyetname hazırlayabilmesi neredeyse imkansız olduğundan son arzularını sözlü vasiyetname ile ifade edebildiğini, sözlü vasiyetnamede aranan geçerlilik şartlarında herhangi bir eksiklik söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur....
ın 21.06.2004 tarihinde düzenlediği vasiyetnamenin ölümünden sonra 01.06.2011 tarihinde açıldığını, babasının vasiyetname verdiği tarihte temyiz kudretinden yoksun olup vasiyetname düzenlemeye ehil olmadığını, aynı zamanda bu vasiyetname ile saklı payının da ihlal edildiğini ileri sürerek vasiyetnamenin iptali, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir. Davalılar, resmi vasiyetname düzenlendiği tarihte mirasbırakanın ayırtım gücünün yerinde olduğunu, vasiyetname tarihinden beş sene sonra açılan vesayet davasının mirasbırakanın ehliyetli olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, mirasbırakanın akıl zayıflığının olmadığı, hukuki işlem ehliyetinin bulunduğunu gerekçeleri ile davanın reddine ilişkin karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince; "......
Davalı vekili cevap dilekçesinde; vasiyetname açılma dosyasının henüz tamamlanmadığını ve tebligat aşamasında olduğunu,davaya konu edilen vasiyetnamenin gerekli şekil şartlarını haiz olduğunu, vasiyetnamenin iptali için TMK'nun 557. maddesinde sayılan sınırlı sebeplerin davaya konu edilen vasiyetname için söz konusu olmadığını, murisin söz konusu vasiyetnamenin tamamını kendi el yazısı ile hazırladığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davaya konu edilen vasiyetnamenin TMK'nun 538. maddesinde belirtilen şekil şartlarına uygun ve geçerli olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK'nun 595.maddesi gereğince; mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunlu olup, vasiyetname teslimden başlayarak bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur....
Davacının bir diğer iddiası eşi Halit Öncü'nün, davalı T3 tarafından yanıltılarak vasiyetname düzenlettirdiği yönündedir. Davalı taraf davanın reddini ve vasiyetname konusu taşınmazları bileziklerini satarak ve akrabalarından borç alarak satın aldığını belirtmiş ise de, tapuda satış yerine aralarında niçin vasiyetname düzenlendiğini açıklamamış, 02/02/2022 tarihli duruşmada, muris ile 17 yaşımda evlendiğini, murisin bir kısım yerlerini satması ve geriye kalanı da satacağından bahisle vasiyetname almaya mecbur kaldığı beyanı ile zımnen murisi yanıltarak vasiyetname düzenlettirdiğini kabul etmiştir. Davalının duruşmadaki zımni kabul beyanı üzerine davanın kabulün karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "Davanın KABULÜNE, Yağlıdere Noterliğinin 19/01/2016 tarihli 65 Yevmiye Numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin iptaline" karar verilmiştir....
Somut olayda, söz konusu vasiyetname düzenlenirken vasiyetname içeriğinde gerekli olan bütün yerlerde ... 4. Noteri ... ... ismi yazılmıştır. Ancak onay işlemleri, Noter vekili Başkatibi ... ... adına kaşe basılarak onun imzası ile yapılmıştır. Bu hal söz konusu vasiyetnameyi düzenleyen kişinin kimliği hakkında tereddütler yaratmaktadır. Böyle olunca takriri alanın ve düzenleme yapanın Noter ... ... olduğunu kabul etmek zarureti ortaya çıkmakta olup söz konusu kişinin imzasını muhtevi olmayan belgeyi de resmi vasiyetname olarak nitelemek doğru olmaz. Şu halde yasaya uygun düzenlenmeyen belge bütünlüğü çelişkili vasiyetname şekil şartlarını taşımadığından davanın kabulü gerekirken reddi usul ve kanuna aykırıdır....