Türk Medeni Kanunu’nun 531. maddesine göre vasiyet, resmi şekilde veya mirasbırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir. Aynı Kanun’un 532. maddesine göre ise resmi vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir. Resmi memur, sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. Dosya kapsamında, vasiyetname düzenlenmesini isteyen davacının dava tarihi itibariyle yerleşim yeri adresinin “...” olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde çözümlenmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanun'un 36/3. maddesi gereğince İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 09/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili bilirkişi raporundan sonra 17.04.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle harcını ikmal ederek 3/16 miras payına denk gelen 576.882,93 TL.nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline; Davalı vekili tarafından açılan karşılık davanın reddine davalının ibraz ettiği el yazılı vasiyetname şeklindeki yazının kim tarafından hangi tarihte yazıldığı belirsiz olduğundan TMK 538 maddesi gereğince yoklukla malul olduğuna, karşı davanın reddine veya tefrikine karar verilmesini talep etmiştir....
Bölge Adliye Mahkemesince; tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar, dava konusu vasiyetname incelendiğinde de tanıkların murisin rahatsızlığı sebebiyle imzalayamadığını belirttikleri, davada, miras bırakanın vasiyetnameyi düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığının ileri sürüldüğü, bu kapsamda murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetini haiz olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alındığı,verilen raporda murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun belirtildiği, davacının iddiası kapsamında inceleme yapılarak rapor alındığı ve murisin vasiyetname tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğunun anlaşıldığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı, mahkemece; davacının iddiası kapsamında bulunmayan şekil...
Dairemizce öncelikle vasiyetname, atanmış mirasçı ve muayyen mal vasiyeti gibi mirasa ilişkin kavramların açıklanması gerekir. Türk Medeni Kanunu'nun 514/1.maddesinde miras bırakanın malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile tasarrufta bulunabileceği, miras bırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısmın yasal mirasçılarına kalacağı düzenlenmiştir. Ölüme bağlı tasarruflardan birisi olan vasiyetname ile mirasçı atanabileceği gibi mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakılması da mümkündür. Vasiyetname ile mirasçı atanmış ise atanan kişi "atanmış mirasçı" sıfatı kazanır ve murisin yasal mirasçıları ile birlikte tüm malvarlığı yönünden mirasçısı olur. Muris malvarlığının tamamını veya belirli bir oranını vasiyet etmeyip, vasiyetnamesinde belirli mallarını sayarak ölüme bağlı tasarrufta bulunmuş ise bu durumda "belirli mal bırakma" veya uygulamada daha çok kullanılan tabir ile "muayyen mal vasiyeti" söz konusudur....
Bir an için aksinin “olanaklı” olduğunu düşünülse bile davacı eşin iddia ettiği gibi miras bırakanın aileden kuşaktan kuşağa aktarılan “baba yadigarı” eşyalarını davacı eşine gerçekten bağışlamış/vermiş olsa idi “vasiyetname taslağı” hazırlamasına ne gerek kalırdı. Bu sebeple vasiyetname taslağı davacının iddialarına dayanak oluşturmaz. Aksine miras bırakanın aileden kuşaktan kuşağa aktarılan “baba yadigarı” eşyalarını kan bağı olmayan davacıya vermekteki kararsızlığını, bu konuda sağlar arası bir işlem yapmadığını –yapsa idi başka işleme gerek kalmazdı- ama bunu bir ölüme bağlı bir tasarrufla yapmayı düşündüğünü, daha sonra bu düşüncesinden de vazgeçtiği –geçerli vasiyet yerine taslak hazırlama anlamında- için resmi ya da el yazısı vasiyetname yapmadığını gösterir....
Okur-yazar kişiler de hiç bir gerekçe göstermeden okuyamayan veya imzalayamayanlar gibi resmi vasiyetname düzenletme yolunu seçebilirler. Bu yön 26.03.1962 günlü ve 23/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde açıkça ifade edilmiş olup, içtihadın yürürlüğünden bu yana bu yolda süregelen uygulamaya paralel olarak yasada da düzenleme yapılmıştır. Ancak, okur-yazar kişilerce, okuyamayan veya imzalayamayanlar gibi resmi vasiyetname düzenletme yolunun seçilmesi halinde de; TMK. nın 535 inci maddesinde gösterilen şekle uyulmak zorundadır. 3. Değerlendirme 1. Davaya konu vasiyetnamede; mirasbırakanın okur yazar olduğu yazılmış ise de mirasbırakan imzasının olması gereken yerde ''sol el baş parmak izi'' bulunmakta olup, okur yazar ise neden imza yerine parmak izi kullandığı anlaşılamamaktadır....
un ise adı ve soyadı dışında okuma yazma bilmediği kanaatine varılması nedeniyle adına düzenlenmiş olan el yazılı vasiyetnamenin geçersiz olduğu, ayrıca vasiyetçi(ler) tarafından vasiyetnameye sonradan başka bir tarihte eklemeler yapılmış bulunuyorsa, el yazılı vasiyetname de aranan şekil şartlarının eklemeler hakkında da yerine getirilmesi gerektiği, eklemeler yeni bir tasarruf niteliği taşıyorsa bunlara ayrıca tarih ve imza atılmasının zorunlu olduğu, mirasbırakanlar ... ve ...'...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 31/07/2013 NUMARASI : 2013/19-2013/418 Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I İlgisi nedeniyle, Dava konusu 04.10.2000 tarihli el yazılı "Vasiyetname" örneği ile vasiyetnamenin açılıp okunması ile ilgili Kuşadası Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/447 E.- 2002/398 K.sayılı dava dosyasının kesinleşme şerhine rastlanılamamıştır. Sözü geçen belge ve dosyanın, (kesinleşme şerhi ile birlikte) dosyasına konularak temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/715 Esas 2012/648 Karar sayılı ilamı ile müteveffa T5'a ait el yazısı ile düzenlediği vasiyetname açılıp okunduğunu ve vasiyetnamenin açılmış sayılmasına, yasal mirasçısı tarafından itiraza uğradığının tespitine, vasiyet alacaklısı belgesinin talebi halinde derdest olan vasiyetnamenin iptali davasının sonucunun beklenmesi gerektiğinin dikkate alınmasına karar verdiğini, davacı, İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/79 Esas sayılı dosyası ile açmış olduğu görülen davada, vasiyetçi T5'un el yazısı ile düzenlediği 12/04/2008 tarihli vasiyetname niteliğinde olmadığının tespitini talep ettiğini, mahkemenin 05/06/2012 tarih, 2012/167 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 18/06/2013 tarih, 2013/8431 Esas 2013/10473 Karar sayılı ilamı ile onandığını, İstanbul 1....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; okur yazar olan miras bırakının okur yazarlığı yokmuş gibi vasiyetname düzenlenmesinin şekil şartlarına aykırı olduğunu, murisin imza atmasına engel olacak nitelikte el titremesi rahatsızlığı olmadığının adli tıp kurumu raporu ile sabit olduğunu, toplanan deliller, dinlenen tanıklar ve dosyaya sunulan görüntü kayıtları ile davalının, müteveffayı korku ve baskı ile vasiyetname imzalattığı ve resmi vasiyetname tanığının, davalının özel olarak bu konuda vekil tayin ettiği avukatının olduğunun ispatlandığını, ses kayıtlarından da davalının sürekli olarak murisi baskı altında tuttuğunun anlaşıldığını belirterek ilk dereceli mahkeme kararının kaldırılmasına dair karar verilmesini talep etmiştir....