İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/08/2021 NUMARASI : 2021/322 ESAS 2021/515 KARAR DAVA KONUSU : İhalenin Feshi KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davalı T3 vekili, davalı T7 ve davalı T5 vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacaklı davalı T3'e olan borcundan dolayı icra takibi başlatıldığını, takip sonunda müvekkilinin hissedarı olduğu ve adına kayıtlı olan Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Ertuğrulgazi Mahallesi, 8886 Ada, 2 Parseldeki ve Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Erkilet Mahallesi, 7248 Ada, 2 Parseldeki taşınmazların ihale edildiğini, taşınmazların satışı için yapılan ihalelerde ihaleye girmek isteyen bazı kişilerin ihaleye girmesinin engellendiğini, İİK'nun 100. maddeye yarar bilgilerin tam olarak toplanmadan satış işleminin gerçekleştirildiğini...
Davacılar vekili; davacıların hissedarı oldukları taşınmazların satışına karar verildiğini, davalının 04/08/2015 tarihli ihaleye katılarak en yüksek peyi sürdüğünü, taşınmazların davalıya ihale edildiğini, davalının ihale bedelini süresinde yatırmaması ve ikinci sırada pey sürene yapılan teklifin de sonuçsuz kalması üzerine, 03/11/2015 tarihinde tamamlayıcı ihalenin gerçekleştiğini, bu ihalede en yüksek peyin davalı tarafından sürüldüğünü, yine bedelin ödenmemesi üzerine ihalenin fesholunduğu ve satışın düştüğünü, 20/01/2016 tarihinde yapılan ikinci ihalede taşınmazların satışının gerçekleştiği ve ihalenin kesinleştiğini, davalının 04/08/2015 ve 03/11/2015 tarihli ihalelerde en yüksek teklifi verip ihale bedellerini yatırmadığını, ikinci yapılan ihalede taşınmazların daha ucuza satıldığını belirterek maddi zararlarının tazminini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; iki ihale arasındaki farkın İcra İflas Kanunu’nda düzenlenmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir....
İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Bingöl ili, … köyü, … ada, … parselde bulunan ve mülkiyeti Hazineye ait olan taşınmazın satışı için 09/04/2019 tarihinde açık ihale usulüyle gerçekleştirilen ve davacının üzerinde kalan ihalenin iptaline ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacı tarafından ihale konusu taşınmazı satın almak amacıyla davalı idareye başvuru yapıldığı, başvuru üzerine 09/04/2019 tarihinde gerçekleştirilen ihaleye tek istekli olarak katılan davacı tarafından 70.000,00-TL teklif verildiği, 12/04/2019 tarihinde ......
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şikayetçinin takip dosyasında 02.07.2009 günü bedeli paylaşıma konu taşınmazlar üzerine haciz konulduğu, 09.07.2010 tarihinde satış avansı yatırılarak satış istendiği, ancak bu talep üzerine yapılan ihalenin feshine karar verildiği ve kararın 20.12.2011 tarihinde kesinleştiği, şikayetçi tarafından 29.05.2011 tarihinde taşınmazlara yeniden haciz konulmuş ve 05.06.2012 tarihli satış talebine binaen taşınmazların satışı gerçekleşmiş ise de, ilk haciz tarihi olan 02.07.2009 tarihinden itibaren ilk satış talebi olan 09.07.2010 tarihi ile ihalenin feshi davasının kesinleşme tarihi olan 20.11.2012 tarihi arasında sürenin durması nedeniyle iki yıllık satış isteme süresi dolmadan yeniden 23.06.2011 tarihinde haciz talep edildiği, henüz satış isteme süresi dolmadan 10.09.2012 tarihinde taşınmazların satışı gerçekleştiğinden ilk haczin ayakta bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile 23.09.2013 tarihli sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir...
Maddesi gereğince kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Şikayet yolu ile ihalenin feshini isteyen T1 "borçlu" sıfatıyla İİK'nın 134. Maddesinde belirtilen ihalenin feshi isteminde bulunmaya yetkili kişilerden olduğu anlaşılmaktadır. Yine ihalenin "17/10/2019" tarihinde yapılmış olduğu, şikayet yolu ile ihalenin feshi isteminin "25/10/2019" tarihinde havalesi yapılan dilekçe ile yapıldığı ve bu anlamda İİK'nun 134/2. Maddesinde belirtilen yedi günlük süresi içerisinde istemde bulunmadığı, ve bu anlamda ihalenin feshi isteminde bulunma süresini geçirdiği anlaşılmıştır. İhaleye konu mallarının satış ilanının "05/09/2019- 14/10/2019" tarihlerinde elektronik ortamda ilan edildiği anlaşılmıştır. İhaleye konu malların "14/06/2018" tarihinde kıymet takdirinin yapıldığı, ihale tarihi ile arasında iki yıllık sürenin geçmediği anlaşılmıştır....
Noterliğinden 27/12/2017 tarih ve 17715 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki Vasiyetnamesinde, vasiyete konu 34 XX 368 plakalı araç ve Hatay İli Kumlu İlçesi Akkuyu Mahallesi 12,13,14,15 nolu parseller, İstanbul İli Şişli İlçesi Teşvikiye Mahallesi 865 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın zemin kat 8 nolu bağımsız bölümünün davacılara vasiyet edildiği, vasiyete konu taşınmazın davacılara ilgili vasiyet gereğince devredilmesine karşı herhangi bir engel bulunmadığı, vasiyetnamenin iptalini gerektirir herhangi bir dava açılmadığı, vasiyetnamenin gerek usul yönünden gerekse esas yönünden geçerli olduğu, vasiyetname gereğince lehlerine vasiyet yapılan davacılara yönelik vasiyete konu malların devredilmesi gerektiği, usulüne uygun olarak açılan vasiyetnamenin davacı yönünden tenfizine herhangi bir yasal engel bulunmadığı toplanan delillerden anlaşılmış olup, vasiyetnameye konu taşınmazların ve aracın davacılar adına tesciline karar verilmiştir....
Sadece, (ihalenin BK.nun 226.maddesinde yazılı), (satış ilanı tebliğ edilmemiş olması), (satılan malın esaslı niteliklerinde hata) ve (ihaledeki fesat) nedenleri ile ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir. Buna göre; ihalenin bozulma nedenleri, gerek doktrinde ve gerekse yargıtay uygulamalarında; 1-İhaleye fesat karıştırılmış olması, 2-Artırma hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler, 3-İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler, 4-Alıcının, taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşülmüş olması, şeklinde sıralanabilir. Bu durumda, satışı yapılan taşınmaz için alacaklının daha önce açmış bulunduğu tasarrufun iptali davası sonucunda verilen kararın, ihale tarihinden önce Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kaldırıldığı hususunun fesih sebebi olarak kabul edilmesi, yukarıda yazılı fesih nedenleri arasında yer almadığından yanılgılı değerlendirme ile ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır....
İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: İstanbul ili, Pendik ilçesi, …, … ada … parsel sayılı mülkiyeti davalı idareye ait taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca satışı için 21/08/2019 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin iptaline yönelik … tarih ve … sayılı … tarih ve … sayılı Pendik Belediye Başkanlığı Encümen kararı ile bu kararın bildirilmesine dair iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; ihale konusu taşınmazın satışı için 526.750,00-TL muhammen bedel üzerinden 14/06/2019 tarihinde ihaleye çıkarıldığı, ihaleye davacı ile ...'nın katıldığı, davacının 750.000,00-TL, ...'nın ise 760.000,00-TL teklif vermesi üzerine ihalenin ... üzerinde kaldığı, ...'...
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin satışa konu ipotekli taşınmazların teminat olarak verildiği kredi sözleşmesinin müteselsil borçlusu olduğunu, taşınmaz üzerindeki ipoteğin doğmuş ve doğacak borçların teminatı olarak tesis edildiğini, davacının ipotekli taşınmazın satış bedeli kadar borcundan kurtulacağını, bu nedenle satışı yapılan taşınmaz ile ilgili doğrudan ilişkisi bulunduğunu, kendisine satış ilanının tebliğinin zorunlu olduğunu, satış ilanının tebliğ edilmemesinin ihalenin feshini gerektirdiğini, taşınmazların muhammen bedellerinin altında satılması nedeniyle müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Şöyle ki; vasiyete konu taşınmazların mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerlerinin, taşınmazların o tarihteki konumu, imar durumu, emsal satışlar ile bina değerleri ve eskime payları da nazara alınarak, serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir. Ne var ki, hükme esas alınan billirkişi raporlarında; emsal satışlar araştırılmadığı gibi, taşınmazların belirlenen arsa ve bina değerleri toplamının serbest piyasa rayiçlerinin altında kaldığından bahisle, davada uygulama yeri olmayan şerefiye değeri yöntemi esas alınarak, farazi olarak taşınmazlara değer biçilmiş olup, alınan raporlar hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece; yanılgılı değerlendirme sonucunda hazırlanan bilirkişi raporlarına göre zarar kapsamının belirlenip karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir....