WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

değerlendirmesinin vakıf müdürü için değil vakıf başkanı için yapılabileceğini, vakıf başkanının kabulü ile yapılan taksi harcamalarının tümünden vakıf başkanının imzası ve onayı ve tahakkuk fişlerinin mevcut olduğunu, müvekkili tarafından taksi kullanımının ise vakfın amaçları için gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

İLK DERECE MAHKEME KARARI Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.02.2022 tarihli ve 2020/111 E., 2022/23 K. sayılı kararı ile; vakfın gayr-i sahih vakıf olduğu, taşınmazın icareteynli veya mukaatlı bir taşınmaz olmadığı, Vakıflar Kanunu 30 uncu madde şartının sağlanmadığı, taşınmaz üzerindeki vakıf şerhinin taviz bedeli ödenmek suretiyle terkin edildiği, davalı Maliye Hazinesi adına tescil edildiği tarihte vakıf şerhinin bulunmadığı, vakıf şerhinin terkin edildiği taşınmazın Vakıf ile de ilişkisinin bulunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. B....

    T2 adına kadastro tespiti gördüğü, halbuki taşınmazların yüzyıllardan beri dedelerinden babasına, babasından da kendisine rızai taksim neticesinde kaldığı, yüzyıllardır nizasız, fasılasız, ceddinin zilyedliği ve tasarrufunda malik sıfatıyla kullanılmakta iken onlardan kendisine rızai taksim sonucu intikal ettiği, kendisi tarafından da halen nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla kullanıldığı, vakıf mallarının zilyedlikle kazanımını yasaklayan ilk düzenleme olan 903 sayılı yasanın 1967 yılında yürürlüğe girdiği, ancak cedlerinin taşınmazlardaki zilyedlik ve tasarruflarının bu tarihten çok öncesi bir süreye dayandığı, bu nedenle kadastro çalışmaları esnasında davalı vakıf adına yapılan tespitin yersiz ve haksız olduğu, benzer yerler ve mevkiilerle ilgili mahkeme kararlarının bulunduğu iddiasıyla; davalı vakıf adına yapılan tespitlerin iptali ile taşınmazların tamamının kendi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    , halbuki taşınmazların yüzyıllardan beri dedelerinden babasına, babasından da kendilerine rızai taksim neticesinde kaldığı, yüzyıllardır nizasız, fasılasız, ceddinin zilyedliği ve tasarrufunda malik sıfatıyla kullanılmakta iken onlardan kendilerine rızai taksim sonucu intikal ettiği, kendileri tarafından da halen nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla kullanıldığı, vakıf mallarının zilyedlikle kazanımını yasaklayan ilk düzenleme olan 903 sayılı yasanın 1967 yılında yürürlüğe girdiği, ancak cedlerinin taşınmazlardaki zilyedlik ve tasarruflarının bu tarihten çok öncesi bir süreye dayandığı, bu nedenle kadastro çalışmaları esnasında davalı vakıf adına yapılan tespitin yersiz ve haksız olduğu, benzer yerler ve mevkiilerle ilgili mahkeme kararlarının bulunduğu iddiasıyla; davalı vakıf adına yapılan tespitlerin iptali ile taşınmazların dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    davalı vakıf T2 adına kadastro tespiti gördüğü, halbuki taşınmazların yüzyıllardan beri dedelerinden babasına, babasından da kendisine rızai taksim neticesinde kaldığı, yüzyıllardır nizasız, fasılasız, ceddinin zilyedliği ve tasarrufunda malik sıfatıyla kullanılmakta iken onlardan kendisine rızai taksim sonucu intikal ettiği, kendisi tarafından da halen nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla kullanıldığı, vakıf mallarının zilyedlikle kazanımını yasaklayan ilk düzenleme olan 903 sayılı yasanın 1967 yılında yürürlüğe girdiği, ancak cedlerinin taşınmazlardaki zilyedlik ve tasarruflarının bu tarihten çok öncesi bir süreye dayandığı, bu nedenle kadastro çalışmaları esnasında davalı vakıf adına yapılan tespitin yersiz ve haksız olduğu, benzer yerler ve mevkiilerle ilgili mahkeme kararlarının bulunduğu iddiasıyla; davalı vakıf adına yapılan tespitlerin iptali ile taşınmazların tamamının kendi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    , halbuki taşınmazların yüzyıllardan beri dedelerinden babasına, babasından da müvekkiline rızai taksim neticesinde kaldığı, yüzyıllardır nizasız, fasılasız, ceddinin zilyedliği ve tasarrufunda malik sıfatıyla kullanılmakta iken onlardan kendisine rızai taksim sonucu intikal ettiği, müvekkili tarafından da halen nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla kullanıldığı, vakıf mallarının zilyedlikle kazanımını yasaklayan ilk düzenleme olan 903 sayılı yasanın 1967 yılında yürürlüğe girdiği, ancak cedlerinin taşınmazlardaki zilyedlik ve tasarruflarının bu tarihten çok öncesi bir süreye dayandığı, bu nedenle kadastro çalışmaları esnasında davalı vakıf adına yapılan tespitin yersiz ve haksız olduğu, benzer yerler ve mevkiilerle ilgili mahkeme kararlarının bulunduğu iddiasıyla; davalı vakıf adına yapılan tespitlerin iptali ile taşınmazların tamamının müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    KARAR Dava dilekçesinde, davacı Bornova İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın senedinde yapılan değişikliklerin tescili istenmiş; Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar süresi içinde ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Kararın hüküm fıkrasında senet değişikliğini düzenleyen noterin tarih ve yevmiye numarasının yazılması yeterliyken, gerekli olmadığı halde vakıf senedinin değiştirilen madde metinlerinin tamamının yeniden hükme yazılması ve bu yazım sırasında maddi hatalar yapılması, 2-Vakıf senedindeki değişikliklere dair İ...iği'nin 04/07/2014 tarih, 11920 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki tadil senedinde, vakıf senedinin 2. maddesinde vakfın adresinin .... ve mütevelli heyetinin görevleri başlıklı 10. maddesinde, "Mütevelli Heyet vakfı yönetim ve temsile yetkili organdır....

      Ticaret şirketleriyle tüzel kişilerde somut işveren sıfatını taşıyan organ bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde bir gerçek kişinin de organ sıfatını kazanması mümkündür. Limited şirket, hisseli komandit ve kolektif şirketlerde şirketi yönetim yetkisi şirket ortaklarından birine bırakıldığında bu kişi müdür sıfatıyla kişi-organ sayılır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 367. maddesine göre anonim şirketler yönünden de yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde bu kişi ya da kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Bu açıdan bakıldığında tüzel kişi şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını haiz kişiler doğrudan somut işveren olduğundan, kural olarak işçi sıfatını haiz olmazlar. İş Kanununa tabi genel müdür olarak çalışanların aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olmaları halinde ise, kişi- organ statüsünü haiz olup olmadığının araştırılması gerekir....

        Ticaret şirketleriyle tüzel kişilerde somut işveren sıfatını taşıyan organ bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde gerçek kişinin de organ sıfatını kazanması mümkündür. Limitet, hisseli komandit ve kolektif şirketlerde yönetim yetkisi şirket ortaklarından birine bırakıldığında, bu kişi müdür sıfatıyla kişi-organ sayılır. Türk Ticaret Kanununun 319'uncu maddesine göre, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmazlar. İş Kanununa tabi genel müdür olarak çalışanların aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olmaları halinde kişi-organ statüsünü taşıyıp taşımadıklarının araştırılması gerekir....

          Şöyle ki, Mahkemece vakıf yönetim kurulunun vakıf borçlarının ödenmesi hususunda kendi arasında işbölümü yapıp yapmadığı, dava konusu borçların ödenmesi bakımından kimlerin yetkili olduğu ve ödemelerin ne zaman ve kim tarafından yerine getirildiği, davacı vakfın ilgili dönemde bu borçları ödeme gücünün bulunup bulunmadığı, davalı ...'ın görev yaptığı dönemlere ilişkin vakıf genel kurulunca ibra edilip edilmediği ve dava konusu borcun ödenmemesi hususunda kendisine kusur izafe edilip edilemeyeceği hususları araştırılmamış olup, borcun kaynağına ilişkin araştırmalar ise yetersizdir....

            UYAP Entegrasyonu