"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Görevi kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Suç tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı Balıkesir Bölge Müdürlüğünde kadastro teknikeri olarak görev yapan ve Tapu Müdürlüklerine yazılan vakıf şerhinin kaldırılmasına ilişkin yazıyı hazırlama görevi de bulunan sanığın, şikayetçiye ait 167 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki şerhin, şikayetçinin müracaatı üzerine, aynı birimde görevli başka bir tekniker tarafından kaldırılmasına ilişkin yazı Bandırma Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderildikten ve tapu kaydından bu şerh kaldırıldıktan sonra şikayetçiyi arayıp, laptop ihtiyacı olduğundan bahisle 2.000 TL verdiği takdirde tapu kaydındaki şerhin kaldırılması hususunda gerekli işlemleri yapacağını ifade ettiği, ancak şikayetçinin sanığın bu talebinden önce haricen yaptığı araştırma neticesinde tapu kaydındaki şerhin kaldırıldığını öğrendiği ve...
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır. Hal böyle olunca vakıflara ait tapu kaydı ilk tesisinden getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, ... Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı ve HUMK.nun 275. maddesi uyarınca yukarıdan beri sayılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurularak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece tüm bu hususlar bir yana bırakılarak dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, görüş alınmakla yetinilerek davanın eksik inceleme ve araştırma sonucu kabul edilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır....
Eldeki davada davacı, daha önce tapu kayıtlarında yer almayan şerhin idarece tek taraflı konulduğundan bahisle şerhin terkinini istemiştir. Dosya kapsamına göre: davaya konu taşınmaza ait tapu kaydında taşınmazın evveliyatından beri bahsi geçen şerhin yer almadığı, sonradan konulan şerhin ise tapuda yapılan tek taraflı işlem ile gerçekleştirildiği, bu şerhin ilgilisinin rızasına göre yapılmış bir işleme de dayanmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; evveliyat kaydında olmayan bir kaydın konulması basit bir yazım hatasının düzeltilmesi olmadığı gibi, tapu memurunca bu işlem ilgililerin rızası alınarak da tesis edilmiş değildir. Hukuk Genel Kurulunun 06.07.2011 tarihli ve 2011/396 Esas, 2011/463 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi, tek taraflı idare işlemi ile usulsüz konulan bu şerhin terkini gerekir....
Mahkemece; dava konusu taşınmazın kadastro tutanaklarının 06.08.1977 günü kesinleştiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 2003/1E; 2004/1K; 02.04.2004 tarihli kararı gereğince, vakıf şerhinin tapu sicilinden silinmesi ya da tapu siciline yazılmasına ilişkin istemleri içeren davalarda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerektiğinin belirtildiği, vakıf şerhinin 20.12.1990 tarihinde tek taraflı tasarrufla konulduğu, Şubat 341 15 nolu tapu kaydında vakfın malik olarak geçmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Kural olarak; Türk Medeni Kanununun 1027. maddesi gereğince ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça tapu sicilindeki yanlışlık ancak mahkeme kararı ile düzeltilebilir. Tek taraflı işlemle tapu kaydı üzerine işlenen vakıf şerhinin Türk Medeni Kanununun 1027. maddesi gereğince terkini gerekir. Böyle bir durumda davalı Vakıflar Genel Müdürlüğünün iddiaları ise ancak tapu kayıtlarına vakıf şerhinin işlenmesi istemi ile açacağı bir davada dikkate alınabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.07.2011 tarihli 2011/14-396 Esas ve 2011/463 sayılı Kararı da bu yöndedir. Dava konusu 5934 ada 3 ve 6 parsel sayılı taşınmazların dayanağı olan kadastro tutanağı getirtilerek kadastro tutanağı üzerinde (hükmen tescil edilmiş ise tescil hükmünde) vakıf kaydının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....
Ancak 120, 128, 138, 149 ve 304 parsel sayılı taşınmazların tapulama tutanakları vakıf şerhi olmadan kesinleşmiş olup, şerh tapulama tespiti sırasında işlenmemiş, yukarıda açıklandığı üzere tek taraflı işlemle 03.10.2001 tarihinde kayda düşülmüştür. Kısaca söylemek gerekirse, dava konusu 120, 128, 138, 149 ve 304 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarındaki düzeltme, ilgililerin rızaları dışında mahkeme hükmü olmaksızın yapılmıştır. Dolayısıyla tapu kayıtlarına sonradan tek taraflı olarak işlenen şerh yasanın açıklanan hükmüne uygun değildir. Davalı ... Müdürlüğünün iddiaları ise ancak tapu kayıtlarına vakıf şerhinin işlenmesi istemi ile açacağı bir davada dikkate alınabilir. Kayda işlenen şerh Türk Medeni Kanununun 1027.maddesindeki yönteme uygun düşmediğinden, şerhin açıklanan gerekçe ile kaldırılması bu nedenle doğru olduğundan kararın onanması gerekmiştir....
Mahkemece, toplanan delillere vakfiyenin gayri sahih vakıf olduğu nedeniyle davanın kabulüne 14.02.2008 tarihinde karar verilmiştir. Davalı ... İdaresi vekili kararı temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2- Dava, tapudaki vakıf şerhinin silinmesi istemine ilişkindir. İncelenen tapu kayıtlarında; dava konusu taşınmazlar paylı mülkiyete tabi olup, davacı müşterek paydaşların dışında diğer çok sayıda paydaş bulunmakta olup, dava dışı paydaşların vakıf şerhinin silinmesine dair davası yoktur. Bu nedenle tapu kayıtlarındaki şerhlerin sadece davacıların müşterek paylarına hasren kaldırılması gerekirken HUMK.nun 72. maddesine aykırı olarak taşınmazların tamamı üzerinden şerhin terkini doğru görülmediğinden hükmün belirtilen bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
tabi bulunduğu ileri sürülerek, kararın kaldırılması istenmiştir....
kalmak üzere Kayseri İli Kocasinan İlçesi Erkilet Generalemir Mahallesi 9178 ada 4 parsel sayılı taşınmazda davalı idare lehine vazedilen vakıf şerhinin kanuna aykırı olduğunun tespitine, şerhin kaldırılması için ödenen 18.108,00 TL taviz bedelinin ödeme tarihinden itibarin faiz oranlarına göre faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır. Hal böyle olunca vakıflara ait tapu kaydı ilk tesisinden getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, ... Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı ve HUMK.nun 275. maddesi uyarınca yukarıdan beri sayılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurularak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır....