DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; davalı banka yönünden menfi tespit, davalı sigorta şirketi yönünden kredi borcunun üzerinde kalan hayat sigortası poliçesi teminatının tahsili istemine ilişkindir....
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 16.05.2017 tarih ve 2017/198-2017/5526 E-K sayılı; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesinin 14.03.2017 tarih ve 2017/226-2017/208 E-K sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, davanın dayanağı hayat sigorta sözleşmesi olup ticari kredi sözleşmesi değildir. Hayat sigorta sözleşmelerinin niteliği gereği, sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur. Bu nedenle, davacılar miras bırakanı tüketici olup, davalı sigorta şirketi ile arasındaki hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğunun anlaşılmasına göre, 6502 sayılı yasa kapsamında kalan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin kabulü ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi, lehtar konumunda olduğundan bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya diyabet hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralana aykırılık oluşturur. Bu nedenle, tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur....
Şubesi’nden kullanılan krediden dolayı sorumlu olmadıklarının tespiti ile hayat sigortası kapsamında kalan kredi borcunun sigorta tarafından ödenmesine ve 01.07.2011 tarihinden 15.12.2011 tarihine kadar ödenen 772,00 TL’nin ve ödenecek miktarın davalıdan istirdadına, aksi kanaatte olunması halinde ise sigorta poliçe bedelinin iadesine karar verilmesini istemiştir. Davanın ilk açıldığı Tüketici Mahkemesince bankaya karşı açılan dava tefrik edilmiş olup, mercii tayinine konu olan dosya sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Buna göre eldeki uyuşmazlıkta davacı banka kredisi sebebiyle yapılan hayat sigorta poliçesi kapsamında, TTK'da düzenlenen sigorta hukuku hükümlerine göre dava açarak tazminat talebinde bulunmuştur. Bu nedenle uyuşmazlığa 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir....
Davalı vekili, poliçe lehdarının dava dışı... olması nedeni ile davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını ; esasa ilişkin ise, 30.08.2012 tarihinde ölen sigortalı ... ile 21.03.2012 tarihinde hayat sigorta poliçesi yapıldığını, bu sırada sigortalının hastalık geçirmediğini belirtip sözleşmeyi imzaladığını, dolayısıyla hastalıklarını bildirmediğinden davacının cayma hakkının bulunduğunu ve cayma hakkınında süresinde yapıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kabulü ile 21.000,00-TL sigorta tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dava, hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminatın tahsili istemine ilişkindir....
Maddesi kapsamında ihtiyari sigortalarda kredi süresi içerisinde sigortayı yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olduğu, davalı banka tarafından "Yıllık Güvenli Hayat Kredi Koruma Sigorta Bilgi Formu" düzenlenmek suretiyle müteveffa ...'...
İLK DERECE MAHKEMESİ'NİN KARAR ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; Muris İsmet Geser'in teminat dışı olarak düzenlenen kronik böbrek yetmezliği hastalığına dayanan sigorta bedeli talebi davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçenin teminatı dışında olduğu, dosyada mevcut 23/07/2015 tarihli uzun süreli kredi grup hayat sigortası katılım sertifikasında kişi tarafından beyan edilen sağlık bildiriminde herhangi bir hastalık bildiriminde bulunulmadığı, davacılar murisinin aldırılan ATK raporu doğrultusunda uzun yıllardır kronik rahazsızlıklarının bulunduğu ve bu rahatsızlıklara ilişkin uzun yıllar tedavi gördüğü ve ilaç kullandığının net olduğu, vefat ile daha önce teşhis konulan ve kredi kullanmadan ve poliçe imzalanmadan önce muris tarafından bilinebilir bulguların olduğu ve bununla hastalık arasında illiyet bağı bulunduğu, murisin beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinden bahisle davalı sigorta şirketince ödeme yapılmadığı...
Tüketici Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; "...Nazmi Alabay ile Halk Hayat Emeklilik Sigortası arasında düzenlenen Ferdi Yıllık Vefat Sigortası Başvuru formunda murisin ''esnaf'' olduğunun belirtildiği, murisin kullanmış olduğu kredinin ''esnaf kredisi'' olduğu, Konya Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifinden gelen cevabi yazıda Nazmi Alabay'ın kullandığı kredi türünün ''işletme kredisi'' olduğunun belirtildiği, yani esnaf düzeyindeki işletmesine ilişkin bir kredi olduğu, davacılar murisi ile davalı arasında gerçekleşen işlemin tüketici işlemi olmadığı, taraflar arasında 6502 Sayılı Kanun kapsamında tüketim faaliyetinin varlığından söz edilemeyeceği" gerekçesiyle davaya bakmakla görevli mahkemenin Konya Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar verilmiştir. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; "... taraflar arasındaki uyuşmazlığın 1 yıl süreli ferdi yıllık hayat sigorta poliçesinden kaynaklandığı, sigorta poliçeleri TTK.'...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; kredili hayat sigortası poliçesi kapsamında teminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; davacıların murisi ile davalı banka arasındaki gerçekleştirilen kredi sözleşmesi kapsamında muris ve davalı sigorta şirketi arasında kredili hayat sigorta poliçesi düzenlendiği, sigortalının kredi borcunun tamamı ödenmeden vefat etmiş olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; sigorta poliçesinde dain mürtehin kaydının bulunup bulunmadığı, bankanın davaya muvafakatinin gerekip gerekmediği, sigorta poliçesi düzenleyen sigortalının beyan yükümlülüğüne aykırı davranmasının somut olayda sonuca etkisinin olup olmayacağı, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir....
Şubesinden ihtiyaç kredisi kullandığı ve kredi nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini, davalı sigorta şirketinin "Müteveffanın hayat sigortası poliçesi düzenlenirken var olan sağlık problemlerini beyan etmemesi ve var olan sağlık problemleri nedeniyle vefat etmesini gerekçe göstererek" sigorta tazminatı ödemekten kaçındığını; Oysa müteveffa murisin var olan sağlık problemleri nedeniyle değil de kalp krizi nedeniyle öldüğünü, murisin banka kredi borcunun sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiği, dava dışı bankanın yaptığı icra takibi nedeniyle sigorta şirketinin tazminat ödemekle sorumlu olduğunu iddia ile takibin durdurulmasına ve gereğinin yapılması yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile davalı sigorta şirketinin müteveffa ...'ın ölüm tarihi olan 13/05/2013 tarihi itibariyle 47.250,00....