usulsüz olduğu iddiasıyla İstanbul 26....
DAVA KONUSU : Şikayet KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, müvekkilinin aleyhine başlatılan Fethiye İcra Müdürlüğünün 2017/16894 E. sayılı dosyasındaki takibi e-devletten taşınmazlarına bakarken tesadüfen öğrendiğini, vatandaş portal üzerinden yaptıkları incelemede ödeme emri tebliği sırasında ''komşusuna haber verilmiştir'' şeklinde şerh düşüldüğünü fakat komşunun imzasının alınmadığını,müvekkilinin komşusunun ismi muhtemelen muhtardan öğrenilip yazıldığını, müvekkilinin kapısında hiç haber kağıdı da görmediğini, yapılan ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu belirterek usulsüz tebligat nedeniyle tebliğ tarihinin 22/04/2020 olarak tespitine, takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı taraf ek kararın istinaf dilekçesinde gerekçeli kararın tarafına usulsüz tebliğ edildiğini dolayısıyla istinafının süresinde olduğunu ileri sürmüş olup bu doğrultuda gerekçeli kararın davalıya tebliğine ilişkin tebligat mazbatasının incelenmesinde davalı muhatabın tebliğ anında nerede olduğu, adreste olup olmadığı değilse nerede olduğu hususu tefsik edilmediğinden gerekçeli karar tebligatı usulsüz olup davalı tarafın asıl karara yönelik istinafı süresinde kabul edilerek ek kararın kaldırılmasına karar verilerek asıl kararın ve asıl karara yönelik yapılan istinaf başvurusunun incelenmesinde istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı şöyle ki; davalı taraf ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olarak yapıldığını ileri sürmüş ise de ödeme emri tebliğ işlemi ve icra dosyası ile yapılan takipten davalı taraf duruşma gün ve saati ile ekli tensip zaptı ve dava dilekçesi ekli tebligatı 06/05/2022 tarihinde tebliğ almış olup bu tarih itibariyle icra dosyası yapılan takip ve ödeme emri...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından "Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, takip borçlusu tarafından ödeme emrinin tebliğinden önce takibe itiraz edildiği, takibin durdurulduğu, ödeme emrinin itiraz dilekçesinin kabulünden sonra tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 62/1. maddesinde; "İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur..." hükmüne yer verilmiş ise de içtihatlarda kabul gördüğü üzere takip talebinden sonra takibe geçildiğini öğrenen borçlunun ödeme emrinin kendisine tebliği şartı ile borca itirazı geçerli olacağından, takip dosyasından kendisine ödeme emri sonradan tebliğ edilen takip borçlusunun borca itirazının geçerli olduğu ve memur işleminin yerinde olduğu anlaşılmakla şikayetin reddine " karar verilmiştir....
Kaklık Sulama Kooperatifi adına düzenlenen 31.12.2009 tarih 44408- 44409- 44410- 44411- 44412 ve 44413 nolu 2009/23165 takip numaralı ödeme emri ve SS Kaklık Sulama Kooperatifi adına düzenlenen 02.02.2009 tarih 7202- 7203- 7204- 7205- 7206- 7207 nolu 2009/10938 takip numaralı ödeme emirlerinin usulsüz olduklarının ve bu ödeme emirlerinden kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti ile adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline, usulsüz haciz kapsamında maaşından yapılan tüm kesintilerin yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece ödeme emri tebliği ile haciz tutanağının usulsüz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece icra takip dosyasındaki ödeme emrinin usulsüz biçimde tebliğ edilmesi ve aciz vesikasının usulsüz biçimde düzenlenmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklı tarafından dava açılabilmesi için borçlu hakkında yapılmış bir icra takibinin bulunması ve bu takibin kesinleşmesinden sonra alınmış kati veya geçici aciz belgesinin dosyaya ibrazı gerekir. İcra takip dosyasında ödeme emri usulüne uygun yapılmıştır. Alınan aciz vesikasının geçerli olmadığına ilişkin itirazlarda tasarrufun iptaline bakan mahkemece değil usulüne uygun itiraz olduğunda icra mahkemelerince incelenmesi gerekir....
Dolayısı ile murise yapılan tebliğin usulsüz olduğu hallerde, ödeme emri tebliğ işlemi ile takip dosyasının, muris ve mirasçılar tarafından önceden öğrenildiğine dair dosyada delil bulunmayan hallere asıl borçlu murisin, kendisine yapılan ve usulsüz olduğu iddia edilen ödeme emri tebliği ile ilgili yasal süresi içerisinde şikayette bulunmadığı kabul edilemeyeceğine göre, mirasçıların da öğrenme tarihinden itibaren tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunma hakkı vardır (Yargıtay 34 XX 914/4267 Esas 2015/14383 Karar). Somut olayda, örnek 10 ödeme emri tebliğinden sonra muris borçlu tarafından 20.03.2017 tarihinde icra müdürlüğüne verilen beyanı ile ödeme emri tebligatındaki imzanın kendisine ait olduğu, senetteki parmak izlerinin de kendisine ait olduğu, parmak izi kullandığını ama bazen imza attığını beyan etmiş, alacaklı tarafından asıl borçlu murisin bu tarihte takipten haberdar olması sebebi ile mirasçıların usulsüz tebliği ileri sürme haklarının olmadığı iddia olunmuştur....
Tebliği çıkaran merci tarafından, Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için, tebligatın TK'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesine göre yapılması gerekirken, dağıtıcının kendiliğinden TK.nun 21/2. maddesine göre tebliği yapması kanuna aykırıdır. O halde şikayetçi borçlulara yapılan örnek (10) ödeme emri tebligatı usulsüz olup, mahkemece şikayetin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçluların usulsüz tebliğe muttali olduğu tarihe göre tebligat tarihinin düzeltilmesine, buna göre süresinde olan diğer itiraz ve şikayetlerinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda, borçluya ilk kez gönderilen ödeme emrinin 06.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı tarafından 28.10.2015 tarihinde icra müdürlüğüne yapılan başvuru ile, borçluya tebliğ edilen ilk ödeme emrinin kaybolduğu belirtilerek, borçluya tekrar ödeme emri çıkartılmasının istendiği, icra müdürlüğünce talebin kabulüne karar verildiği anlaşılmakla birlikte, borçluya ikinci kez gönderilen ödeme emrine ilişkin tebliğ mazbatasının dosya arasında bulunmadığı, mahkemece yapılan incelemenin ise 06.10.2015 tarihinde tebliğ edilen ilk ödeme emri tebligatına ilişkin olduğu görülmüştür....
Somut olayda ise borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32.maddesinin uygulanma imkanı yoktur. Ayrıca Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş olsa bile alacaklının takibi ve uyuşmazlığı sürdürme iradesinin bulunması halinde itiraz hakkının bulunduğu kabul edilmektedir. Şu hale göre borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından, şikayeti İİK.nun 168/3.maddesinde öngörülen yasal sürede olup, şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken istemin süre aşımı nedeniyle reddi doğru değildir....