DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ ve BORCA İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu 14/04/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiğini, ıttıla tarihinin 12/04/2017 tarihi olduğunu belirterek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile ıttıla tarihinin 12/04/2017 tarihi olarak belirlenmesine, davalı-alacaklı ile arasında her hangi bir temel ilişki bulunmadığını, davalının kendi adına düzenlettirdiğini, TKHK madde 4/5 gereğince taksitler halinde ve nama düzenlenmediği için kambiyo senedinin geçersiz olduğunu, buna ilişkin olarak takipten önce İstanbul 6. Tüketici Mah'nin 2017/185 E.sayılı dosyasında davalı T3 ve Livcona karşı menfi tespit davası açtıklarını, davalının tüketiciyi yanıltmaya yönelik eylemlerini diğer ortağı olan Livcon'dan bir harf ile ayrılan Livkon Eğitim Danışmanı Org. Ltd....
Maddesine göre davacı şirkete tebliğ edildiği, davacı şirketin bu tebliğe yönelik usulsüz tebliğ şikayetinde bulunmadığı gibi tebliğ işleminde de usulsüzlük bulunmadığı, davanın ise ödeme emrinin tebliğ edildiği beş günlük itiraz süresi geçtikten çok sonra 14/02/2020 tarihinde açıldığı, bu durumda İlk Derece Mahkemesinin davacı şirket yönünden davanın süre yönünden reddine dair kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı vekilinin hukuk davasında karar verilmesi için ceza davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğine dair iddiasının icra mahkemesinde görülen ve ivedi işlerden olan itiraz ve şikayetlerde geçerli olmadığı, diğer taraftan davacılardan T2 hakkında yapılan bir takip bulunmadığından anılan kişinin takipte taraf sıfatı bulunmadığından imzaya ve borca itiraz edemeyeceğinden aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle bu kişi yönünden davanın reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; İstinaf edilen kararda HMK.355 mad. gereğince kamu...
*İcra emri usulsüz tebliğ şikayeti yönünden yapılan incelemede; Mahkeme dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda kıymet takdiri raporunun bizzat kendisine 11/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tarih itibariyle takipten haberdar olduğu kabul edilerek süre aşımı sebebiyle icra emrinin iptali istemi ile borca ve faize itiraz istemlerinin reddine karar vermiş ise de, borçlu bu tebligattaki (11/10/2018 tarihli) imzaya kendisine ait olmadığını ileri sürerek itiraz ettiğini bildirmiş, mahkemece bu iddia yönünden bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Borçlunun tebligattaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasının bilirkişi marifetiyle tespit edilerek araştırılması, bunun sonucuna göre usulsüz icra emri tebliğ şikayetine ilişkin bir değerlendirme yapılması gerekir....
DAVA KONUSU : İMZAYA İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 35. İcra müdürlüğünün 2019/22729 E sayılı dosyasında davalı -alacaklı tarafından müvekkil hakkında bonoya dayalı olarak takip yapıldığını, ödeme emrinin 30/05/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, takip dayanağı bonodaki imzanın müvekkile ait olmadığını beyanla, imzaya itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına, davalının tazminat ve para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı-alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ödeme emrinin 30/05/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davanın ise 5 günlük yasal süre geçtikten sonra 07/06/2019 tarihinde açıldığını beyanla, davanın süre yönünden reddine, davacının tazminat ve para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen dosya kapsamı itibari ile; davalı alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte, şikayetçi borçluların ödeme emrinlerinin usulsüz tebliğ edildiğini, yetki itirazını, takibe dayanak senedin kasaya alınmadığını, takibin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; davacıların aynı icra takip dosyası ile ilgili 03.04.2017 tarihinde borcaya ve imzaya itiraz ettikleri, itirazlar hakkında İstanbul 8....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece tebligatın usulsüzlüğünün kabul edildiğini, tebliğ tarihi 05.11.2020 olarak düzeltilmiş ancak borca itirazlarının haksız olarak reddedildiğini, Mahkemece kabul edilen tebliğ tarihi sürecinde COVİD-19 salgınından kaynaklı çalışma koşullarında oluşan değişiklikler ve zor şartlar nedeniyle icra dairesine bildirimde bulunulamadığını ve borca itiraz için mahkemeye başvurulduğunu, Yerel mahkemece verilen borca itirazlarının reddi sonucunda ve mahkemece belirlenen tarih itibariyle icra dairesine bildirimde bulunma süresi geçmiş olduğundan müvekkili borçlu haksız yere borçlusu olmadığı bir icra dosyası için mağduriyet yaşayacağını, mevcut davanın süresi içerisinde açıldığı ve tebligatın usulsüz olduğu ortadayken içinde bulundukları pandemi sürecinde gerçekleştirilemediği bir aşamadan dolayı müvekkilinin haksızlığa uğratılması hak arama hürriyetine aykırı olduğunu, somut olayda da tebligatın usulsüz olduğu, itiraz süresi içerisinde mahkemeye...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davalı banka tarafından davacı şirket aleyhine 10/10/2016 keşide tarihli bir adet çekten dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacı şirket vekilinin çekteki ciro imzaya itiraz ettiği, ayrıca davacı şirkete ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, 08/08/2017 tarihinde takipten haberdar olduklarını söyleyerek 08/08/2017 tarihinde dava açtığı görülmüş olup, icra dosyasında davacı şirkete çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde davacı şirkete çıkartılan ödeme emrinin usulsüz olduğu, muhatabın dışarı gittiğini beyan eden kişinin kim olduğunun açık olmadığı, matbu olarak basılan kaşe üzerinde komşu, yönetici, kapıcı tarafından muhatabın dışarı gittiğinin beyan edildiği, TK 12 ve 13 maddelerine göre bir tebligat bulunmadığı, bu nedenle davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır....
Eldeki dava ve şikayet ise 13/02/2017 tarihinde yapılmıştır. Davacı vekili ise söz konusu takibe süresinde itiraz ettiği , takibe konu senet üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığından bahisle takibin iptalini istemiştir. Yapılan incelemede davacı borçlu adına gönderilen ödeme emrinin 07/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, usulsüz tebliğ itirazı olmadığı gibi tebliğ tarihinin de mezkur tarih olarak beyan edildiği; fakat 5 günlük kanuni müddet geçtikten sonra şikayet ve itiraz vaki olduğu anlaşılmakla aşagıdaki şekilde karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davacının imzaya itiraz ve kambiyo hukuka cihetinden şikayet müddeti geçmekle davanın ve şikayetin ayrı ayrı reddine" karar verildiği görülmüştür....
HD’nin 2019/2168 E. 2019/1995 K. sayılı ve 16.10.2019 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırıldığını, dosyanın 2019/1309 Esasına kaydediği ve halen derdest olduğunu, icra takibinin 13.04.2018 tarihinde murisin vefatından 45 gün sonra başlatıldığını, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, icra dosyasından yapılan tebligatların (ödeme emri ve 103 davateyesine ilişkin) usulsüz olduğundan takibin iptali ile takip alacaklısına ödenen paranın icra dosyasına iadesi gerektiğini, takip dayanağı bonodaki imzanın müşterek murisleri ...’a ait olmadığını, bu sebeple takibin durdurulması ve icra takibinin iptaline karar verilmesi gerektiğini, bonodaki imzaya ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, murisin alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını imzaya, borca ve tüm fer’ilerine ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, borçlunun İban numarası bildirilen hesabından gelen 203.820,01 TL alacaklı vekilinin hesabına aktarıldığını, ancak borçlunun vefat ettiğinin anlaşıldığı 06.09.2018 tarihinten...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/04/2021 NUMARASI : 2021/154 ESAS - 2021/140 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet, imzaya ve borca itiraz KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davalı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkilinin icra dosyasından 03.03.2021 tarihinde haberdar olduğunu, imzaya ve borca itiraz ettiklerini beyan ederek ödeme emri tebliğ tarihinin 03/03/2021 olarak tespitine, takibe süresinde itiraz ettiklerinin kabulüne, hacizlerin kaldırılmasına, itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....