Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2017/20999 Esas sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu ve dava dışı borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, davacı şirkete ödeme emrinin 24/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Davacı - borçlular İstanbul Anadolu 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/127 Esas sayılı dava dosyasına sunmuş oldukları dava dilekçesinde; usulsüz tebliğ şikayetinin yanında borca ve imzaya itirazda bulunmuşlardır. İstanbul Anadolu 1....

Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Davacı vekili tarafından yetkiye ve imzaya itiraz edildiği, müvekkiline ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun iddia edilmediği, müvekkili şirkete ödeme emrinin 17/10/2021 tarihinde tebliğ edildiğinin belirtildiği, icra takip dosyası incelendiğinde, davacı şirkete ödeme emrinin 12/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren 5 günlük hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddia edilmiş ise de, HMK'nun 357/1 maddesi gereğince bu iddia dairemizce değerlendirilmemiştir....

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili tarafından, müvekkili şirkete ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, davanın süresinde açıldığı, imzaya itirazın incelenmediği, verilen kararın hatalı olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlusu tarafından açılan yetkiye, imzaya ve borca itiraz talebine ilişkindir....

Açılan davanın usulsüz tebligat şikayeti ile icra dairesinin yetkisine ve imzaya dair olup mahkemece tebligatın usulsüzlüğü ve yetkiye dair inceleme ve kararının doğru olduğu ancak, senet borçlusu davalının imzaya itirazı üzerine davacının kendisi dışında vekilin imza atmadığı veya vekile ait bulunmadığı nedenle imzaya itirazın reddine dair gerekçe ve kararın doğru olmadığı, mahkemece imzaya açıkça itiraz edilmekle ıspat külfeti davalı alacaklıda olmak üzere takip konusu senedin tanzim tarihi itibariyle davacının ve yetki kapsamında ise yetki verilen kişinin imza örneklerinin alınması bunun mümkün bulunmaması halinde davacı ve vekile ait samimi imza örneklerinin davalının gösterdiği yerlerden toplanmak suretiyle getirtilerek takibe konu senetteki imzanın davacının veya vekilinin elinden çıkıp çıkmadığı konusunda rapor almak suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken reddi yerinde görülmemiştir....

Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti, imzaya ve borca itiraz nedeni ile yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile imzaya ve borca itirazın reddine karar verilmiştir. Kararın itiraz eden borçlu vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı itiraz eden borçlu vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Borçlu itiraz dilekçesinde, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını ve borcunun olmadığını iddia ederek takibin durdurulmasına ve davalının tazminat ve para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II....

    Dava dilekçesi kapsamına göre uyuşmazlık usulsüz tebligat şikayeti ve imzaya itiraz olarak değerlendirilmiş olup, öncelikle taraf teşkili yönünden yapılan incelemede, her ne kadar davalı vekilince taraflarına husumet yöneltilmeyeceği iddia edilmiş ise de takip alacaklısı davalı olduğundan husumetin kendisine yöneltilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmış olup, usulsüz tebligat şikayeti yönünden yapılan değerlendirmede; Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça...

    İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/02/2021 NUMARASI : 2019/1385 ESAS - 2021/148 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Usulsüz tebliğ nedeni ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin davacı şirketin icra dosyasını öğrenme tarihi olan 18.11.2019 tarihi olarak düzeltilmesine, süresinde imzaya itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

    Somut olayda, davacı - borçlu şirkete yapılan 07/04/2021 tarihli ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat parçasının incelenmesinde, "...Belirtilen adreste işyeri yetkilisinin veya müdürünün toplantıda olmasından dolayı daimi çalışanı evrakı almaya yetkili ehil ve reşit olduğunu beyan eden Tuğba Er... tebliğ edildi..." meşruhatı ile tebliğ işleminin yapıldığı, tebligat mazbatasında ismi bulunan Tuğba Er'in imzasına rastlanılamadığı ve çalışan olmadığının sabit olduğu bu haliyle tebliğ işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu görülmektedir. Öte yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir (H.G.K. 25.01.2006 Tarih ve 2005/2- 772 E. 2006/17 K.). Usulsüz tebliğ şikayeti İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yasal yedi günlük süreye tâbi olup, bu sürenin başlangıcı usulsüz tebliğin öğrenildiği tarihtir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu ,davacı tarafından imzaya ve borca itirazda bulunulduğu ,belgenin tasdikli suretinin gönderilmediği iddiası ile şikayette bulunulduğu ,ilk derece mahkemesi tarafından davanın süreden reddine karar verildiği davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde takipten tebligatla haberdar olunduğunu beyan etmiş, tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin iddia ve şikayette bulunulmamış istinaf dilekçesinde ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu ileri sürülmüştür....

    Somut olayda; davalı tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçluya 15/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu yönünde bir iddiası bulunmadığı, imzaya ve borca itirazlarını 15/05/2019 tarihinden itibaren işleyen 5 günlük yasal itiraz süresi geçtikten sonra 22/05/2019 tarihinde ileri sürdüğü, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

    UYAP Entegrasyonu