Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; ödeme emrinin tebliğ edildiği 04.5.2021 tarihinden sonra davacının 28.4.2021 tarihli İcra Dairesi Kararını 20.5.2021 günü UYAP Vatandaş Portal üzerinden açarak incelediği; aynı biçimde, hakkındaki tebliğ mazbatasını da 31.5.2021 günü incelediği, bu bağlamda hakkında yürütülen icra takibinden haberdar olduğu, buna karşın, İİK 16/2 gereğince yedi günlük yasal ve hak düşürücü süre içinde usulsüz tebliğ şikâyetinde bulunmadığı gibi, İİK 169/1 yollamasıyla 168/1- b.5 maddesi gereğince beş günlük yasal ve hak düşürücü sürede imzaya ve borca itiraz kapsamında dava açmadığı anlaşılmakla şikâyetin ve davanın süre aşımından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte takipten bildirdikleri tarihte haberdar olduklarını, e-devlet şifresinin birden çok kişide bulunduğunu ve bu sebeple sisteme girilmesinin haberdar olduğu anlamına gelmeyeceğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

bulunmadığını, imzaya ve borca itirazın kabulünü talep etmiştir....

Somut olayda; davalının davacı aleyhine, alacağının tahsili için kambiyo takibine geçtiği, davacının dava dilekçesinde açıkça ödeme emri tebligatının usulsüz olması sebebi ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini ve borca, imzaya itirazının kabulünü talep ettiği halde, borçlunun isteminin gecikmiş itiraz talebi olarak değerlendirilmesi yerinde görülmemiştir. Borçlunun başvurusu, usulsüz tebligata dayalı, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak tavsif edilmelidir. Bu durumda usulsüz tebligata ilişkin şikayet değerlendirilerek sonucuna göre imzaya ve borca itirazlarının da değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nun 353/(1)-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın açıklanan hususlar yönünden yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Davacı aynı zamanda borca ve imzaya da itiraz etmiş ise de, İİK 168. maddesi gereğince bu başvurunun 5 gün içerisinde yapılması gerekmekte olup bu süre hak düşürücü süre olduğundan ve davacı tarafça 5 günlük yasal itiraz süresi geçtikten sonra itirazda bulunulduğundan itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Ayrıca İİK da şikayete ilişkin hükümlerde tazminat düzenlemesi bulunmadığından ve borca ve imzaya itiraz esasa girilmeden reddedildiğinden davalı taraf lehine tazminat ve davacı aleyhine para cezası takdir edilmemiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Usulsüz tebligata ilişkin şikayetin REDDİNE, Davacının borca ve imzaya itirazlarının süre aşımı nedeniyle REDDİNE, Yasal şartları bulunmadığından davacı aleyhine para cezası ve tazminat takdirine yer olmadığına, " karar verildiği görülmüştür....

Açılan davanın kambiyo senetlerine özgü takipte öncelikle borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğu şikayeti ile birlikte dayanak senetteki imzaya itiraz olduğu, yapılan yargılama sonucunda davacı borçlunun sürekli oturmadığı ve çalışmadığı ancak hissedarı olduğu hastaneye çıkarılan tebligatın birlikte çalışan sıfatıyla yargılama sırasında tanık olarak dinlenen kişiye yapıldığı tanık beyanı ve yapılan araştırmalardan davacının tebligatın yapıldığı adreste daimi oturmadığı ve çalışmadığı nedenle adres ola7rak ve hissedarı olduğu tüzel kişinin çalışanının da kendi çalışanı kabul edilmeyeceği nedenle tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin kararın doğru olduğu, süresinde takip konu senet altındaki imzaya itiraz edildiği nedenle usulüne uygun olarak toplanan verilerle labaratuar ortamında optik cihazlarla yapılan inceleme ve düzenlenen rapor ile senet altındaki imzanın davacıya ait olmadığı kesin kanaat raporu ile belirlendiğinden imzaya itirazın kabulüne dair kararın da doğru olduğu, davalının usulsüz...

Açık, anlaşılır, net şekilde ve çelişkiyi ortadan kaldıracak şekilde düzenlenmiş olan el yazısı ve doküman grafolojisi alanında uzman bilirkişi heyetinin 03.10.2022 tarihli raporuna göre, bonolardaki imzanın davacı Cengiz Amedi'nin eli ürünü olduğu" gerekçesiyle itirazın reddine, İİK'nın 170 gereği imzaya itirazla beraber takibin durdurulmasına karar verilmediğinden davacı aleyhine kötüniyet tazminatı ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında aldırılmış olan iki heyet raporunun birbirleri ile çelişkili olduğunu, çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın tekrar heyete gönderilmesi ile bilirkişi raporu aldırılması gerekli iken mahkemece aleyhe olan raporun hükme esas alındığını beyan ederek istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, usulsüz tebliğ şikayeti ve imzaya itiraz istemine ilişkindir....

edilmesine, itirazı süresinde yaptıklarına, bonodaki imzanın tarafına ait olmaması nedeniyle imzaya, borca ve fer'ilerine itiraz ederek takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Nitekim davacı Perihan vekilince tebligatın yapıldığı tarihte başka bir ilde ağır bir ameliyat geçirdiği ileri sürülmüş olup tebliğ tarihinde davacı Perihan ile eşinin aynı konutta ikamet etmedikleri de anlaşıldığından tebliğ memurunca tespit ve tevsik görevinin yerine getirilmemesi nedeniyle davacı Perihan'a yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davacı Perihan'a gönderilen ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve davacı tarafından beyan edilen öğrenme tarihinden önce de davacının tebligattan haberdar olduğuna dair dosyada bilgi ve belgede yer almadığından öğrenme tarihi olan 10/02/2020 itibariyle davacı tarafından ileri sürülen borca, yetkiye ve imzaya itirazların değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davacı Perihan yönünden davanın süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir....

, bu durumda davacı yana yapılan tebligatın usule uygun olduğu, davacı yanca daha önceden teslim edilen sıra vadeli senetlere ilişkin kısmi ödeme yapıldığını ve kısmi ödeme yapılan senetteki imzaların da aynı imzalar olduğunu, davacı tarafa tebliğ edilen ödeme emrinde açıklama kısmında borç dayanağı senet bilgilerinin yazıldığını ve yine ekinde senet suretinin davacı tarafa tebliğ edildiğini, fiili haciz sırasında senedin davacı tarafından görülerek fotoğraflandığını, davacı yanın imzaya itiraz ettiği senetlere ilişkin icra baskısı olmaksızın takip öncesinde kısmi ödeme yaptığını belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20'den az olmamak üzere inkar tazminatına, %10 para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : İcra dosyasının incelemesinde; davalı-alacaklının davacı-borçlu hakkında 01/06/2016 tanzim, 01/06/2017 vade tarihli senetten kaynaklanan 152.000,00 TL asıl alacak ve ferileri de dahil olmak üzere toplam 158.640,11 TL alacağa ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yaptığı, çıkarılan örnek 10 nolu ödeme emrinin davacıya 17/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, Davacı tarafından 19/12/2017 günlü dava dilekçe ile tebligatın usulsüz olduğu, tebliğ tarihinin 18/12/2017 olarak tespitinin istendiği, mahkemece yapılan yargılamada usulsüz tebliğe yönelik şikayetin kabul edilerek ödeme emri tebliğ tarihinin 18/12/2017 olarak tespitine karar verildiği, buna göre imzaya itirazın süresinde olduğu gözetilerek imzaya itiraz yönünden inceleme yapılmak suretiyle imzaya itirazın reddine karar verildiği, davacı tarafından da imzaya itirazın reddine yönelik olarak verilen karara karşı istinaf kanun yoluna müracaat edildiği anlaşılmıştır....

UYAP Entegrasyonu