İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/04/2022 NUMARASI : 2022/184 2022/312 DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Mersin 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 27.04.2022 tarih 2022/184 esas 2022/312 karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde davacılar ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin 1....
Zira şikayetçi tarafça usulsüz tebliğ şikayetlerine ilişkin olarak İskenderun İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/23 ve 2018/24 E sayılı dosyalarından şikayette bulunulduğu belirtilerek ihalenin feshinde de bu dosyalara atıfta bulunulmuş, anılan davalarda ilk derece mahkemesince şikayetlerin kabulüne karar verilmiş ise de, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemiz'in 2019/1427 E 2020/378 K sayılı kararı ile satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmediği kabul edilerek, kararın kaldırılmasına, ödeme emri ve kıymet takdiri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet ile imzaya itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu kararımız Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2020/3384 E 2020/10170 K sayılı kararı ile onanmıştır. Buna göre satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği hususunun ihalenin feshi sebebi olarak da ileri sürülmediği kabul edilerek, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi isabetsizdir....
Dairemizce yapılan incelemede; “sosyal güvenlik il müdürlükleri” ile “sosyal güvenlik merkezlerinin" takip işlemlerinde yetkili olduğu, bu yönde davaya konu 6183 sayılı Kanunun uygulanması nedeniyle alacaklı birimin Kocaeli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü olması nedeniyle, bu merkezin bulunduğu yer iş mahkemesi olan Kocaeli İş Mahkemesinin iş bu davada kesin yetkili olduğu, Kocaeli ilinde sosyal güvenlik mahkemeleri dava tarihinden önce kurulmuş ve faaliyete geçmiş olduğundan iş bu davaya bakan İlk Derece Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu, 6183 sayılı Yasa'nın (7061 sayılı kanunun 9. maddesiyle değişik) 58/1.maddesinde ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde itiraz edebileceğinin düzenlendiği, dava konusu ödeme emrinin davacıya 29/11/2019 günü tebliğ edildiği, davanın 05/12/2019 tarihinde yasal süresinde açıldığı ve dava konusu alacakların Yargıtay HGK 20/09/2006 gün 2006/21- 546 E - 2006/565K ve 20.12.2006 2006/21- 806 E -...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlular aleyhine bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlular tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, senet asıllarının icra müdürlüğü kasasında olmadığı, yetkisilik kararı üzerine yasal süreden sonra yetkili icra müdürlüğüne gönderildiği, senedin tahrif edildiği ve kambiyo vasfı olmadığı şikayeti ile borca itiraz itiraz edildiği, mahkemece borçluların yetki itirazının kabulü ile dosyanın ... icra müdürlüğüne gönderildiği dolayısıyla takipten haberdar oldukları ve yasal süresi içinde itiraz edilmediği,takibin...
İcra müdürlüğünün 15/12/2020 tarihli kararının üst kısmında itirazın reddine karar verildiği belirtilmiş olup, kararın alt kısmında takibin durdurulmasına karar verildiğinin yazılması davacıya herhangi bir hak bahşetmez. Dava dilekçesinde davacının takipten 14/12/2020 tarihinde haberdar olduğu belirtilmiş ve 15/12/2020 tarihinde icra dosyasına itiraz edilmesi karşısında, davacının icra takibini öğrendiğini bildirdiği tarihe göre, 11/03/2021 tarihinde yapılan usulsüz tebliğ şikayetinin yasal süresinde olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin kabul edilmesi doğru olmamıştır. Davacının usulsüz tebliğ şikayetinin yasal süresinde olmaması karşısında, takip kesinleşmiş olmakla, icra müdürlüğünün 11/02/2021 ve 05/03/2021 tarihli kararlarında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davacının icra memur işlemlerine yönelik şikayeti de yerinde görülmemiştir....
Öte yandan tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı da İİK.nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayetin de, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yapılması zorunludur. Somut olayda, takip dosyası incelendiğinde; borçlunun 29.09.2014 havale tarihli dilekçesiyle icra müdürlüğüne başvurarak takip dosyasının fotokopisini talep ettiği ve aynı tarihte icra memurunca verelim şeklinde işlem yapıldığı görülmektedir. Bu durumda, borçlunun 29.09.2014 tarihinde usulsüz tebliğ işleminden haberdar olduğu anlaşıldığına göre, 10.10.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir....
Mahkeme; İcra ve İflas Kanunu'nun 168. maddesinin 4. ve 5. bendine göre, imzaya ve borca itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, somut olayda, davacı borçluya takibe ilişkin ödeme emrinin 27/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlu tarafından ileri sürülmüş bir usulsüz tebliğ şikayetinin bulunmadığı, davacı borçlunun ise yasal beş günlük süreden sonra 01/06/2018 tarihinde borca itiraz başvurusunda bulunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir....
Şirketine 02/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 23/09/2019 tarihinde yasal 5 günlük itiraz süresi geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle itirazın süre aşımı nedeniyle usulden reddine, yasal şartları oluşmadığından tazminat takdirine yer olmadığına karar vermiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizin 11.10.2021 tarih, 2020/1644 Esas, 2021/2213 Karar sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi kararının, davacılar vekilinin usulsüz tebliğ şikayeti incelenmeden davanın süre yönünden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle HMK'nın 353/1- a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği ve yetkili icra müdürlüğünce düzenlenen örnek 7 ödeme emrinin borçlu asile tebliğ edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda yetkili icra dairesince gönderilen ödeme emrinin, vekil yerine asile tebliğ edildiğini ileri sürerek ödeme emri tebligatının iptalini, tebliğ tarihinin 03.02.2015 olarak düzeltilmesini ve yetkili icra dairesine yapılan itiraz gereğince takibin durdurulmasını talep ettiği, mahkemece; yetkisiz icra dairesine süresinde yapılmış itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunun kabulü gerekeceği ve vekil yerine asile tebliğin usulsüz olduğu gerekçeleriyle şikayetin kabulü ile süresinde yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunun tespitine karar verildiği, kararın alacaklı tarafından temyizi üzerine Dairemizce; mahkemenin takibin durdurulmasına ilişkin kararının yerinde olmadığı ve usulsüz tebligat şikayetinin de, ödeme emrine muttali olunduğu bildirilen tarihe göre sürede yapılmadığından süreden reddi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu...
G E R E K Ç E : 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.6183 sayılı kanun 55.maddesi ödeme emrine karşı itiraz süresini 7 gün olarak belirlemişken 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle süre 15 gün olarak değiştirilmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinde, kamu alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmemesi halinde zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiş, aynı Yasa'nın 103 ve 104. maddelerinde ise zaman aşımını kesen...