Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra emri tebliğinin usulsüz olması sebebiyle tebliğ tarihinin belirlenmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde; Şikayetçi tarafça icra emri tebliğinin usulsüz olduğu belirtilerek, şikayet dilekçesinin netice talep kısmında icra emri ve takibin iptali talebinin yanında tebligatın iptalinin de istendiği, mahkemece icra emri tebliğinin usulsüz olduğunun kabul edildiği ancak buna ilişkin bir hüküm kurulmadığı, takibin ve icra emrinin iptaline yönelik şikayete ilişkin kısmen kabul kararı verildiği görülmektedir....

Somut durumda açılan davada usulsüz tebliğ şikayeti ile İİK 58/3 ve 61/1. Maddelerine dayalı olarak takipte faturaya dayalı alacak talep edildiği halde ödeme emri ekinde dayanak belge suretlerinin tebliğ edilmediği iddiası ile şikayette de bulunulmuş, ancak mahkeme karar gerekçesinde davacının sadece usulsüz tebliğe dayalı şikayeti incelenerek İİK 58/3 ve 61/1. Maddelerine dayalı şikayetine ilişkin değerlendirme yapılmamıştır. Anılan durumda İİK 297. maddesine aykırı olarak karar verilmesi isabetli olmayıp davacı vekili istinaf talebinde haklıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile, HMK'nın 353/1- a/6. maddeleri uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....

Yapılan takip dosyası incelemesinde, davacı/ borçlu T1'ün 03/02/2023 tarihinde Vatandaş Portal Uygulamasına giriş yaparak takip talebini, ödeme emrini ve tebliğ mazbatasını incelediği anlaşılmıştır. Her ne kadar Mersin 7. İcra Dairesi'nin 2022/9737 esas sayılı dosyasından ödeme emri tebliğ mazbatasının usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle ıttıla tarihinin 13/02/2023 tarihi olarak tespit edilmesi talep edilmiş ise de, icra dosyasında ödeme emri tebliğ mazbatasının tebliğinin usulsüz olduğu kabul edilse dahi davacının takibi yine Vatandaş Portal Uygulamasına giriş yaptığı 03/02/2023 tarihi itibariyle öğrenmiş sayılacağı ve şikayetinin bu tarihten itibaren 7 günlük şikayet süresi içerisinde ileri sürmesi gerekirken 13/02/2023 tarihine işbu davayı açtığı anlaşılmış, davanın süresinde açılmadığı anlaşılmakla; süresinde açılmayan usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmiştir....

İcra Müdürlüğünün 2021/1142 esas sayılı dosyasından genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığını, müvekkiline çıkartılan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, ödeme emrinden 05/07/2021 tarihinde haberdar olduklarını, 06/07/2021 tarihinde ödeme emrine karşı itirazda bulunduklarını, itirazlarının reddedildiğini, tebliğ memuru tarafından tebliğ mazbatasına soyut beyan içeren matbu kaşe vurularak muhtara tebliğ edildiğini, müvekkilinin annesinin tebliğ tarihi ve saatinde tebligat adresinde bulunduğunu, müvekkilinin mehmet adında komşusunun bulunmadığını, ihbarnamenin kapıya yapıştırılmadığını beyan etmiş, ödeme emrinin iptali ile ıttıla tarihinin 05/07/2021 olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir....

Sokak No: 10/A İç Kapı No: 7 Hendek/Sakarya" adresine gönderildiğini, ancak tebligatın yapılamadan iade edildiğini, tekrar İcra Müdürlüğünce 08/04/2019 tarihinde çıkarılan ödeme emrinin Tebligat Kanununun 21/2 maddesine göre 24/08/2019 tarihinde muhtara bırakılmak suretiyle tebliğ edildiğini, tebliğ zarfı üzerinde Mernis şerhi olmadığından yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, yapılan icra takibinde borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyanla icra takibini öğrenme tarihinin 26/09/2019 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayetçi vekilinin dosyaya sunduğu Yargıtay kararlarının, Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca yapılan tebligatlara ilişkin olduğunu, ancak yapılan tebligatın Tebligat Kanunu 21/1 maddesi ile Yönetmeliğin 30. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yapıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

DAVA Borçlu vekili şikayet dilekçesinde; ödeme emri tebliğ evrakının şirket yetkilisi ve çalışan olmayan kişiye usulsüz tebliğ edildiğini, takipten 13.04.2022 tarihinde haberdar olduğunu, müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ıttıla tarihinin 13.04.2022 olarak düzeltilmesini, hacizlerin fekkini ve itirazın kabulü ile takibin durmasını/iptalini taleple %20'den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; tebligatın Kanuna uygun olarak tebliğ edildiğini, ....., isimli kişinin sigortalı çalışan olmasa bile sigortasız işçi olabileceğini beyanla talebin reddini istemiştir. III....

    Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Her ne kadar ilk derece mahkemesince davacı vekili tarafından ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğünün ileri sürülmediği belirtilerek açılan davanın süreden reddine karar verilmiş ise de, dava dilekçesinde ödeme emri tebligatının müvekkiline yapılmadığının açıkça belirtildiği, yine ilk derece mahkemesince 26/01/2021 tarihli celsede davacı vekilinin usulsüz tebligat şikayeti olup olmadığı yönünde davasını açıklamak üzere gelecek celseye kadar süre verilmesine karar verildiği ve bu ara karar uyarınca davacı vekilinin 09/02/2021 tarihli beyan dilekçesi sunarak bu dilekçesinde müvekkili ile kendisine ödeme emri tebliğ edilen oğlu Veysel Keleşoğlu'nun aynı adreste ikamet etmediğinin ve aralarında husumet bulunduğunun iddia edildiği, bu şekilde davacı tarafça ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun şikayet konusu yapıldığı anlaşılmakla, usulsüz tebliğ şikayetine ilişkin iddialar araştırılmadan ve bu hususta değerlendirme yapılıp karar verilmeden...

    Somut olayda, borçlu 19/11/2019 tarihinde ödeme emri tebligatından haberdar olduğunu beyan ederek aynı icra dosyasında kendi adına çıkartılmış olan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik aynı Mahkemenin 2019/811 esas sayılı dosyasında şikayette bulunduğu, davalının istinaf cevap dilekçesindeki beyanına göre şikayeti inceleyen İstanbul 26.İcra Hukuk Mahkemesi'nin istemin reddine karar verildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır....

    İcra Müdürlüğü 2021/15428 esas sayılı dosyasının incelemesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu şirket aleyhine eklentileriyle birlikte toplam 39.540,71 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, 7 örnek ödeme emrinin davacı borçlu şirkete 28/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu tebliğ işleminin usulsüz tebliği şikayeti ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. 7201 sayılı Kanun'un 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12- 258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için ise usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Somut olayda, borçlu şirkete ödeme emrinin “ .........

    Somut olayda, davacı - borçlu tarafından yetkiye, borca itiraz ile kambiyo vasfına yönelik şikayette bulunulduğu, davacı - borçluya ödeme emrinin 21/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, yasal 5 günlük şikayet-itiraz süresinin sona ermesinden sonra 10/07/2020 tarihinde icra mahkemesine başvurulduğu anlaşıldığından 168/3- 5. madde kapsamında öngörülen 5 günlük borca itiraz ve şikayet süresi geçtikten sonra davanın açıldığı sabittir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, 353/1- b-2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; davacının usulsüz tebligat şikayetinin reddine, davacının kambiyo vasfına yönelik şikayeti ile yetkiye ve borca itirazının süreden reddine oy birliğiyle karar verilmiştir....

    UYAP Entegrasyonu