Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Somut olayda, takip dosyasının incelenmesinde, ödeme emrinin, şikayetçi borçluya 10/04/2015 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine sunduğu dilekçesinde, usulsüz tebliğ işlemine 15/04/2015 tarihinde muttali olduğunu bildirdiği, icra mahkemesine ise bu tarihten itibaren yasal (7) günlük süreyi geçirdikten sonra 08/05/2015 tarihinde şikayette bulunduğu görülmektedir. O halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek sonuca gidilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru kararın onanması gerekmiştir....
Öte yandan, anılan maddenin 7.fıkrası hükmüne göre; satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet süresi ıttıla tarihinden başlar. Şu kadarki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez. Satış ilanı tebliğ edilmemişse şikayet süresi öğrenme tarihinde itibaren başlar. Öte yandan tebligat usulsüzlüğüne dayalı şikayet İİK'nun 16. maddesine dayalı şikayet olup öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine başvurulmalıdır. Somut olayda şikayetçi borçlunun 25.08.2014 tarihinde ihalenin feshi isteminde bulunduğu ancak satış ilanı tebliğ işlemine yönelik bir şikayetinin olmadığı görülmüştür.Bu durumda satış ilanı tebligatı usulsüz olsa bile en geç ihalenin feshi talebinin yapıldığı 25.08.2014 tarihinde tebliğ işleminden haberdar olunacağından ve bu tarihten itibaren 7 günlük süre içinde satış ilanı tebligatı usulsüzlüğü ileri sürülmediğinden satış ilanı tebligat işlemi kesinlemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 1-İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının murafaalı olarak yapılmasına HUMK'nun 438. ve İİK'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi: 2- Borçlunun, haciz işlemine ilişkin tebligatların usulsüz yapıldığını, hacizden satış ilanı tebliğ tarihi olan 21.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu, haczedilen taşınmazın İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi kapsamında haline münasip evi olduğunu ve kıymet takdirinin düşük yapıldığını ileri sürerek haczin kaldırılması için şikayet yoluyla...
İcra Müdürlüğü'nün 2012/1846 Esas sayılı dosyasından borçlu adına 14/08/2012 tarihinde ödeme emrinin, 30/09/2014 tarihinde ise kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekili ise şikayet dilekçesinde, sadece 14/08/2012 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, açıkça şikayet konusu yapılmayan 30/09/2014 tarihli kıymet takdir raporunun tebliğ işlemine göre 07/05/2015 tarihinde yapılan başvuru, yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonradır. Bu durumda mahkemece, ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile isteminin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/769 E. sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, bu dava dilekçesinin şikayetçi borçluya 17.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde bu tebliğ işleminin usulsüz olması sebebiyle hacizden bu tarihte haberdar olamadığına ilişkin bir iddiasının bulunmadığı, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun ise 10.09.2015 tarihinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dilekçesinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu mahkemece resen gözetilemeyeceği gibi, borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürmediği bu iddiasını temyiz aşamasında ileri sürmüş olması da, şikayet konusu yapılmayan hususların temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabii olduğundan sonuca etkili olmayacaktır. O halde; borçlunun şikayete konu haciz işlemine muttali olma tarihinin ... 1....
Bu durumda, borçlunun muhammen değerin eksik belirlendiğine yönelik iddiası, satışa hazırlık işlemine ilişkin şikayet niteliğinde olup, şikayetçi borçluya satış ilanı 01.03.2016 tarihinde bizzat tebliğ edildiği halde, satış ilanın tebliği usulsüzlüğü iddiası da olmadığı göz önünde bulundurularak yasal 7 günlük süre içerisinde bu işlemin şikayet konusu yapılmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Öyleyse, süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlem kesinleştiğinden, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshi istenemez. Buna göre mahkemece; satış ilanı tebliğinden sonra yasal 7 günlük sürede bu işlemin şikayet konusu yapılmadığı göz ardı edilmek sureti ile bu aşamada borçlunun kıymet takdiri işleminin hatalı olduğuna yönelik iddiasının artık dinlenilmesine olanak bulunmadığı düşünülmeksizin taşınmaz üzerinde yeniden kıymet takdiri yapılması yerinde değildir....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan HGK'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere "....usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir." Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. HGK'nun 12.2.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan ettiği tarihin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....
Davacı her ne kadar tebliğin usulsüz olduğunu ve icra dosyasından 24.11.2020 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmişse de; takibe itiraz edildiğine ilişkin 24.11.2020 tarihli itiraz dileçesi, davanın 16.03.2021 tarihinde açıldığına ilişkin tevzi formu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; usulsüz tebliğe ilişkin şikayetinin süresinde olmadığına kanaat getirilmiş ve şikayetin usulden reddine karar verilmiştir. Bu nedenle icra müdürlüğü kararında usul ve yasaya aykırılık da bulunmadığından buna dair şikayetin de reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; 2004 sayı İİK'nın 16. Maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE," karar verildiği görülmüştür....
Somut olayda ödeme emrine ilişkin 31.07.2013 tarihli tebligatta, borçlunun adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı tespit edilmediği gibi, beyanda bulunan komşunun adı ve soyadının da tevsik edilmediği ve yine haber bırakılan komşunun kim olduğunun da tebligat mazbatasında açıkça belirtilmediği görülmekle, söz konusu tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30. ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüzdür. Bu durumda, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır. Öte yandan, borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nun 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır....
Bu durumda anılan dilekçe İİK.nun 8. maddesi anlamında bir tutanak niteliği taşımadığından borçlunun satış ilanı tebliğ işlemini şikayet tarihinden daha önce öğrendiğini ispata yeterli değildir.O halde mahkemece şikayetçinin satış ilanı tebliğ işlemine yönelik usulsüzlük iddiası ve diğer şikayet nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin süre aşımı yönünden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....