Somut olayda; 01.04.2015 tarihli haciz sırasında borçlu şirket yetkilisi hazır olmadığına ve icra mahkemesine başvuru tarihinden daha önce takibe muttali olunduğuna ilişkin bir belge bulunmadığına göre, haciz tarihi borçlunun tebligata muttali olduğu tarih olarak kabul edilemez. O halde mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 20.11.2015 olarak düzeltilmesinden sonra, borçlunun diğer şikayet ve itirazlarının esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
takibin iptaline ilişkin şikayetin de yasal şikayet süresinde olmadığından reddine ilişkin kararda dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
icra emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığı yönündeki şikayet kabul edilmiş, diğer şikayetler ise reddedilmiştir....
Açıklanan şu duruma göre mahkemece, hakkında takip yapılan şirket ile şikayetçi şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının getirtilerek, öncelikle husumet konusunun incelenmesi, bilâhare Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürüldüğüne göre, somut olayda Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebliğ yapılabilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığının da incelenerek, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığının belirlenmesi halinde aynı Kanunun 32.maddesine göre usulsüz olarak yapılan tebliğ işlemine muttali olunan tarihi tebliğ tarihi olarak belirlenmesi ve bu halde borçlunun diğer şikayet nedenlerinin de incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, diğer şikayet ve itirazlarının yanında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği görülmektedir. Mahkemece; öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, tebligat tarihinin TK.'...
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması gerekir. Bununla birlikte; İİK.’nun 168/3. maddesi gereğince takibin müstenidi olan senet kambiyo senedi vasfını haiz değilse, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde şikayet yoluna başvurulması gerekmektedir. Somut olayda, Dairemizin 16/04/2018 tarihli, “Alacaklı vekili tarafından 24/06/2016 tarihli dilekçe ekinde mahkeme dosyasına sunulan ve ... 4....
aralık 2013 te yaptıktan sonra 15 mart 2017 tarhine kadar işlem yapmayarak takip yolunu değiştirdiğini, zamanaşımına uğramış takip üzerinden iflas ödeme emri gönderilmesinin usulsüz olduğunu, borçlulardan süha salan iflasa tabi şahıslardan olmadığı halde kendisine ödme emri gönderilmesinin de usul olduğunu, bu nedenlerle dava dilekçesi ile iflas ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiklerinin tespiti ile dava dilekçesinin ve iflas ödeme emrinin 28.05.2017 tarihinde tebliğ edildiğinin kabulüne, İcra dairesine yapılan itiraz ve şikayet nedenleri ile iflas davasının reddine, karar verilmesini talep etmiştir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; her ne kadar davacı borçluların yurt dışında olduklarından bahisle tebligatların usulsüz olduğu iddia edilmiş ise de, dosya arasına alınan mernis adres bilgisi kayıtlarının yapılan incelemesinde, borçlulara tebliğlerin yapıldığı mernis adreslerinden taşındıklarına ilişkin 28/07/2020 tarihinde beyanda bulundukları ve bu tarihte tescil edildiği, dolayısıyla 16/03/2020 tarihinde yapılan ödeme emri tebliğlerinin borçluların mernise kayıtlı adreslerine TK'nun 21/2 maddesi gereğince usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçluların tebliğ tarihinde yurt dışında olmalarının tebligatları usulsüz hale getirmeyeceği anlaşılmakla usulsüz tebligat şikayetinin reddi ile 29/07/2020 tarihinde yapılan yetkiye ve borca itiraz ile kambiyo senedinin vasfına ilişkin şikayet ile İİK 58 ve 61. Maddelere aykırılığa ilişkin şikayetin yasal 5 günlük sürede olmadığından süreden reddinin gerektiği görülmüştür....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlu şikayet dilekçesinde, hakkında başlatılan takipten 03.10.2014 tarihinde haberdar olduğunu belirttiğine göre, 22.09.2014 tarihinde yapılan ödeme emri tebliğ işlemine en geç bu tarihte muttali olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda 13.01.2015 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuru, ödeme emri tebliğ işlemini öğrenme tarihinden itibaren İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, mahkemece istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Bu durumda usulsüz tebligata ilişkin şikayetin neticesi beklenerek, bu şikayet sonucu ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi halinde, düzeltilen tebliğ tarihine göre başvurunun süresinde olup olmadığı belirlendikten sonra işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek doğrudan şikayetin esası hakkında hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....