O halde mahkemece, davacının usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, öğrenme tarihinin TK'nın 32. maddesi uyarınca aleyhine başkaca delil bulunmayan ve davacı tarafından beyan edilen 26/08/2022 tarihi olarak kabulü ile borçlu şirkete çıkartılan ödeme emri tebliğ tarihinin 26/08/2022 tarihi olarak düzeltilmesine, düzeltilen tebliğ tarihine ve takip dosyasındaki itiraz durumuna göre hacizlerin kaldırılması hususunda İcra Müdürlüğü'nce işlem yapılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı ve hatalı gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esasa ilişkin yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Ancak davalı şirket vekilinin 08.12.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile borca itiraz edildiği halde tebligatın usulsüzlüğünden bahsedilmediği gibi bu yönde icra mahkemesine şikayet başvurusunun da bulunduğundan bahsedilmemiştir. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabın tebligatı öğrenmesi halinde usulsüz tebligatın geçerli hale geleceğine amirdir. Davalı tarafın tebliğe haberdar olmasına rağmen bu yönde şikayet başvurusunun olmaması nedeniyle tebligat mazbatası üstündeki tarihin iflas ödeme emri tebliğ tarihi olarak kabulü gerekir. Dolayısı ile davalı tarafın vaki itirazının süresinde olmadığından hukuki sonuç doğurmayacağı ve iflas takibininkesinleştiğinin kabul edilmesi gerekirken, yerel mahkemece takibin kesinleşmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Nazilli İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; şikayetin kabulü ile, Nazilli İcra Müdürlüğünün 2021/4931 Esas sayılı dosyasından davacı borçlu şirkete ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinin tespitiyle TK'nın 32. maddesi gereğince öğrenme tarihi olarak bildirilen 02/09/2021 tarihinin ödeme emri tebliğ tarihi olarak kabulüne, öğrenme tarihine göre yasal sürede takibe itiraz edildiğinden henüz kesinleşmemiş takipte davacı borçlu şirket yönünden uygulanan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı T3 vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, yapılan tebligatların usulüne uygun olması nedeniyle itirazın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, usulsüz tebligat iddiasının soyut kaldığını, yasal süresinde yetkiye itiraz edilmediğini, kambiyo hukukuna ilişkin borca itirazın ancak İİK'nın 168. maddesi kapsamında belgeye dayanması gerektiğini, bu belgeye ne deliller kısmında, ne de dava dilekçesinin ekinde yer verilmediğini, balıkların bozuk olduğuna ilişkin müvekkilleri aleyhine gönderilen bir ihtaname, ihbarname veya açılmış dava da bulunmadığını, davacının tüm taleplerinin reddi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 169., 169/a. maddeleri uyarınca yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. Davacının Atatürk Cad., ......
Şahısın yalan beyanlar ile müvekkilini borçlandırdıklarını, tebligatın yapıldığı tarihte tebliğ mazbatasına tebligatı alan şahsın müvekkilinin çarşıda olduğunu o ikamette kaldığını iddia ederek aldığını, ancak müvekkilimin tebligatın yapıldığı sırada Türkiye'de bulunmadığını, müvekkilinin yurtdışında yaşaması nedeniyle tebligatın müvekkilinin bulunduğu yerdeki Türkiye büyükelçiliği veya konsolosluğunca yapılması gerektiğini, usulsüz tebligat nedeniyle borca itiraz edemeyen müvekkili için borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini belirterek, tebligatın usulsüz olması nedeniyle tebligatın iptali ile tebliğ tarihi olarak 16/09/2022 tarihinin kabul edilmesini, borca itirazın kabulü ile takibin iptalini ve takibin durdurulmasını talep etmiştir. SAVUNMA: Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan her ne kadar yurt dışında yaşadığını iddia etse de bu hususu almak istemediği tebligatlar yönünden öne sürerek kendisine hukuki yollarla ulaşmayı kısıtlama amacı gütmektedir....
tebliğ edildiğini ileri sürmüştür....
İcra Dairesi'nin 2018/22561 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi başlatıldığını, ödeme emri tebliğ evrakı muhatabın adreste bulunmaması sebebiyle iade edilmesi üzerine ikinci bir ödeme emri tebliğ evrakının çıkartılmadığını, usulüne uygun takip kesinleştirilmeden kıymet takdirinin yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmesi sebebiyle kıymet takdirine ve kıymet takdirinin tebliğine itiraz ettiğini ileri sürerek ödeme emrinin usulsüzlüğü sebebiyle kıymet takdirine itiraz ettiklerini aksi halde değerin düşük tespit edilmesinden ötürü kıymet takdirinin iptalini talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde;......
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket aleyhine çek alacağından bahisle kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, borçlu şirket yetkilisinin 18/07/2019 tarihli dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, takibe dayanak belgenin takip talebine eklenmediği ve borcun malen ödendiği iddiasıyla takibin ve ödeme emrinin iptalini istediği, ödeme emrinin 16/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, icra dosyasının incelenmesinde takip talebi ekinde takibe dayanak çek örneğinin mevcut olduğu ve ödeme emriyle birlikte davacı şirkete tebliğ edildiği, ayrıca borca itirazla ilgili davacı tarafın İİK 169a maddesi kapsamında kesin nitelikte delil sunamadığı anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
GEREÇKE : Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiası ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve borca itiraz istemine ilişkindir. Mersin 5.İcra Müdürlüğünün 2016/4846 Esas sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklı T4 vekili tarafından, borçlular Ahmet Altun ve T1 aleyhine 92.254,28 TL. asıl alacak ve ferilerinin tahsili amacıyla, kambiyo senetlerine özgü takip yapıldığı, örnek 10 ödeme emrinin 11/04/2016 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, davacı tarafından 06/06/2016 tarihinde ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiası ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve borca itiraz istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
Mahkemece, şikayetçinin dava konusu işlemin iptal edilmesinde hukuken korunmaya değer yararı olsa bile borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin ancak borçlu tarafından yapılabileceği, şikayetçinin ise alacaklı konumunda bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, sıra cetvelinde alacaklı konumunda olan şikayetçinin diğer bir alacaklı olan şikayet olunanlar tarafından girişilen takiplerde ödeme emirlerinin takip borçlularına usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle şikayet yoluyla sıra cetveline itiraz edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. İİK'nun 142/son maddesi "itiraz alacağın esas ve miktarına tallûk etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yolu ile tetkik merciine arz olunur." hükmünü içermektedir....