İcra Müdürlüğünün 2021/4239 esas sayılı takip dosyasında davacı borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ tarihinin 02/06/2021 tarihi olarak DÜZELTİLMESİNE, davacı borçlu yönünden düzeltilen tebliğ tarihine göre takip kesinleşmeden malvarlığına konulan HACİZLERİN KALDIRILMASINA, 2- Mahkememiz 2021/889 Esas sayılı dava dosyasında ( birleşen ) usulsüz tebliğ şikayetinin derdestlik nedeni ile REDDİNE , takip şekline istinaden yapılan takip ilamsız takip olduğundan ve her türlü itiraz icra dairesine yapılması gerektiğinden borca itirazlarının REDDİNE" karar verilmiştir....
Somut olayda ise borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32.maddesinin uygulanma imkanı yoktur. Ayrıca Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş olsa bile alacaklının takibi ve uyuşmazlığı sürdürme iradesinin bulunması halinde itiraz hakkının bulunduğu kabul edilmektedir. Şu hale göre borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından, şikayeti İİK.nun 168/3.maddesinde öngörülen yasal sürede olup, şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken istemin süre aşımı nedeniyle reddi doğru değildir....
Buna göre, Kanunun bu emredici hükmünün varlığına karşın, sayın yerel mahkemece, satış ilanının müvekkili muhataba bizzat tebliğ edildiğinden bahisle, önceki usulsüz icra emri tebliğinin, bu nedenle usule uygun ve geçerli hâle geldiğinin kabul edilmesi ve buna dayanak olarak da, huzurdaki davada emsal niteliği bulunmayan usulsüz tebliğ şikâyetine ilişkin Yargıtay içtihatlarına dayanılması kanuna aykırı olup, açıkça bozma nedeni olduğu, ayrıca kararda atfen belirtilen içtihatlarda da, usulsüz tebliğ hâlinde, usulsüz tebliğ şikâyeti ile birlikte, ayrıca icra dairesine de itiraz dilekçesi verilmesi gerektiğinden ve tebliğin, ancak muhatabın muttali olduğunu beyan etmesi takdirinde geçerli addedilebileceğinden bahsedildiğini, oysa, müvekkili Nigar Gülerce bakımından, yargılamada veya icra dosyasında, usulsüz icra emri tebliğinden haberdar olduğuna dair bir bildirimi de olmadığını , kaldı ki zaten icra emri tebliğinden, herhangi bir şekilde haberdar da olmadığını, ihalenin feshi davasının ikâmesi...
Davacı borçluya daha sonrasında ödeme emrinin tebliği için çıkartılan tebliğ zarfı üzerine, tebligatı çıkaran icra müdürlüğünce, Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesine uygun olarak şerh verilmediği, tebliğ zarfı üzerinde adres hanesine yazılan "Mernis Adresi" ibaresine dayanılarak, tebliğ memuru tarafından, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatın usule aykırı olduğu ve bu haliyle tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmış ve usulsüz tebligata ilişkin şikayetin kabulüne, şikayetçi borçlu usulsüz tebligat işleminden 05/05/2016 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiğinden ve bu tarihten önce ıttılaya ilişkin belge bulunmadığından davacı borçlu'ya yapıaln ödeme emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 05.05.2016 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiştir....
İTİRAZ VE ŞİKAYET Borçlu İcra Mahkemesine başvurusunda; ödeme emri tebligatı üzerinde yazılı adrese göre tebligatın sicil adresine yapılmış gibi göründüğünü ancak ilgili tebligatın kuvvetle muhtemel yakınlarda ancak taraflarınca tespit edilemeyen başka bir adrese yapıldığını, tebliğden ve dolayısıyla takipten 06.09.2021 tarihinde haberdar olduğunu, icra dosyasında yapılan fiili haciz işleminin de sicil adresinde kayıtlı “No:10” ‘da değil “No: 8” ‘de yapıldığını, No:8 ‘de ... Yemek...Ltd Şti’nin aktif olarak bulunduğunu, fiili haczin yanlış yapıldığı gözetildiğinde tebliğin doğru adrese yapıldığı hususunda oluşan makul ve yeterli şüphe nedeniyle takibin usulsüz tebliğ nedeniyle iptali ile takibe konu senetler üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını beyanla imzaya itiraz ettiklerini belirterek takibin iptali ile tazminat ve para cezasına karar verilmesini talep etmiştir. II....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 169/a maddesi uyarınca yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. Davacının, tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğinde olup, davacı borçlu takibi 25/01/2019 tarihinde öğrendiğini bildirdiğinden, dava yasal süresinde açılmıştır. İİK'nın 65. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için, borçluya usulüne uygun olarak tebligatın yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasına dayanıldığından, gecikmiş itirazdan söz edilmesi mümkün değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu vekilinin, müvekkili aleyhinde yapılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde müvekkiline tebliğ edilen örnek 7 nolu ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu belirtip tebliğ tarihinin icra dosyasına yaptıkları itiraz tarihi olan 17.01.2012 olarak düzeletilmesine karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır. Başvuru bu hali ile ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet olup, İİK.nun 16/1. maddesi gereğince bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....
Dolayısı ile itiraz dilekçesine göre itirazın ikinci haciz ihbarnamesine karşı yapılmış olduğu kabul edilse dahi (ikinci haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiğine dair şikayet dilekçesinde açık-örtülü her hangi bir iddia bulunmadığından) itirazın en geç 13.08.2020 tarihinde yapılması gerektiği ve bu günün resmi tatil gününe denk gelmediği anlaşılmakla, yasal süre geçtikten sonra 14.08.2020 tarihinde ikinci haciz ihbarnamesine itiraz edilmiş olmasının sonuç doğurmayacağı bu nedenle şikayet eden 3. kişiye 3. Haciz ihbarnamesi tebliğinin yasaya aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki itiraz dilekçesinde açıkça birinci haciz ihbarnamesine itiraz edildiği bildirilmiş, itiraz dilekçesinde haciz ihbarnamesinin tanzim ve tebliğ tarihi de icra dosyası kapsamı ile en ufak bir noktada uyuşmadığından itiraz dilekçesinin, ikinci haciz ihbarnamesine itiraz dilekçesi olarak kabulü mümkün olmamıştır....
Bilindiği üzere, İİK'nun 65. maddesinde koşulları belirlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması halinde, muhatabın bir engel nedeni ile süresi içinde takibe itiraz edememesi durumunda başvurulacak bir yoldur. Usulsüz tebligatta ise, tebligat usulüne uygun olarak yapılmamış olup, tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurulur. Böyle bir durumda, mahkemece yapılacak iş, tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığının incelenmesi ve tebligatın usulsüz olduğunun saptanması halinde de aynı Kanunun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesinden ibarettir. Öte yandan, hakim, borçlunun dilekçesinde beyan ettiği maddi vakıalarla bağlı olup, 6100 Sayılı HMK'nun 33. maddesi gereğince, başvurunun hukuki tavsifi hakime aittir....
SAVUNMA:Davalı vekili 22/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, reddinin gerektiğini, davacı yanın hem gecikmiş itiraz hem de usulsüz tebligatın iptalini talep ettiğini, bu kalemlerin ikisinin aynı anda dava konusu yapılamayacağını, davacı yanın tebligatın usulsüz olduğu iddiasında olduğuna göre ve tebligat mazbatasına baktıklarında tebligatın usulüne uygun olduğunu, davacının usulsüz tebligat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının usulsüz tebligat talebinin gecikmiş itiraz ile aynı sonucu doğurmayacağını, icra müdürlüğünce gönderilen ödeme emrinin davacı yanın mernis adresine, 09.07.2022 tarihinde “mernis şerhli” olarak tebliğ edildiğini, tebligat mazbatasından da görüleceği üzere tebliğ işlemlerinin usulüne uygun yapıldığını, bu aşamadan sonra davacı yanın süresinde ödeme emrine itiraz etmediğini, kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, gecikmiş itiraz şartlarının oluşmadığını, davacı yanın da dava dilekçesinde belirttiği...