e tebliğ edildiği” şerhi ile tebliğ edildiği, sunulan rapora göre borçlunun 21.06.2021 tarihinde hastaneye yattığı ve 02.07.2021 tarihinde hastaneden çıktığı, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih itibariyle borçlunun hastanede olduğu, ödeme emri tebliğ mazbatasındaki beyanın gerçeği yansıtmadığı, her ne kadar dava gecikmiş itiraz olarak açılmış ise de hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu, borçluya çıkarılan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebligat tarihinin düzeltilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı temyiz isteminde bulunmuştur. B....
Dairemize yapılan değerlendirmede; davacı her ne kadar gecikmiş itiraz nedeniyle iş bu davayı açmış ise de, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi dava dilekçesi içeriğinden davanın usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğu anlaşılmış olup, yapılan incelemede; takip dosyasında borçlunun bilinen adresine ilk tebligatın yapıldığı, iade gelmesi üzerine davacının aynı adresine mernis adresi olması nedeniyle TK'nun 21/2 maddesi uyarınca mernis şerhli olarak tebligatın çıkarıldığı ve tebliğ edildiği, Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesinde düzenlendiği üzere TK'nun 21/2 maddesi gereğince yapılan tebliğ işlemlerinde tebliğ memurunun komşuya haber verme yükümlülüğünün bulunmadığı, davacının tebligat mazbatasının kapıya yapıştırılmadığı iddiasının da tebliğ evrakında bu hususun şerh düşülmesi nedeniyle yerinde olmadığı anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali, kasten yaralama HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat KARAR Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, katılan sanık ...’ın yokluğunda verilen kararın sanığa tebliğinin usulsüz olması nedeniyle öğrenme üzerine yapılan temyizinin süresinde olduğu anlaşılarak, dosya görüşüldü: Katılan sanık ...’ın yokluğunda verilen kararın duruşmada bildirdiği en son adres ile aynı olan MERNİS adresine öncelikle Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliği, bunun mümkün olmaması durumunda ise aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken,doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatın usulsüz olduğu, katılan sanığın dava sonucundan mahkemece telefonla aranması üzerine haberdar olduğu ve ......
Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 03.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal 5 günlük süreden sonra 24.11.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu hususların gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır. Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği sonucuna varılması halinde imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddi, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tesbiti halinde ise, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi düzeltilerek, buna göre itiraz sürede ise işin esasının incelenmesi, aksi takdirde istemin süreden reddi gerekir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Maddesinde tebliğ yapılacak kişilerin bulunmaması durumunda bu husus tebliğ mazbatasında belirtilmesi gerektiğini, tebligatı alamaya yetkili kişilerin kim olduğu araştırılmadan, yetkili kişilerin bulunmama nedenleri belirtilmeden, tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi birisinin olup olmadığı tespit edilmeden yapılan tebligat usulsüz olduğunu, iş bu sebeple Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince ödeme emrine ilişkin olarak yapılan tebligat usulsüz yapıldığından ve müvekkili şirkete gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin 17.09.2021 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi ve icra dosyasına yapılan itirazımızın süresi içerisinde yapıldığının tespit edilmesi,faturaya ilişkin bedele, borca, ferilerine, faiz türü ile işlemiş faiz oranına itirazlarımızın kabulüne karar verilmesi amacıyla iş bu davayı açma zarureti doğduğunu, usulsüz olarak yapılan bu tebliğ sonucu yapılan takibe itiraz edemediğinden hakkında yapılan takip usulsüz...
Şikayetçi borçlu vekili ilk tebligatın usulüne uygun olmadığını yanlış adreste tebliğ edilmeye çalışıldığını iddia etmiş ise de, TK 21/2'ye göre tebligat yapılan adresin mernis adresi olduğu, mernis şerhiyle tebliğ edildiği, tebliğ iade gelen tebligat ile tebliğ gerçekleştirilmediğinden ilk tebligatın usulsüz olduğu iddiasına itibar edilmeyerek ,yapılan tebligat usulüne uygun olduğundan usulsüz tebligat ilişkin şikayetin reddine, davacının ödeme emrine dayanak belgenin eklenmediği şikayeti yönünden ise bu şikayetin 7 günlük şikayet süresine tabi olup, süresinde başvuru yapılmadığına ilişkin gerekçesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
Şti hakkında faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız takibe ilişkin ödeme emrinin borçlu şirkete "Evrak memuru İprahim Taş imzasına teslim." şerhi ile 02/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ işlemi sırasında borçlu şirket yetkilisinin adreste bulunup bulunmadığının sorulmadığı, tebliğ yapılan şahsın tebligatı almaya yetkili memur veya müstahdem olup olmadığının tebliğ mazbatasına tevsik edilmediği görülmekle, davacının usulsüz tebligattan haberdar olduğu 10/02/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine ilişkin olarak 7 günlük şikayet süresi içerisinde 11/02/2021 tarihinde mahkemeye başvurduğu görülmüş olup, dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...
191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar "Durma" kararı niteliğinde olup itiraz yasa yoluna tabi olmaları nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 19.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Davacı iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia etmiş, davalı, usulsüz düzenlenen ve içeriği gerçeği yansıtmayan faturanın davacı işçi tarafından tebliğ alındığını ve süresinde davalıya bildirilmediğinden itiraz süresinin ortadan kaldırıldığını, iş akdinin bu gerekçe ile haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece davacı tanıklarının beyanları dikkate alınarak davacının .... tarafından kesilen faturayı alıp alamayacağını davalıya telefon ederek sorduğu ve alarak davalı ......'...
Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; Müvekkillerinin e-devletinden aleyhine takip başlatıldığını öğrendiği günün 20.09.2019 olduğunu, 21.09.2019 tarihinde İcra Müdürlüğüne giderek kabul ettiği 77.000.TL yi ödediğini, kalan kısmına da itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiğini, bu tarihte dosyada tebligat parçası olmadığnı ve müvekkillerine usulsüz bir ödeme emri tebliğ edildiğini bilmediğini ve bilmesine de imkan olmadığını, İcra Müdürünün tebligat parçasının dönüşünden sonra karar vereceğini söylediğini, Kendilerine ödeme emri, memur kararı tebliğ edilmeyen müvekkilinin 13.10.2019 tarihinde İcra Müdürlüğüne gittiğinde ödeme emrinin tanımadığı bir kişiye tebliğ edildiğini ve bu tebligatı esas alan İcra Müdürünün borca itirazını reddettiğini de öğrendiğini, aynı gün gerek memur muamelesine ve gerekse usulsüz tebligata dair itiraz ve şikayetini icra mahkemesine sunduklarını mahkemenin usulsüz tebligatı ve memur kararını öğrenme tarihlerinin hatalı yazılmış olmakla kararın...