Şikayet dilekçesinin incelenmesinde, şikayetçinin usulsüz tebliğ nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve icra dosyasına yapılan itirazın süresinde olduğundan bahisle takibin durdurulmamasına ilişkin işlemin kaldırılmasına, takibin durdurulmasına ilişkin talepte bulunduğu, ilk derece mahkemesince talep aşılmak suretiyle hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir. Oysa taleple bağlılık ilkesi uyarınca, hacizlerin kaldırılması talebi bulunmadığı nazara alınarak talepten fazlasına karar verilemez....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile; borçlunun tevziat saatlerinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği belirlenmediği gibi, bilgisi alınan ve haber bırakılan komşunun adı ve soyadının mazbatada tespit edilmemesi nedeniyle ödeme emri tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince usulsüz olduğu, alacaklı tarafından cevap dilekçesinde belirtilen sıra cetvelinin, borçluya tebliğ edilmemesi nedeniyle öğrenme olarak kabul edilemeyeceği gerekçeleri ile şikayetin kabulüne ve borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunun tespiti ile ödeme emri tebliğ tarihinin 18.11.2021 olarak belirlenmesine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet edilen alacaklı istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Öte yandan tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, usulsüz de olsa borçlu ...’a 19/03/2014 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, daha sonra 103 Davetiyesinin 24/10/2014 tarihinde tebliğ edildiği bu tebliğ işleminin usulsüzlüğünün ise ileri sürülmediği buna göre borçlu ...’ın en geç 103 davetiyesinin tebliğ edildiği 24/10/2014 tarihinde takipten ve dolayısıyla usulsüz tebligattan haberdar olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, borçlu ...’ın 23/01/2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, usulsüz tebliğ şikayetinin süreden reddi gerekmektedir....
itirazın reddine dair 05/08/2022 tarihli kararının kaldırılmasını, usulsüz tebligat nedeniyle öğrenme tarihinin 03/08/2022 tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini, icra takibinin durdurulmasını talep ve dava etmiştir....
Somut olayda, usulsüz de olsa 23.06.2015 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, bundan sonra, borçluya, takip dosyası bilgilerine yer verilerek 18.08.2015 tarihinde 103 davetiyesinin tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emri tebliğ işlemi dışında diğer tebligatların da usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiasının olmadığı anlaşılmakla, en geç 18.08.2015 tarihinde takipten ve dolayısıyla usulsüz tebligattan haberdar olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, borçlu vekilinin 05.11.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....
Somut olayda; Şikayetçi borçlu aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi nedeniyle icra dosyasına takip borçlusunun süresi içinde itiraz etmesi nedeniyle kesinleşmiş bir takipten söz edilemeyeceğinden, ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi nedeniyle konulan hacizlerin de takip kesinleşmeden konulmuş sayılacağından kural olarak icra mahkemesince verilen kararların uygulanması için kesinleşmesi gerekmediğinden ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi nedeniyle ve icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğinden takip kesinleşmeden önce uygulanan haciz işlemlerinin usulsüz olduğu, her ne kadar Dairemizin 29.12.2020 tarih 2020/1592 Esas 2020/3136 Karar sayılı kararı ile Küçükçekmece 1....
tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin, öğrenme tarihinden itibaren süresinde olduğu ve ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığı gözetilerek, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligat tarihi, öğrenme tarihi olan 11.08.2014 olarak düzeltilip, bu tarihe göre kambiyo vasfına yönelik şikayet ile imzaya itirazın İİK'nun 168/3-4. maddelerinde öngörülen yasal 5 günlük sürede yapılması nedeniyle işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
a yapıldığı anlaşılmakla, aynı Kanun'un hasma tebliğ yasağını düzenleyen 39. maddesindeki "Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmü nedeniyle usulsüz olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, şikayetçi borçlu ... yönünden ödeme emri tebliğ tarihinin, borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte, borçlu ...'...
tebliğ şikayetine ilişkindir....
Tüm bu tespitler ve izahatlar ışığında, neticeten şikayetin reddi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından HMK'nın 355/1 maddesi delaletiyle HMK'nın 353/1- b.2 maddesi gereğince usulsüz tebliğ şikayetinin esastan reddine dair ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, usulsüz tebliğ şikayeti reddedildiğinden, davacı hakkında yapılan takip işlemlerinin iptaline ilişkin ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerin de reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2- Mersin 3....