Yukarıda belirtilen kanun ve kanuna dayalı olarak çıkartılan tüzük hükmü gereğince, tebligatların muhatabı olan vekilin, tebligat sırasında bürosunda bulunmadığı tebliğ evrakına yazılmadığından, tebligatlar usulsüz olarak tebliğ edilmiştir.Bu hususun, temyiz incelemesi sırasında tesbit edilmesi nedeniyle Dairemizin 05.03.2012 gün ve 2012/961 E. 5691 K.sayılı ilamı ile “Mahkeme ilamı ile karşı tarafın temyiz dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edilerek temyiz süresinin beklendikten sonra gönderilmesi…” için dosya mahalline geri çevrilmiştir.Her ne kadar mahkemece, geri çevirme kararının gereğinin yerine getirilmesi için tebligat hazırlanmış ise de; anılan tebligatın mahkeme kaleminde tebliğ belgesini almaya yetkili olmayan davalı vekilinin sekreterine tebliğ edildiği, bu haliyle yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu belirlenmiştir....
İlk derece mahkemesi tarafından; ''... şikayete konu ödeme emri tebligatının incelenmesinde; T.K'nun 21. maddesine göre apartman görevlisine tebliğ edildiği yazılı olmakla beraber madde kapsamında muhatabın bulunmaması durumunda tebliğ yapılacaklar arasında apartman görevlisinin yer almadığı, yine tebliğ evrakının incelemesinde tebliğ yapılan apartman görevlisinin kimlik bilgilerinin belirtilmediği, ayrıca en yakın komşusu ve bildirim yapılacak kişilerden her hangi birisine tebliğ yapılıp, bu kişinin ismininde belirtilmediği, ayrıca tebliğ evrakında tebliğe çıkartılan tarafın ve vekilinin isminin yazılmadığı, takip dayanağının kredi üyelik sözleşmeleri ihtarname ve hesap özetine dayandırılmasına rağmen tebliğ mazbatası ekinde bunların belirtilmediği, bu şekli ile tebliğe çıkarılan ödeme emrinin yasaya uygun şekilde düzenlenmediği ve usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği anlaşılmakla...'' şeklindeki gerekçe ile ödeme emri tebliğ tarihinin usulsüz olduğunun tespiti ile T.K. 32. maddesi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun icra mahkemesine başvurusu ödeme emri tebliği işleminin usulsüzlüğü nedeniyle icra müdürlüğü nezdindeki itirazının süresinde olduğunun tespitine yöneliktir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. Maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır....
Buna göre somut olayda ödeme emri tebliğ edilen adresin borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olmaması nedeniyle tebligatın usulsüz tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre tebligat usulüne uygun yapılmasa dahi muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi sayılır ve karşı taraf takip alacaklısının bunun aksini yazılı ve resmi belgelerle kanıtlaması gerekir. Takip alacaklısı aksini ispat edemediğinden öğrenme tarihinin davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği gibi 02.07.2018 olarak düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir....
Davalı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde, şikayetçiye gönderilen ödeme emrinin TK'nun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiğini ileri sürmüş ise de, bu iddianın dosya kapsamıyla örtüşmediği, zira şikayetçiye sadece bir kez ödeme emrinin gönderildiği ve bu gönderilen ödeme emrinin TK'nun 21/1 maddesine göre "Adrese gidildi. Adres kapalı olduğundan komşusu Ahmet Kalay'dan soruldu. Muhatabın çarşıya gittiğini beyan edip (kaşenin tebliğ mazbatasına temas etmemesi nedeniyle devamı okunamıyor)" açıklamasıyla tebliğ edilmek istendiği görülmüştür. Bu durumda, tebliğ memuru tarafından bilgisine başvurulan Ahmet Kalay'ın imzasının alınmaması veya imzadan imtina edip etmediğinin mazbataya yazılmaması, ayrıca ilk derece mahkemesince yaptırılan zabıta araştırmasıyla şikayetçinin Ahmet Kalay isminde komşusunun olmadığının tespit edilmesi nedeniyle ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bildirdiği istinaf sebebi yerinde görülmemiştir....
gittiğini, burada hastalığının ileri düzeyde olduğunu, kendisine bakıcıların baktığını, her ne kadar kendisine 22/06/2017 tarihinde ilamsız takipte ödeme emri gönderilmiş ve tebliğ edilmiş ise de tebligatın usulsüz olduğunu Tebligat Yönetmeliğinin 37. maddeye aykırı olduğunu, murisin 02/08/2018 tarihinde vefatından sonra takibin mirasçı olan müvekkillerine yöneltilerek devam ettiğini, müvekkillerinin kendilerine yöneltilen borç muhtırası nedeniyle takipten haberdar olduklarını, mirasçıların da öğrenme tarihinden itibaren usulsüz tebliğ şikayetinde bulunabileceğini belirterek ödeme emrinin iptaline, öğrenme tarihinin vekaletname sunma tarihi olan 24/12/2019 tarihi olarak tespitine, hacizlerin fekkine, süresinde yaptıkları borca itirazın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; şikayetçi borçlunun ödeme emrinde yazılı adresine, ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı, tebliğ evrakının, borçlunun yurtdışında olması sebebi ile iade edildiği, alacaklının talebi ile borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan adresine, tebliğ evrakı üzerine "Adres kayıt sistemi mernis adresidir" şerhi yazılmak suretiyle çıkarılan tebligatın, aynı madde uyarınca 06.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçluya ödeme emri tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/2 ve 23/8. maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun olduğu, 06.03.2021 tebliğ tarihine ve takibin niteliğine göre icra dairesine yasal yedi günlük süre içerisinde itiraz vaki olmaması nedeniyle takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra şikayetçi borçlu tarafından yapılan itirazın sonuç doğurmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle; icra takip dosyasında yapılan tebligata yönelik usulsüz tebliğe, takibin durdurulması...
İcra Müdürlüğünün 2022/4788 esas sayılı dosyası kapsamında müvekkiline gönderilen tebligatın usulsüz olması nedeni ile tebliğ tarihinin takibe mutali olunan 24/04/2022 tarihi olarak kabulü ile usule aykırı olarak tebliğe çıkarılan ödeme emri tebligatı ile takibin iptaline, takibe muttali olunan tarihin 24/04/2022 olmakla icra dosyasına vaki itirazının süresinde olduğu nazara alınarak itirazın kabulüne ve takibin durdurulmasına, usulsüz tebligat nedeni ile icra dosyasından şimdiye kadar konulan hacizlerin kaldırılmasına icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Takipli iflas davası açılabilmesi için iflas ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olması gerekir. Ödeme emri tebliği usulsüz ise ödeme emri borçlunun usulsüz tebligatı öğrenmiş olduğu tarihte tebliğ edilmiş sayılır. Somut olayda, davalı şirket adına çıkartılan iflas ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu iddiası ile Van İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2020/92 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın istinaf aşamasında olduğu ve kararın henüz kesinlemediği, tebligatın usulsüz olduğunun kabul edilmesi halinde davalı şirketin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin davadan sonra 11/02/2020 olduğundan davadan önce usulsüz tebliğ nedeniyle kesinleşmemiş icra takibine dayalı olarak iflas davası açılamayacağı (Yargıtay 23....
Takipli iflas davası açılabilmesi için iflas ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olması gerekir. Ödeme emri tebliği usulsüz ise ödeme emri borçlunun usulsüz tebligatı öğrenmiş olduğu tarihte tebliğ edilmiş sayılır. Somut olayda, davalı şirket adına çıkartılan iflas ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu iddiası ile Van İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2020/92 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın istinaf aşamasında olduğu ve kararın henüz kesinlemediği, tebligatın usulsüz olduğunun kabul edilmesi halinde davalı şirketin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin davadan sonra 11/02/2020 olduğundan davadan önce usulsüz tebliğ nedeniyle kesinleşmemiş icra takibine dayalı olarak iflas davası açılamayacağı (Yargıtay 23....