"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlunun şikayet yoluyla icra mahkemesine yaptığı başvuruda, satış bedelinin alacağın tamamını karşılamadığını ileri sürerek ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece, şikayetçi borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile şikayet kabul edilerek ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır....
ye usulüne uygun tebliğ edilmediğini ileri sürerek (3) adet taşınmaza ilişkin ihalenin feshi isteminde bulundukları, istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesi'nce, adı geçen davacıya gönderilen satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediğinden bahisle her iki davacı yönünden de ihalenin feshine karar verildiği görülmektedir. Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine ait olup, ihalenin feshini isteyen davacının, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu da, ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece resen fesih nedeni olarak incelenemez. Davacıların 14.3.2017 tarihli şikayet dilekçelerinin incelenmesinde; davacılardan ...'e yapılan satış ilanı tebliğ usulsüzlüğünün fesih nedeni olarak ileri sürülmediği, sadece davacı ... adına gönderilen tebligatın usulsüz olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde borçlunun bilinen adresine gönderilen tebligatın tanınmadığı gerekçesi ile iade edildiğini, bunun üzerine mernis adresine yeniden tebligat gönderildiğini ve çıkartılan tebligatın muhatabın adreste tanınmaması ve adreste olmaması nedeni ile icra müdürlüğü'ne iade edildiğini, bu kez Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi uyarınca tebligat gönderildiğini ve tebligatın teslim alınmaması nedeni ile muhtara teslim edildiğini beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :Mahkemece 2020/241 esas 2020/455 karar sayılı kararı ile davacının usulsüz tebligat şikayetin reddine karar verilmiştir....
İcra Ceza Mahkemesi'nin 2018/533 esas sayılı dosyasında takibe konu 3 adet çek bakımından karşılıksız çek suçundan cezalandırılması talebinde bulunulduğu, ceza dosyasına sunulan şikayet dilekçesinde çeklerin tahsili amacıyla başlatılan takibe ilişkin takip dosya numarası ve icra dairesinin gösterildiği, ancak ceza davası şikayet tarihi itibariyle takip dosyasından borçluya henüz bir ödeme emrinin tebliğ edilmemiş olduğu, borçluya usulsüzlüğü ileri sürülen tebligatın daha sonra 24/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla bu tarihten önce ceza dava dosyası ile takipten haberdar olduğunun kabul edilmesi durumunda dahi, henüz usulsüz de olsa bir tebliğ işlemi olmadığından usulsüz tebliğ işleminden haberdar olduğu söylenemez. Ödeme emri tebliğinden önce de borca ve imzaya itiraz süresi başlamaz. Borçlu ancak bir tebliğ işleminden sonra usulsüz tebliği şikayet konusu yapabilir....
Bu durumda anılan takip dosyasından borçluya gönderilipte usulsüz dahi olsa tebliğ edilen bir ödeme emri tebligatı yoktur. Borçluya ödeme emri tebliğ edilip takip kesinleştirilmeden yapılan bir kısım işlemler doğru değildir.Çünkü ödeme emri tebliği ile borçlu itiraz ve şikayet hakkını kullanabilir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabidir. Borçluya usulsüz de olsa daha önce yapılmış bir ödeme emri tebligatı olmadığından olayda 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesinin uygulanma imkanı da bulunmamaktadır....
Somut olayda; 20.6.2018 tarihli şikayet dilekçesinde her ne kadar şikayetin nedeni usulsüz tebligat olarak belirtilmiş ise de; şikayet dilekçesinin içeriğinde takip borçlusunun tüzel kişiliği bulunmadığı, bu nedenle takip ehliyeti olmadığından bahsedildiği ve takibin iptalinin istendiği anlaşılmaktadır. Şikayet dilekçesi içeriği ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, şikayetin takip borçlusunun tüzel kişiliğinin bulunmaması nedenine dayalı husumet ehliyetine ilişkin olduğunun kabulü gerekir. Husumet ehliyetine ilişkin şikayet, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re'sen dikkate alınır ve İİK.nun 16/2. maddesi uyarınca süreye tabi değildir. O halde İlk Derece Mahkemesi’nce, şikayetin kabulü ile takip borçlusunun pasif husumet ehliyeti bulunmadığından takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi'nce başvurunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
Davacı borçluya ödeme emrinin 23.08.2019 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasına "muhatabın tebliğ anında adresinde bulunmaması, çarşıda olması nedeniyle aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş babası Yusuf Karapıçak imzasına tebliğ edildi" şerhi düşüldüğü, 2. Borçluya yapılan bu tebligatın (şeklen) Tebligat Kanunu'nun 16. ve 20. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 25. maddesi uyarınca usulüne uygun olduğu, ancak Kolluk araştırmasına göre kendisine tebligat yapılan Yusuf Karapıçak'ın tebliğ yapılan tarihte muhatap ile aynı adreste oturmadığı tespit edildiği, bu bakımdan ödeme emrinin muhataba tebliği usulsüz olduğu, 3....
/3 haciz ihbarnamelerinin iptalini ve uygulanan hacizlerin de kaldırılmasını talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçi tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin usulsüz olduğundan bahisle, şikayetçinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve yerine; şikayetin kabulü ile 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin 07.10.2021 olarak düzeltilmesine, 89/2 ile 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına hükmedildiği, kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği görülmüştür....
Borçlunun 18.3.2016 havale tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde; usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilmemesi halinde talebin gecikmiş itiraz olarak kabulü ile takibin durdurulması ile tüm hacizlerin de fekkinin istendiği görülmüştür. Mahkemece, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle başvurunun 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve takibin kesinleşmesinden önceki hacizlerin fekkine karar verilmesi isabetli ise de; aynı Kanun'un 26. maddesi uyarınca, hakimin, talepten fazlaya ya da başka bir şeye hükmedemeyeceği sabit olup, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle mahkemece takibin durdurulmasına karar verilemez....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için usulsüz olduğu ileri sürülen ve ihaleden önce öğrenilmesi ile yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerektiği, aksi takdirde fesih nedeni olarak ileri sürülemeyeceği, satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkının sadece ilgilisine şikayet hakkı verdiği, şikayetçinin, satış ilanının kendisi dışındaki ilgililere usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri süremeyeceği, taşınmazın kıymet takdirine ilişkin itirazların ihalenin feshi davası konusu edilemeyeceği, süresinde kıymet takdirine itiraz hakkının kullanılmadığı hallerde ihalenin feshi davası sırasında bu iddiaların incelenmesinin mümkün olmadığı, şikayetçiye çıkarılan satış ilanının Uets yolu ile vekiline tebliğ edildiği gerekçesi ile şikayetin subuta ermemesi...