Birleşen davada bir kısım davacılar vekili, kooperatifin 03.02.2007 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında üç kişinin her yapılan oylamaya itiraz ettiğini, seçimin usulsüz yapıldığını, asıl üyelerden 14 üyenin içeri alınmadığını, üye olmayanların içeriye alınıp usulsüz oy kullandıklarını ileri sürerek seçimin iptal edilmesini ve yeniden yapılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların birçoğunun ortaklık paylarını devrettiğini, payını devreden ortağın genel kurul kararının iptali davasını açamayacağını, diğer davacılar yönünden verilen çıkarma kararının kesinleştiğini, çıkarma kararının kesinleşmesi nedeniyle genel kurul toplantısına davet edilmediklerini, birleşen davada davacı vekilinin 01.05.2007 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı ve neticei talebi değiştirdiğini, hak düşürücü süre geçtikten sonra ıslah yolu ile açtıkları davayı genel kurul kararlarının iptali davası olarak değiştirmek istediğini, davacı ... .. ve ...'...
Birleşen davada bir kısım davacılar vekili, kooperatifin 03.02.2007 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında üç kişinin her yapılan oylamaya itiraz ettiğini, seçimin usulsüz yapıldığını, asıl üyelerden 14 üyenin içeri alınmadığını, üye olmayanların içeriye alınıp usulsüz oy kullandıklarını ileri sürerek seçimin iptal edilmesini ve yeniden yapılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların birçoğunun ortaklık paylarını devrettiğini, payını devreden ortağın genel kurul kararının iptali davasını açamayacağını, diğer davacılar yönünden verilen çıkarma kararının kesinleştiğini, çıkarma kararının kesinleşmesi nedeniyle genel kurul toplantısına davet edilmediklerini, birleşen davada davacı vekilinin 01.05.2007 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı ve neticei talebi değiştirdiğini, hak düşürücü süre geçtikten sonra ıslah yolu ile açtıkları davayı genel kurul kararlarının iptali davası olarak değiştirmek istediğini, davacı ... .. ve ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Sözleşmenin iptali Uyuşmazlık, usulsüz vekaletname uyarınca noterde düzenlenen sözleşmenin iptali istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 22.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi'nin 2017/3062 Esas 2019/1582 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar,itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim söz konusu bu halde, yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, “ takibe itiraz” sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının takip borçlusu olmaması nedeni ile tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, TK 32 maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu, usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs davacı tarafından ileri sürülemeyeceği, şikayetçi haczinin 18.09.2013 tarihinde kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava sıra cetvelinin iptali istemine iliişkin olup, şikayetçi, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının takip borçlusu olmaması nedeni ile tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, TK. 32 maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu, usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs davacı tarafından ileri sürülemeyeceği, şikayetçi haczinin 18.09.2013 tarihinde kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin olup, şikayetçi, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür....
Davacının, davalı savunması ve dosyada mevcut 25.12.2004 tarih ve 2004/10192 nolu tutanakla tespit edildiği şekilde 12 nolu konuta usulsüz su verdiği açıkça anlaşılmaktadır....
Bu durumda alacaklının haciz isteme hakkı düşmediğinden takibe devam edilebilmesi için İİK'nun 78/5. maddesi gereğince harç alınmasına ve borçluya yenileme emrinin tebliğine gerek bulunmamaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E., 91/344 sayılı kararı). Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmiş olması takibin iptali nedeni olamaz. Yukarıda da belirtildiği üzere bu durumda tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu dava konusu 3 parsel sayılı taşınmazın borcundan dolayı İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2007/7089 Esas sayılı dosyası üzerinden satışa çıkarıldığını, ancak icra dosyasındaki tebligatların usulsüz olduğunu, satıştan sonradan haberdar olduğunu, davalının ise ihalenin usulsüz olduğunu bilmesine rağmen icra dosyasındaki alacaklı dava dışı ... ... ile çıkar ve işbirliği içinde hareket ederek taşınmazı ihaleden satın aldığını, ihalenin usulsüz olması nedeniyle tescilin de yolsuz olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazı cebri ihale sonucunda satın aldığını, iyi niyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar, Dairece özetle; “...Somut olayda; Küçükçekmece 4....
Mahkemece, kaçak usulsüz elektrik tespit tutanağının ve tutanağa dayanılarak tahakkuk ettirilen kaçak elektrik tüketim bedelinin mevzuata uygun bulunmadığı, davacı şirketin davalıdan kaçak usulsüz elektrik tespit tutanağına istinaden alacağının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir....