Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkilinin şirket olduğunu, ödeme emri tebligatının, Tebligat Kanununun 21/2 maddesine göre usulsüz olarak yapıldığını, ilk olarak tüzel kişilere tebligatın, Tebligat Kanununun 35.maddesine uygun olarak yapılması gerektiğini, madde 21'in yalnızca şahıslara yapılan tebligatlarda geçerli olduğunu, bu açıdan zaten müvekkili şirkete yapılan tebligatın usulsüz olacağını, kabulü mümkün olmamakla birlikte tüzel kişilere de madde 21 'e göre tebligat yapılabildiğinin varsayılması durumunda; sözkonusu takipte icra müdürlüğünce ilk tebligat üzerinde doğrudan 'Adres Kayıt Sistemindeki Adresidir TK 21′e göre iade olunmaması ihtar olunur” şeklinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 23/8. maddesine uygun şerh olmadan direk 21/2 ye göre yapıldığını, tebligatın doğrudan muhtara yapıldığını, Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine...

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine bono alacağından dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacının ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, takipten 20/03/2020 tarihinde haberdar olduğundan bahisle usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte bonolardaki keşideci imzasına itiraz ettiği, davacıya çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde muhatabın tevziat saatlerinde dışarıda olduğundan bahisle evrakın mahalle muhtarına 15/09/2009 Tarihinde tebliğ edildiği, imzadan imtina eden komşusu Azim Temel'e haber verildiğinin yazılı olduğu görülmüştür. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti...

Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne amir olduğunu, davacının talebinin Tebligat Kanununun 7.maddesine, borçlu şirkete elektronik yolla tebligat yapılmaması haline yönelik olduğunu, yerel mahkeme dosyasında davacı tarafın bu yönde dava dilekçesinde talebi bulunmamasına rağmen ödeme emri tebligatının Tebligat kanunu'nun 21. Maddesi uyarınca usulsüz olduğunun kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasının HMK'nın 26....

İcra Müdürlüğünün 2019/34555 Esas sayılı takipte ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, takipten 06/01/2020 tarihinde haberdar olduklarını ileri sürerek usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulüne, tebliğ tarihinin düzeltilmesine, takibin itirazları doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine itirazın süresi içinde yapılmadığını, tebligat tüzüğünün yürürlükten kaldırıldığını bu nedenle davanın yasal dayanaktan uzak olduğunu, tebligatın usule uygun olduğunu, tebligat yapılan adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresin olduğunu, itirazların yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, aksine yazılı bir delil olmadıkça, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. İcra emri tebliğ tarihinin, süreye bağlı işlemlerde önem arz etmesi nedeniyle şikayetçinin icra emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini istemekte hukuki yararı bulunduğu nazara alınarak, mahkemece şikayetçi adına çıkartılan icra emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, tebligat tarihinin TK'nun 32. maddesi uyarınca düzeltilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Somut olayda, borçlu vekilinin 04.12.2014 tarihinde verdiği şikayet dilekçesinde, ödeme emrini veya usulsüz tebligatı öğrendiği tarihe dair bir beyanda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ne var ki takip dosyasının incelenmesinde, usulsüz tebliğ edildiğini iddia ettiği ödeme emrinin 28.10.2014 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekili tarafından 05.11.2014 havale tarihli olarak icra müdürlüğüne verilen dilekçe ile borca ve imzaya itirazlarını bildirdiği görülmüş olmakla, şikayetçi borçlunun aynı tarihte icra takibi ve ödeme emri tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, 04.12.2014 tarihinde yapılan şikayet, İİK’nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır. O halde, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekirken işin esasına girilerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebligat tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi isabetsizdir....

      Ayrıca usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararın infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Somut olayda, takibin şekli örnek 7 no'lu ödeme emri ile başlatılan ilamsız takiptir. Daha önce Balıkesir 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2020/234 esas 2020/301 karar sayılı ilamı ile takip borçlusunun açtığı usulsüz tebligat şikayeti konusunda davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2020/1827 Esas 2021/135 Karar sayılı ilamı ile davacı tarafın istinaf başvurusu kabul edilerek, HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne dair karar verilmiştir....

      İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK'nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunludur. Şikayete konu tebligat tarihinden önce, borçlu şirketin ticaret sicil adresine çıkarılıp tebliğ edilmeden iade edilen tebligatın; " sürekli olarak ayrıldığı" şerhi ile iadesinin taşınıp taşınmadığı şerh edilmediğinden usulsüz olup, bu tebligat esas alınarak TK'nun 35/4. maddesine göre yapılan tebligat usulüne uygun değildir. Bu nedenle davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Usulsüzlük posta memurunun hatasından kaynaklanma giderler davacı üzerinde bırakılmıştır..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davacının usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile İstanbul 3....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamı itibari ile; davalı tarafından davacı aleyhine takip yapıldığı, davacının usulsüz tebligat şikayetiyle ilk derece mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin yönetmelikte belirtilen kişilerden beyanının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadının ve sıfatının tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12- 258 E. - 91/344 K. sayılı kararı)....

      İmzadan imtina etti." açıklaması ile 23/07/2020 tarihinde tebligat işleminin yapıldığı görülmüştür. Tebligatta, muhatabın nerede olduğunun belirtilmediği, muhatabın tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği hususunun tespit ve tevsik edilmediği, bilgi alınan komşunun isminin alınmadığı, haber bırakılan komşunun isim ve imzasının bulunmadığı, bu haliyle tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüzdür. Usulsüz tebliğde Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi öğrenme tarihidir. Davacı ödeme emrini hesabına bloke konulması üzerine öğrendiğini iddia etmiştir. Bu tarihten önce öğrendiğine ilişkin delil bulunmamaktadır. Davacının ödeme emrinin tebliğ tarihi öğrenme tarihi olan 14/08/2020 olarak kabul edilmiştir. Mahkemenin usulsüz tebligatı öğrenme tarihi olarak bu tarihi kabul etmesinde hukuka aykırı yön bulunmamaktadır....

      UYAP Entegrasyonu