-Davalılar ...’ye hükmün Tebligat Kanununun 21. maddesi gereğince tebliğ edildiği bildirilmiş ise de tebligat mazbatasındaki adresin “adres kayıt sistemi”nde gösterilen adres ile aynı olup olmadığı belirtilmemiştir. Bu durumda tebliğ işleminin Tebligat Kanununun değişik 21/2. maddesinde belirtilen usule uygun olduğu düşünülemez. Bu nedenle yapılan tebligat usulsüz olup mahkemece hükmün adı geçen davalıya yöntemine uygun tebliği ile temyiz süresinin beklenilmesi, 2-Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’na hükmün Tebligat Kanununun 21. maddesi gereğince tebliğ edildiği bildirilmiş ise de muhatabın adreste bulunmama sebebine ilişkin bilgi veren ve haber verilen komşu ve imzası bulunmayıp, mahalle muhtarına tebliğ yapılması nedeniyle Tebligat Kanununun 21. maddesi ve Yönetmelik hükümlerine de uygun değildir. Bu durumda tebliğ işleminin Tebligat Kanununun değişik 21/...maddesinde belirtilen usule uygun olduğu düşünülemez....
İcra Müdürlüğünün 2019/34555 Esas sayılı takipte ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, takipten 06/01/2020 tarihinde haberdar olduklarını ileri sürerek usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulüne, tebliğ tarihinin düzeltilmesine, takibin itirazları doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine itirazın süresi içinde yapılmadığını, tebligat tüzüğünün yürürlükten kaldırıldığını bu nedenle davanın yasal dayanaktan uzak olduğunu, tebligatın usule uygun olduğunu, tebligat yapılan adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresin olduğunu, itirazların yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK'nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunludur. Şikayete konu tebligat tarihinden önce, borçlu şirketin ticaret sicil adresine çıkarılıp tebliğ edilmeden iade edilen tebligatın; " sürekli olarak ayrıldığı" şerhi ile iadesinin taşınıp taşınmadığı şerh edilmediğinden usulsüz olup, bu tebligat esas alınarak TK'nun 35/4. maddesine göre yapılan tebligat usulüne uygun değildir. Bu nedenle davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Usulsüzlük posta memurunun hatasından kaynaklanma giderler davacı üzerinde bırakılmıştır..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davacının usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile İstanbul 3....
gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır....
Ne var ki, tebligat, sadece muhatabını ilgilendiren bir işlem olup; satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edildiği hususu ancak kendisine tebligat yapılmadığını iddia eden ilgilisi tarafından bizzat ileri sürülebilir. Somut olayda, ipotek borçlusu, şikayet dilekçesinde, sair iddiaları yanında asıl borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğini, yine ihaleye konu taşınmaza haciz koyduran 3. kişi haciz alacaklısına satış ilanının tebliğe gönderilmediğini iddia etmiş ise de; şikayetçi borçlunun kendisinden başka diğer ilgililere tebligat yapılmadığı ya da usulsüz tebliğ edildiği hususunu fesih sebebi olarak ileri süremeyeceği tartışmasızdır. Bu durumda asıl borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle ihalenin feshine karar verilmesi doğru değildir....
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 08/02/2018 tarih, 2016/27746 Esas – 2018/1059 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair karar düzeltme nedenleri yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek şikayetin kabulünü talep ettiği, mahkemece usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin kabulü ile öğrenme tarihinin 20.04.2016 olarak düzeltilmesine karar verildiği, kararın alacaklı vekilince temyiz edildiği görülmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Mühür bozma HÜKÜM : Asıl karar: Mahkumiyet Sanığın sorgusunda beyan ettiği adrese gönderilen gerekçeli kararın tebliğ edilemeden iade edilmesi üzerine, mernis adresine Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken, daha önce tebligat yapılmayan iade edilen önceki adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olması nedeniyle sanığın öğrenme üzerine 07.05.2006 tarihli temyizinin süresinde yapıldığının kabulü ile temyizin yasal süre geçtikten sonra yapıldığından bahisle sanığın temyiz isteminin reddine ilişkin usulsüz olarak verilen 06.06.2016 günlü ek karar kaldırılarak yapılan incelemede; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış ve incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın...
Ayrıca usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararın infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Somut olayda, takibin şekli örnek 7 no'lu ödeme emri ile başlatılan ilamsız takiptir. Daha önce Balıkesir 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2020/234 esas 2020/301 karar sayılı ilamı ile takip borçlusunun açtığı usulsüz tebligat şikayeti konusunda davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2020/1827 Esas 2021/135 Karar sayılı ilamı ile davacı tarafın istinaf başvurusu kabul edilerek, HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne dair karar verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamı itibari ile; davalı tarafından davacı aleyhine takip yapıldığı, davacının usulsüz tebligat şikayetiyle ilk derece mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin yönetmelikte belirtilen kişilerden beyanının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadının ve sıfatının tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12- 258 E. - 91/344 K. sayılı kararı)....
İmzadan imtina etti." açıklaması ile 23/07/2020 tarihinde tebligat işleminin yapıldığı görülmüştür. Tebligatta, muhatabın nerede olduğunun belirtilmediği, muhatabın tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği hususunun tespit ve tevsik edilmediği, bilgi alınan komşunun isminin alınmadığı, haber bırakılan komşunun isim ve imzasının bulunmadığı, bu haliyle tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüzdür. Usulsüz tebliğde Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi öğrenme tarihidir. Davacı ödeme emrini hesabına bloke konulması üzerine öğrendiğini iddia etmiştir. Bu tarihten önce öğrendiğine ilişkin delil bulunmamaktadır. Davacının ödeme emrinin tebliğ tarihi öğrenme tarihi olan 14/08/2020 olarak kabul edilmiştir. Mahkemenin usulsüz tebligatı öğrenme tarihi olarak bu tarihi kabul etmesinde hukuka aykırı yön bulunmamaktadır....