Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliğinin 16/2.maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için tebligatın TK.'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliğinin 30.maddesine göre yapılması gerekirken dağıtıcının kendiliğinden TK.'nun 21/2.maddesine göre yapması kanuna aykırıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, Avukatlık Kanunu'nun 41 ve HMK'nun 73. maddesi gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Hem vekile hem asile tebligat çıkartıldığı takdirde asile yapılan tebligat usulsüz olduğundan, fuzuli bir tebligat olup sonuca etkili değildir. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde mahkemece ihalenin feshine karar vermek gerekirken şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir....

    Somut olayda borçlu adına çıkartılan ödeme emrine ilişkin tebligat, borçlunun “il dışında olduğu” tespiti 30/05/2015 tarihinde yapılmış olup, muhatabın tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceği belirlenmediğinden Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesine göre usulsüz olduğundan alacaklının sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Usule aykırı tebliğin hükmü, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin aksi ise, ancak resmi veya borçlu tarafından ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanabilir....

      Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun, Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur....

        e Tebligat Kanununun 21. maddesi ve tebliğ tarihi olan 17.1.2011 tarihinde yürülükte bulunan Tebligat Tüzüğünün 28. maddesine göre tebliğ edilmiş olup, söz konusu tebligat parçasının arkasına “adreste kimse bulunmaması üzerine komşusu muhatabın çarşıda olduğunu beyan etti.Tebliğdeki imkansızlık sebebiyle evrak muhtarlığa teslim edildi. Haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı. Muhataba haber vermek üzere komşusu ...'e bilgi verildi” şerhi düşülmüş olup, tebliğ tutanağının altının komşusu ...'e imzalatılmaması, adı geçenin imzadan çekinmesi halinde ise bu durumun yazılarak imzalanmaması nedeniyle, davalı ...'e yapılan tebligat, Tebligat Kanunun 21. maddesi ve tebliğ tarihi olan 17.1.2011 tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğünün 28. maddesine göre usulsüz bulunmaktadır. Duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin davalıya usulsüz tebliği nedeniyle, mahkeme kararının da Tebligat Kanunun 35....

          TK hükümlerine göre kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak normal tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır. Buna göre kişiye TK'nın 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için öncelikle ilk olarak çıkarılan tebligatın sonuçsuz kalması gerekir. Olayımızda da davacıya çıkarılan ilk tebligat bila tebliğ iade edilmiş, bunun üzerine davacıya TK'nın 21/2 maddesine göre tebligat yapılmış olup davacı hem ilk tebligatın iadesi hususunun hatalı hem de ikinci tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek tebligatın usulsüz olduğunu iddia etmektedir....

          En yakın komşusu ... haber verildi. " açıklamasına yer verilerek, 24.06.2021 tarihinde yapıldığı, buna göre, davacı borçluya ödeme emri tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapıldığı, söz konusu tebligatta, muhatabın adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığının, adreste bulunmama sebebinin ve tevziat saatlerinden sonra tebligat adresine dönüp dönmeyeceğinin Tebligat Yönetmeliği'nin 35. maddesi gereğince, aynı Yönetmeliğin 30. maddesinde sayılan kişilerden sorularak tespit edilmediği, yine tebligatta haber verilen komşunun imzasının alınmadığı, imzadan imtina edilmiş ise bu hususun tespit ve tevsik edilmediği, bu hali ile tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30. ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmaması nedeniyle usulsüz olduğu, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılacağı, muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ...

            Somut olayda, şikayetçi vekili, şikayetçi adına düzenlenen ödeme emri tebligatının, önce bilinen son adrese gönderilecek tebligat ile aşamaların başlaması gerektiğini belirterek usulsüz tebligat şikayetinde bulunmuştur. Tebligat Kanunun 32. Maddesi uyarınca usulsüz tebligattan haberdar olunmuş ise öğrenme tarihi tebliğ tarihi sayılır. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Keza Hukuk Genel Kurulu'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12- 258 Esas 1991/344 Karar sayılı ilamında da; “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” denilerek bu husus vurgulanmıştır....

            Her ne kadar örnek no:14 tahliye emri tebliği usulsüz ise de, davacı kiracı tebligatı öğrendiğini beyan ettiğinden usulsüz olan tebligat geçerli hale gelmiştir. Bu durumda 7201 sayılı Tebligat Kanunu'n 32. maddesi uyarınca davacı kiracıya örnek no:14 tahliye emri tebliğ tarihi davacı kiracı tebligatı öğrendiği tarihi beyan etmediğinden en geç dava tarihi itibariyle tebligatı öğrendiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğundan dosyada aksi kanıtlanmayan tarih olan 01/11/2022 tarihidir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32 . maddesi ile 2004 sayılı İİK'nun 16.maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne, Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü'nün 2022/18483 Esas sayılı icra takip dosyasından davacı borçluya gönderilen örnek no:14 tahliye emrinin tebliğ tarihinin 01/11/2022 olarak düzeltilmesine'' karar verildiği görülmüştür....

            Mevcut dosyada yapılan adresin iş yeri olması yanında daha önce aynı adrese yapılan tebligat veyahut mernis ya da bilinen ikametgah adresi olmadığı da tüm dosya kapsamında sabittir. Şikayetçi borçlunun bilinen en son adresinin esas alınarak tebligat kanunu hükümleri çerçevesinde tebligat çıkarılması ve iade döndüğü takdirde mernis kayıtları esas alınarak şerh verilmek suretiyle tebligat kanunu 21/2 maddelerinin uygulanması gerekirken izah edilen hükümlere aykırı olarak tebligatın yapılmış olması usulsüz olduğunun açıkça göstergesidir. İlk derece mahkemesince de benzer hukuki gerekçelerle usulsüz tebliğ işleminin tespitine yönelik verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır....

            nin 2019/505 E. sayılı dosyasında verilen kararın öncelikle Anayasa'ya sonra da Tebligat Kanunu'na açıkça aykırı olduğunu, davacı borçlunun talebinin usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne dair kararının kesinleşmeden hacizli mahcuzların iadesine yönelik olduğunu, mahkemece usulsüz tebligatın kabulüne dair kararın kesinleşmesi beklenmeksizin hacizli mahcuzların iadesine karar verilmişse de işbu kararın hem usulden hem de esastan kaldırılmasına karar verilmesi talebi yanında işbu kararın mahcuz malların muhammen bedelinin dosyaya teminat olarak yatırılmasına karar verilmeksizin doğrudan kabulünün isabetsiz olduğunu, dosyada yapılan haczin usulsüz tebligatın kabulüne dair karar kesinleşmeden düşmediğini, bu nedenle mahcuzların halen dahi hacizli olduğunu, mahcuzların üzerindeki hacizlerin fekkinin ancak usulsüz tebligat şikayetinin kabulü kararının kesinleşmesi ile söz konusu olacağını, bu aşamaya kadar haczin devam ettiğini, mahkemece hacizli mahcuzların üzerindeki haczin fekkinden önce davacı...

            UYAP Entegrasyonu