"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava, usulsüz tebligat sonucu kesinleşen takip sonucu taşınmazının sattırılması ile davalı adına oluşan tapunun iptali ya da oluşan zararının ödetilmesine ilişkin başka bir deyişle haksız fiilden kaynaklanan bir davadır. Yerel mahkemece de usulsüz ve hileli olduğu iddia edilen işlemler nedeniyle icrada sattırılan taşınmazın tapusunun iptali davası olarak nitelendirilmiştir. Davanın, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali davası olmadığı da açıktır. Açıklanan duruma göre temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi uyarınca Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait olmakla beraber anılan Dairece gönderme kararı verildiğinden temyiz inceleme yerinin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Yüksek Birinci Başkanlığına SUNULMASINA, 31.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğünün 2013/5347 esas sayılı dosyası ile sıra cetveli düzenlendiği, davacının tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, TK. 32 maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu, ( usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs davacı tarafından ileri sürülemeyeceği ) gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin olup, şikayetçi, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür....
Bu durumda, davacının usulsüz olduğunu iddia ettiği, tebligat ve konusunu en geç 20.07.2007 tarihinde öğrenmiş olduğundan Tebligat Yasasının 32. maddesine göre tebliğ tarihinin 20.07.2007 olarak kabul edilmesi gerekirken, tebligatın iptaline karar verilerek, kararın yeniden tebliğe çıkarılmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır. -2- 2008/10215 - 15762 Davacı tarafından yapılması gereken iş yukarıda açıklanan usulsüz tebliğ durumunu öğrenir öğrenmez bu hususu belirtip Tebligat Yasasının 32. maddesi gereğince öğrenme günü tebliğ tarihi kabul edilerek, bu tarihten itibaren yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurmak olmalıydı. Ancak, davacı tarafından usulsüz tebligata itiraz edilmekle birlikte, yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurulmadığından, karar yeniden kendisine tebliğ edilerek, temyiz olanağı sağlanamaz....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın hatalı olduğunu, tebligat parçası incelendiğinde, tebligat zarfı üzerinde TK 21/2 maddesine göre tebligat yapılmasına ilişkin ibarenin bulunduğunu, TK 21/2'ye uygun olarak tebliğ işleminin gerçekleştirildiğini, usulüne uygun tebligat karşısında davacının takibe süresi içerisinde itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini, bu itibarla davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafça her ne kadar ödeme emrinin iptali, yetki itirazı, imza itirazı ve borca itiraz edilmiş ise de bu itirazlar yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece bu yönde hüküm kurulmadığını ve davacı tarafça yasal süresinde takibe itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini beyanla istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının hatalı olduğunu, müvekkiline direkt olarak Tebligat Kanunu 21.maddesi gereği tebligat yapılmasının usulsüz olduğunu, müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunun açıkça ortada olduğunu, müvekkilinin iş bu takipten 09/11/2017 tarihinde haberdar olduğunu, 103.davetiyesininde aynı şekilde usulsüz tebliğ edildiğini, ilk derece mahkemesinin kararının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: İcra dosyası incelendiğinde, ödeme emrinin 21/04/2017 tarihinde Tebligat Kanunu 21/1 maddesine göre yapıldığı görülmüş, bu tebligatın madde de yazan usul ve merasime aykırı olduğu tespit edilmiş ve iade kararımızda da belirtildiği üzere ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönündeki şikayet kabul görmüştür....
nun 35. maddesine göre yapıldığını, tebligat parçalarında müvekkili şirket ile ilgisi olmayan şerh ve beyanların yazılı olduğunu, tebligatlarda yasal mevzuatın aradığı şekil ve diğer şartların da olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin elektronik tebligat adresinin bulunduğunu, bu nedenle öncelikle elektronik tebligat adresine tebligat yapılması gerektiğini, neticeten Tebligat Kanunu'na aykırı ve usulsüz şekilde haciz ihbarnameleri gönderilerek müvekkili şirketin borçlandırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin davacı borçluya 14/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmasına, İtirazların reddine karar verilmiştir....
Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre; kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa; muhatabın bulunmadığı tebligat evrakına şerh edilerek tebliğ kendisi ile beraber aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Somut olayda ödeme emri, borçlunun ev adresinde, borçlunun adreste bulunup bulunmadığı araştırılmadan 12/05/2014 tarihinde doğrudan "adreste beraber ikamet eden yakını Üveys Altınkaya'ya" şerhiyle tebliğ edilmiş olup; dolayısıyla Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine aykırı olarak yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin tebligata öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Açıklanan şu duruma göre mahkemece, hakkında takip yapılan şirket ile şikayetçi şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının getirtilerek, öncelikle husumet konusunun incelenmesi, bilâhare Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürüldüğüne göre, somut olayda Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebliğ yapılabilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığının da incelenerek, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığının belirlenmesi halinde aynı Kanunun 32.maddesine göre usulsüz olarak yapılan tebliğ işlemine muttali olunan tarihi tebliğ tarihi olarak belirlenmesi ve bu halde borçlunun diğer şikayet nedenlerinin de incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Yine borçluya çıkartılan satış ilanı tebligatı incelendiğinde, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygun olmadığı gibi, tebligatta Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde öngörülen; "Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair meşruhat da bulunmadığından TK.nun 21/2. maddesine göre de usulsüzdür. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğurur....