Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08/04/2014 tarih 2012/144 esas 2014/ 110 karar sayılı ilamına dayalı olarak ilamlı icra takibi başlatıldığı, alacaklının talebi ile davacı üçüncü kişiye 89/1., 2. ve 3.haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiği, eldeki davanın iş bu haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliği ve borçlu olmadığının tespiti için davacı üçüncü kişi tarafından açıldığı anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte borçlunun, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin kabulü ile tebligatın iptaline karar verildiği görülmektedir. Usule aykırı tebliğin hükmü, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 53. maddesinde düzenlenmiştir....
Maddesi uyarınca 1. haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve ihbara cevap verildiğini, ancak tebligatın yapıldığı kişinin Tebligat Kanunun 12. ve 13. maddelerine göre yetkili kişi olmadığından tebligatın geç öğrenildiğini ve usulsüz tebligatın iptali için İcra Hukuk Mahkemesine şikayette bulunduklarını, ancak buna rağmen aynı icra dosyasından müvekkili banka adına 2. ve 3. haciz ihbarları gönderilip bu tebligatlarında yetkili olmayan kişiye tebliğ edildiğini, ilgili icra dosyasına gerekli cevapların verilmesine rağmen müvekkili adına borç ödeme muhtırası gönderildiğini, İİK.’nun 89. maddesi uyarınca gönderilen her (3) ihbarnamenin de Tebligat Kanununa aykırı olarak tebliğ edilmesi nedeni ile bu davanın açılması zarureti doğduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Niğde İcra Müdürlüğünün 2021/6550 Esas sayılı takip dosyasında, davalı alacaklı tarafından dava dışı Burak Baykan aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, davalı alacaklı vekilinin talebi üzerine davacı borçlunun elektronik tebligat adresine haciz ihbarnamelerinin gönderildiği, davacı borçlu tarafından birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin elektronik tebligatlarının usulsüz yapıldığı bahsiyle öğrenme tarihinin düzeltilmesi istemiyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2019/13981 Esas sayılı takip dosyasıyla davalı alacaklı T3 tarafından davalı T5 aleyhine kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşmesi üzerine alacaklı vekilinin talebi ile icra müdürlüğünce davacı 3.kişiye haciz ihbarnameleri ile 103 davetiyesinin gönderildiği, davacı 3.kişi tarafından haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ işlemi ile borçlu olarak takip dosyasına eklenme kararının iptali için iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır....
İcra Müdürlüğü'nün 2011/23334 sayılı dosyasından yaptığı takipte, müvekkiline usulsüz olarak İİK'nın 89/1, 89/2 ve 89/3 maddeleri uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, şirket yetkilileri yurtdışında olduklarından bu tebligatlardan haricen yeni haberdar olduklarını, işbu haciz ihbarnamelerinin hiçbir zaman müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, müvekkilinin ne davalıya ne de diğer borçlulara bir borcunun olmadığını, aralarında bir ticari ilişki bulunmadığını, usulsüz tebligata ilişkin olarak icra hukuk mahkemesinde dava açıldığını belirterek, davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, HMK'nın 119.maddesine göre belgeler ve deliller sunulmadığını belirterek, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili aleyhine Kambiyo takibi başlatıldığını, müvekkilinin işyeri adresine tebliğe çıkarılan ödeme emrinin hiç bir bildirim yapılmadan, haber kağıdı bile bırakılmadan usulsüz olarak muhtarlığa bırakıldığını, müvekkilinin 30/10/2018 tarihinde icra dosyasından haberdar olduğunu, çıkarılan tebligatın İİK.103.maddesine göre düzenlendiğini, bu sebeple haczedilemezlik kuralı gereği müvekkilinin gayrimenkulü üzerindeki haczin kaldırılmasına ve borcun bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Eldeki dava, usulsüz tebligat şikayeti ve takibe itiraza dayanmaktadır. Şikayete dayanak takip, alacaklı davalı tarafça başlatılan Kambiyo takibi olup, mahkememizce ilk olarak, usulsüz tebligat şikayetinin İİK.' nun 16. maddesine göre; yedi (7) günlük yasal süresi içinde olup olmadığı değerlendirilmiştir....
Yukarıda yazılı yasal düzenlemelere göre; şikayetçinin tüzel kişiliğe sahip anonim şirket olduğu ve 89/1. haciz ihbarnamesinin posta yolu ile tebliğ tarihinde aktif elektronik tebligat adresinin bulunduğu nazara alındığında, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin ikinci fıkrası gereği tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Bu durumda, şikayetçiye usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir haciz ihbarnamesi bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanma imkanı da yoktur....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyasında İİK 89 1,2 ve 3 haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasıyla açılan davada mahkemece, davacıya çıkarılan haciz ihbarnamelerinin şirket temsilcisi bulunmayan adreste doğrudan farklı daimi işçi imzalarına tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu, davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile öğrenme tarihinin 12/02/2018 olarak tespitine karar verilmiş, karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede; Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile İİK 89. maddesi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle davacının öğrenme tarihine göre süresinde haciz ihbarnamelerine itiraz etmiş olması nedeniyle kesinleşmeyen borç yönünden dava açmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine..." şeklinde karar verilmiştir....
Somut olayda 89/1-2-3 haciz ihbarnameleri şikayetçiye," Gösterilen adreste işyerinin daimi çalışanı...imzasına tebliğ edildi " şerhinin yer aldığı görülmektedir. tebliğ işlemi yukarıda açıklanan TK'nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde düzenlenen tüzel kişilere tebligat usulüne aykırı olarak borçlu şirketin yetkilisinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin daimi çalışana tebliğ gerçekleştirildiğinden yapılan tebligat usulsüzdür. O halde mahkemece tebligatların usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, TK'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihinin tespitiyle, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin bu tarihe göre düzeltilmesine ,usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılmış olsa bile hükümsüz sayılacaklarından 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....