WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu, usulsüz tebligat şikayeti yönünden kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca kararın kaldırılması ve yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A) 1- Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca İzmir 1....

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının yasal süresi içerisinde hiçbir şekilde kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmediğini, itiraz süresinin kesin şekilde düzenlendiğini, tebligat zarfında kendi adını, kimlik bilgilerini ve icra dosya numarası gören borçludan, ilgili icra dairesine başvurması, en azından e-devlet uygulaması üzerinden kontrol etmesinin bekleneceğini, borçlunun borç kaynağı olan taşınmazda iki yıldır tek kuruş kira bedeli ödemediğini, davacı borçlunun gayrimenkullerinde başkaca takyidatlar bulunduğunu, müvekkiline ve başka alacaklılara birden fazla borcu olduğunu, taşkın haciz iddiasının dinlenilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde şikayetçi borçlunun yapmış olduğu usulsüz ödeme emri tebliğ işlemi ve taşkın haciz şikayetlerinin reddine, karar verilmiştir....

yapılması gerektiğinden muhtıra ile birlikte yapılan ödeme emrinin de usulsüz olduğu, İİK'nun 54/1 maddesine göre muhtıra tebliğinden sonrasında ise usulüne uygun tebliğ işlemlerinin gerçekleştirilmediği dikkate alındığında davacının usulsüz tebliğ şikayeti yönünden istinaf sebebi yerindedir....

Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; tebliğ mazbatasının üzerindeki imzanın Suzan Kazımcevat’a ait olmadığını, kendisinin haberi dahi olmadığını, imza incelenmesi talep edilerek masraflarının karşılanmak istenmesine rağmen mahkemenin delile ulaşmalarını engellediğini, aşamalardaki adres araştırmasına göre sözkonusu adreste Suzan Kazımcevat’ın oturduğunun tespit edildiğini, usulsüz tebligat sebebiyle bu adreste haciz yapıldığını ve bu yolla müvekkilinin taciz edildiğini, aksi ihtimalde müvekkili adreste oturuyor ise kayınvalidesi aynı konutta oturan olmadığından tebligatın usulsüz olacağını, oturmuyor ise de zaten oturmadığı adrese yapılan tebligatın usulsüz olacağını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir....

Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur.Somut olayda, şikayetçi vekili dilekçesinde, 2. haciz ihbarnamesini 22.12.2014 tarihinde öğrendiklerini bildirdiğine göre, beyan edilen bu ittıla tarihine nazaran yasal şikayet süresinin son günü 29.12.2014 Pazartesi mesai bitimi olduğundan, 30.12.2014 tarihinde yapılan usulsüz tebligata yönelik şikayet, İİK'nun 16/1 maddesinde öngörülen yasal 7 günlük sürenin geçmesinden sonra olmakla, süresinde değildir.O halde, mahkemece; 89/2 haciz ihbarmesi tebligatının usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin süre aşımı nedeni ile reddine karar verilerek, sair şikayet nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir....

    " niteliğindeki taşınmazın, bilirkişi raporuna göre değerinin 724.097,00 TL olduğu, davacının haline münasip evi ise 320.000,00 TL'ye alabileceği, bu nedenle meskeniyet iddiasının kısmen kabulü gerektiği, ayrıca davacıların taşkın hacze ilişkin şikayetleri yönünden ise; takip çıkışının 1.435.060,22 TL olduğu, icra dosyasında tesis edilen hacizlere ilişkin yapılan kıymet takdir raporları, malların değerleri ile icra dosyası borcu birlikte değerlendirildiğinde, malların değerlerinin %50'si ve satış masrafları göz önüne alınarak hacizlerin taşkın haciz olmadığı gerekçesiyle meskeniyet şikayetinin kısmen kabulüne, taşkın haciz şikayeti yönünden davanın reddine karar vermiştir....

    Bölge adliye mahkemesi, birinci fıkra kapsamına girdiği hâlde reddine karar verilmemiş başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar hükmü nazara alınarak yapılan değerlendirmede; Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi istenilen kararının niteliği (...taşkın haciz...) itibariyle istinaf yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı anlaşıldığından davacının taşkın haciz şikayeti ile ilgili verilen karara yönelik istinaf başvuru dilekçesinin İİK'nun 363, 365/son HMK'nun 352/1- b maddeleri gereğince reddine oy birliği ile karar verilmiştir....

    D.iş Karar sayılı ihtiyati haciz kararına istinaden ilamsız icra takibi başlatıldığını, ihtiyati haciz kararında belirtilen 95.956,43.-TL borç miktarı kadar müvekkilinin ... Bankasının ... Şubesindeki hesabına haciz ihbarnamesi gönderilerek banka tarafından bu paranın blokeye alındığını ve icra dosyasına gönderildiğini dolayısıyla bu banka hesabındaki paranın borcu karşılamaya yeterli olduğunu, icra müdürlüğünce taşkın haciz yapıldığını beyanla ... bankası ... Şubesindeki hesaba konulan haciz dışında taşkın olan diğer hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu ... tarih ... esas ... karar sayılı ilam ile takibin dayanağının mahkememizin ......

      İİK'nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendi gereğince haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun'un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Borçlu, meskeniyet şikayeti ile birlikte haciz işlemi tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerse, öncelikli olarak haciz işlemi tebliğinin usulüne uygun olup olmadığının denetlenmesi, usulsüz olduğunun saptanması ve borçlunun, haczi öğrenme tarihine göre 7 gün içinde meskeniyet şikayetinde bulunduğunun anlaşılması durumunda işin esasının incelenmesi gerekir. O halde, mahkemece, yukarıdaki açıklama doğrultusunda inceleme yapılması gerekirken, “103 davetiyesinin” usulsüz tebliğ edildiğine dair ayrı bir şikayet davası açılmadığı gerekçesiyle şikayetin süre aşımından reddi isabetsizdir....

        İlk derece mahkemesi tarafından; ''...şikayetçi borçluya çıkartılan ödeme emri tebligat parçası incelendiğinde; "muhatap tevziat saatlerinde çarşıda olduğundan Tebligat Kanunun 21. maddesi göre evrak mahalle muhtara tebliğ edilip 2 nolu haber kağıdı yapıştırılıp imzadan imtina edip sözlü beyanda bulunan İbrahim Kuş'a haber verildi." şeklinde meşruhat ile TK'nun 21. maddesi gereğince ödeme emrinin muhtara tebliğ edildiği, şikayetçi borçlunun adreste ikamet edip etmediği, geri dönüp dönmeyeceği, adresinden geçici süre için ayrılıp ayrılmadığı tespit edilmediğinden bu haliyle tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşılmıştır (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 15/02/2018 tarihli 2017/4554 Esas, 2018/1442 Karar sayılı ilamı)....

        UYAP Entegrasyonu