Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu vekili 02/12/2020 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmiştir. Davanın konusu gecikmiş itiraz olup, davacı tarafından tebliğ tarihinde yurt dışına gitmek üzere yolda iken bilgisi dışında oğluna tebliğ yapıldığını, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, yurt dışında iken tebliğ öğrenildikten sonra itiraz dilekçesini ibraz ettiklerini uzun yol tır şoförü olması ve o tarihte yurt dışında olması sebebiyle gecikmiş itiraz davasının kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı adına ödeme emri tebliğ tarihi 23/11/2020 tarihi olup, davacının 23/11/2020 tarihinde yurt dışına çıktığı, 08/12/2020 tarihinde Türkiye'ye giriş yaptığı ve davanın 10/12/2020 tarihinde 3 günlük yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır....

    Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12- 258 esas, 20018344 sayılı kararı). 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....

    İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir." hükmü yer almaktadır. Anılan hükmün uygulanabilmesi için borçluya tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır. Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından borçlunun dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir (HGK 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258E.-1991/344 K.). Yapılan tebligatın usulüne uygun yapıldığının kabulü halinde ise, icra mahkemesi borçlunun bildirdiği mazeretin haklı olup olmadığını inceler....

      Hemen belirtmek gerekir ki, şikayetçi tarafça gecikmiş itirazın kabulü de talep edilmiş ise de, gecikmiş itiraza ilişkin hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, usulüne uygun olarak tebligatın yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır. Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, borçlunun başvurusu bu hali ile tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12- 258 esas, 20018344 sayılı kararı).(benzer yönde; Yargıtay 12....

      Somut olayda, borçlular vekilinin icra mahkemesine -usulsüz tebliğ şikayeti dışındaki- başvurusu (teminat iddiası), İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi aynı Kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmalıdır....

        Buna göre, somut olayda, usulsüz tebliğ üzerine borçlunun ödeme emrinden maaş haciz müzekkeresinin kendisine 08/10/2019 tarihinde iletilmesi ile haberdar olduğunu, ancak yatak istirahati ile 05/11/2019 tarihine kadar raporlu olması nedeniyle 11/10/2019 tarihli başvurusunun gecikmiş itiraz olarak kabul edilmesini talep etmiş ise de borçlunun dilekçesinde gecikmiş itirazdan söz etmesi sonuca etkili değildir. Zira, HMK.nun 33. maddesi (HUMK.nun 76. maddesi) gereğince, hukuki sebebin ve uygulanacak yasa maddesinin tesbiti hakimin görevine giren bir konudur. (HGK.5.6.1991- 1991/12- 258E-344K.) Somut olayda, borçlu vekilinin başvurusu usulsüz tebligata dayalı, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak tavsif edilmelidir. Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir....

        İcra Müdürlüğü'nün 2018/13297 esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, 31/10/2018 tarihinde mahalle muhtarlığına tebliğ edilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu, takipten 04/11/2019 tarihinde haberdar olduklarını, muhtara tebliğ edilen fakat tebligat kanunu gereğince tebligatta belirtilen adresten taşınmış olan davacıya yapılan tebligatın 21/2. maddeye göre yapılmadığını, tebligat zarfında matbu yapıştırıldı ifadesi olmasına rağmen ihbarnamenin kapıya yapıştırılmadığını, herhangi bir komşuya, yöneticiye durumun bildirilmediğini, söyleyerek usulsüz yapılan tebligatın iptaline, ödeme emri tebliğ tarihinin 04/11/2019 olarak kabulüne, takibin durdurulmasına ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....

        Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, tebligattan banka hesaplarını kullanmak istemesi üzerine 29.08.2019 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürerek gecikmiş itirazının kabulüne, takibin durdurulmasına ve bu tarihten önceki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istediği, İlk Derece Mahkemesince; başvurunun usulsüz tebligat şikayeti niteliğinde olduğu ve tebliğ işleminde usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin reddiğine karar verildiği, tarafların istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu ..................... aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılmış, şirket ortağı olan ... tarafından şirkete yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu belirtilerek borca itiraz edilmiştir. İcra mahkemesine başvuru, usulsüz tebligat şikayeti ve borca itiraz mahiyetinde olup, tüzel kişiler yetkili organları aracılığı ile şikayet ve itiraz başvurusunda bulunabilirler. Tüzel kişilerin organları, şikayet ve borca itirazda yasal temsilci(kanuni mümessil) durumundadır....

            Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, usulsüz tebligat şikayeti ve tahrifat iddiasına bağlı borca itirazda bulunmuş olup, ayrıca faize yönelik bir itirazda bulunmamıştır. Bu durumda, mahkemece, taleple bağlı kalınarak, usulsüz tebligat şikayeti ve tahrifat konusunda inceleme yapılması ile yetinilmesi zorunludur. O halde, mahkemece, taleple bağlılık ilkesi gereği, talepten fazlasına hükmedilmemesi gerekirken, yukarıda açıklanan yasa hükmüne aykırı olarak talep aşılmak suretiyle faize ilişkin değerlendirme yapılarak bu konuda da hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu