Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk derece mahkemesince de belirtildiği üzere, davacı borçlunun bildirilen son adresine çıkartılan ödeme emrinin bila tebliğ iade gelmesi üzerine, tebligat çıkartılan adresin borçlunun aynı zamanda mernis adresi olması sebebiyle bu defa TK'nun 21/2. maddesi uyarınca yeniden ödeme emrinin tebliğe çıkartıldığı, tebligat parçasında mernis adresi olduğuna ilişkin şerhin yer aldığı ve ödeme emrinin TK'nun 21/2. maddesine göre usulüne uygun tebliğ edildiği, her ne kadar tebligat parçasında muhtar isim ve imzasının bulunmadığı iddia edilmiş ise de, tebligat parçası incelendiğinde, muhtar tarafından isminin yer aldığı kaşe vurularak kaşenin üstünün imzalandığı, bu şekilde ödeme emri tebliğinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin reddine karar verilmesinde ve ödeme emri tebliğinin usulüne uygun tebliğ edilmiş olması sebebiyle tebliğ tarihinden itibaren 5 günlük hak düşürücü süre içerisinde davacının...
Somut olayda, Çeşme İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/139 Esas sayılı dosyasında verilen 28/10/2020 tarihli kararla " borçlunun usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek ödeme emrinin tebliğ tarihinin 18/09/2020 olarak düzeltilmesine, borçlu T1 21/09/2020 tarihli itirazının süresinde olduğunun tespitine" karar verildiği, buna göre ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerekir. Ödeme ve icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir. Henüz haciz isteme hakkı doğmadan gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına ve takibin durdurulmasına karar verilmesi usul ve yasaya olup, davalının istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine bono alacağından dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacının ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, takipten 20/03/2020 tarihinde haberdar olduğundan bahisle usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte bonolardaki keşideci imzasına itiraz ettiği, davacıya çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde muhatabın tevziat saatlerinde dışarıda olduğundan bahisle evrakın mahalle muhtarına 15/09/2009 Tarihinde tebliğ edildiği, imzadan imtina eden komşusu Azim Temel'e haber verildiğinin yazılı olduğu görülmüştür. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı -borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle;müvekkil şirkete ödeme emrinin usulsüz olraak tebliğ edildiğini, usulsüz tebligatın iptali için yerel mahkemede dava açıldığını, ancak mahkeme tarafından borca itirazda bulunulmuşcasına takibin türü gereği İİK 62 maddesi uyarınca her türlü itirazın icra dairesine yapılacağı gerekçesi ile davanın reddedildiğini, mahkeme kararının hatalı olduğunu beyanla, mahkemece verilen kararın kaldırılarak usulsüz tebligattan ötürü müvekkil şirkete gönderilen ödeme emrinin iptali ile davanın kabulüne, mevcut ve yapılacak olan hacizlerin fekkine karar verilmesini istemiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı borçlu vekili 23/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine 2020/2152 Esas sayılı dosyasında genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz olarak müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, ödeme emrinin 01/09/2020 tarihinde tebliğ memuru vasıtası şirket evrak yetkilisi İbrahim EMRE imzası ile tebliğ edildiğini, şirket tarafından şahsa böyle bir yetki verilmediğini, müvekkili şirketin KEP üyesi olduğunu, ödeme emrinin tebliğinde KEP usul ve prosedürünün izlenmesi gerektiğini, ödeme emrinin 23/09/2020 tarihi olarak düzeltilmesini, hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir....
Yapılan ödeme emri tebliğ işlemlerinde T.K. 10., 21., Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. ve Tebligat Tüzüğünün 13., 14. maddelerine herhangi bir aykırılık bulunmadığı görüldü, Ayrıca şikayeçinin gecikmiş itiraza yönelik yapılan değerlendirmesinde; şikayet eden taraf vekilince gerekçe olarak müvekkilinin tebligat yapıldığında şehir dışında olması gösterilmişse de iş bu durum İ.İ.K'nun 65.maddesinde sayılan haklı nedenlerden biri olmadığından, yapılan bu işlemde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, tebligatın T.K. 10., 21., Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. ve Tebligat Tüzüğünün 13., 14. maddelerine uygun olduğu görülmekle usulsüz tebliğ şikayeti ve gecikmiş itiraz talebinin reddine " karar verilmiştir....
Kartal/İST adresine çıkarılan ödeme emrinin bila tebliğ iadesine dair tebliğ mazbatası ve tebligat sorgu kayıtlarına göre söz konusu ödeme emrinin 10.01.2014 tarihinde borçlunun yurtdışında yaşadığından bahisle bila tebliğ iade edildiği, dosyanın takipsizlikle düşmesi üzerine yenilendiği ve 2016/25778 esasına kaydedildiği, bu kez borçlunun Atatürk Mah. Merekardı sok. No:3/1 İç kapı no:1 Kelkit Gümüşhane adresine mernis adresi olduğu belirtilerek, ancak TK'nın 21/2. maddesinin uygulanması isteğini içermeyen tebligatın TK'nın 21/2. maddesinde yazılı usule göre doğrudan muhtara tebliğ edilip, haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırılmak suretiyle tebliğ edildiği görülmüştür....
Tebligat usulsüzlüğü iddiası ise, İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olmakla, anılan şikayetin, aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekmektedir. Öte yandan HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca; mahkemece, taleplerin herbiri hakkında hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda; örnek 13 nolu ödeme emrinin borçluya 09.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun tebligattan 21.08.2015 günü haberdar olduğunu beyan ederek tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğüne ve usulsüz tebligat şikayetini inceleme görevi icra mahkemesine ait olduğuna göre, mahkemece söz konusu şikayetin esasının incelenmesi zorunlu iken, bu konuda bir değerlendirme yapılmaması doğru değildir....
karar verildiği; İlk Derece Mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda 16/06/2022 tarihli gerekçeli kararında özetle: "... uyuşmazlığın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte, icra emrinin usulsüz tebliğine dayalı şikayet, hesap kat ihtarının usulsüz tebliğine dayalı icra emrinin iptali istemi ile borca ve faize itiraz olduğu anlaşılmıştır....
Yapılan bu açıklamalara ve dosya kapsamına göre; davanın usulsüz tebligat şikayeti ile borca itiraz olduğu, hukuki tasnifin hakime ait olduğu, dava dilekçesi içeriğinden de anlaşılacağı üzere şikayetçi tarafça ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinin iddia olunduğu, İİK'nun 65.maddesinde düzenlenen "gecikmiş itirazda" ise şikayet edene öncelikle usulüne uygun bir tebligat yapılması zorunluluğunun bulunduğu, dolayısıyla mahkemesince asıl dava dosyasında; davacıya gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespiti ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 03.08.2022 olarak düzeltilmesine, takibin şekline göre her türlü itirazın icra dairesine yapılması gerekli olduğundan takibin durdurulması talebinin ise reddine karar vermekle yetinilmesi gerekirken hem usulsüz tebliğ şikayeti hem de borca itiraz (gecikmiş itiraz) hakkında hüküm kurulmasının isabetli olmadığı anlaşılmıştır....