İcra Müdürlüğünün 2021/11986 sayılı dosya ile ilgili olarak çıkarılan tebligatın 11.01.2022 tarihinde muhtara yapıldığını, Bursa'ya geldiği gün tebligattan haberdar olan müvekkilinin 21.01.2021 tarihinde pasaport giriş çıkış damgaları fotokopisini ekleyerek icra müdürlüğüne itirazda bulunduğunu, yurt dışında bulunması gecikmiş itiraz için yasal gerekçe olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından kabul edilmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Gecikmiş itirazda bulunulabilmesi için öncelikli şartlardan biri de ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olmasıdır....
İİK'nun 65.maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 Sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun .../.... maddesinde; ''Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir'' hükmü yer almaktadır....
O halde, mahkemece borçlunun kefilliğinin iptali talebine ilişkin şikayeti ile ödeme emrine, takibe borca, fer'ilerine ve faize gecikmiş itirazları incelenip değerlendirilerek anılan konularda karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek sadece usulsüz tebligat şikayeti ile ilgili hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Borçlu adresinde bulunamadığı için ödeme emri onun adına tebligatı kabule yetkili bir kimseye (örneğin, borçlunun eşine) tebliğ edilmiş ve borçlu bir seyahatte olduğu için eşi yedi gün içinde ödeme emrini borçluya verememişse borçlu, seyahatten döndükten sonra ödeme emrini öğrenince (üç gün içinde) gecikmiş itirazda bulunabilir. Buna karşılık, ödeme emri tebliği usulsüz ise örneğin ödeme emri borçlunun komşusuna tebliğ edilmiş ise, bu hâlde borçlunun gecikmiş itiraz yoluna gitmesine gerek yoktur. Borçlunun gideceği yol normal itiraz yoludur. Çünkü usulsüz tebliğde ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih, borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihtir ve borçlu için yedi günlük normal itiraz süresi bu tarihten itibaren başlar (Baki Kuru, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, Ankara, İkinci Baskı, 2013, s.241-242, Arslan vd., s.206-207). 7. Gecikmiş itiraz yazılı veya sözlü olarak icra mahkemesine yapılır....
Borçlu mahkemeye verdiği dilekçede gecikmeli olarak yapılan itiraz deyimini kullanmış ise de, aynı dilekçede ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini de bildirmiştir. Bu durumda HUMK.nun 76.maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olup, başvuru bu hali ile gecikmiş itiraz değil, usulsüz tebligat şikayetidir (HGK nun 5.6.1 991 tarih ve 1991/ 2-258 Esas - 1991/344 Karar sayılı kararı). Somut olayda borçlu ...'ın takipten taşınmazlarının satılacağına dair satış ilanının ikamet etmiş olduğu köy muhtarlığına asılması neticesinde haberdar olduğunu belirttiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 25.02.2009 tarihi itibariyle uygulanması gereken HUMK.nun 76. maddesi dikkate alınarak borçlunun icra mahkemesine yaptığı gecikmiş itiraz adı altındaki talebinin, tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayet olarak vasıflandırılıp sonuçlandırılması gerekmektedir....
İcra takip dosyasının incelenmesinde borçluya ödeme emrinin 17.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 25.06.2015 tarihinde İİK'nun 62.maddesinde öngörülen yasal süreden sonra icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, aynı vekilin 09.07.2015 tarihinde ise icra mahkemesine yaptığı başvuruda hem ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürdüğü hem de müvekkilinin mazeretini beyanla gecikmiş itirazda bulunduğu görülmüştür. Borçlunun dilekçesinde; gecikmiş itirazdan söz etmesi HMK'nun 33. maddesi gereğince, hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu haliyle 7201 sayılı Kanunun 32.maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK. 5.6.1991-1991/12-258 E-344 K.). Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası İİK'nun 16.maddesi kapsamında şikayet olup, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır....
Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 03.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal 5 günlük süreden sonra 24.11.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu hususların gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır. Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği sonucuna varılması halinde imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddi, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tesbiti halinde ise, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi düzeltilerek, buna göre itiraz sürede ise işin esasının incelenmesi, aksi takdirde istemin süreden reddi gerekir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçluların aynı mahkemenin 2015/159 E. - 2015/213 K. sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik olarak 10.8.2015 tarihinde şikayette bulundukları, bu dosyada mahkemece talebin gecikmiş itiraz olarak değerlendirilerek borçlu ... yönünden itirazın kabulü ile adı geçen yönünden takibin durdurlmasına, diğer borçlular yönünden ise itirazın reddine karar verildiği, mahkeme kararının temyiz aşamasında olup kesinleşmediği görülmektedir. Somut olayda haciz, şikayete konu ödeme emirlerinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrasına ilişkin ise de; usulsüz tebligat şikayetleri nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağı, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmesi ile açıklık kazanacaktır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu takibin ilamsız takip olup, ödeme emrinin tarafına usulsüz tebliğ edildiğini, söz konusu tebligatın, birlikte ikamet etmediği ve kendisinden ayrı yaşayan oğlu Erdinç Yağcı'ya tebliğ edilmiş ise de şahsının köy muhtarı olması nedeniyle, oğlu bu tebligatı almış olsa bile kendisinin haberi olmadığını, oğlunun gerek il dışında gerekse yurt dışında çalışmaya gitmekte olup, tebligatı aldıktan sonra da il dışına gittiğini, bu nedenle ayrı ikameti bulunan ve kendisiyle birlikte ikamet etmeyen oğlu Erdinç Yağcı'ya yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle söz konusu icra takibinden haberdar olamadığı için yasal sürede itiraz hakkını kullanamasa bile itiraz edememe nedeninin usulsüz tebliğ nedeniyle icra takibinden haberdar olmaması olduğunu, haberdar olunca da mahkemeye usulsüz tebligat nedeniyle gecikmiş itiraz dilekçesi vermesine rağmen, mahkemece tebligatın usulsüzlüğüne dair bir iddiası olmadığından ötürü...
aykırı olduğunu, esasen müvekkilinin borcu bulunmadığı gibi temerrüt gerçekleşmediğinden faiz talep edilemeyeceğini, ödeme emrinin takip talebi içeriğine uygun düzenlenmediğini, alacak nedeni olarak kiraya dayanılmış ise de, hangi yıl ve aylar kira alacağı olduğunun belirtilmediğini, alacağın belirsiz olduğunu, bu husustaki şikayetin süreye tabi olmadığını ileri sürerek usulsüz tebliğ şikayeti ile borca, faiz ve ferilere itirazlarının kabulü ile takibin ve ödeme emrinin iptaline, hacizlerin kaldırılmasına, borçlu olunmadığının tespitine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir....