Şikayetçiler vekili istinaf başvurusunda özetle; murise yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü hususunda çekişme bulunmadığını, mirasçıların öğrenme tarihinden itibaren usulsüz tebligata ilişkin şikayet hakkının bulunduğunu, usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile yetkiye, borca ve zamanaşımına dair itirazların çerçevesinde takibin iptaline karar verilmesini, aksi halde murisinin ağır hastalığının bulunması, takibe itiraz imkanı olmaması nedeniyle geçikmiş itirazın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile borca ve yetkiye itirazdan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine ve sair iddialar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davacı borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetinin kabulü ile diğer itirazların icra müdürlüğüne yapılmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı katılma yoluyla davacı borçlu vekili ve davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
İcra Müdürlüğünün . 2019/13278 Esas sayılı dosyası ile yapılan ilamsız icra takibinde, ödeme emrinin davacının COVİD-19 sebebi ile kız kardeşinde kaldığı 16/03/2020 tarihinde usulsüz olarak Tebligat Kanunu 21. maddesine göre tebliği edildiği, tebligat şerhinde "komşusunun işe gittiği" beyanının yer almakta ise de davacının o tarihlerde home ofis olarak kız kardeşinin evinden çalıştığını, davacının icra takibinden ve gayrimenkulü üzerindeki hacizden 17/07/2020 tarihinde tapu dairesinde işlem yapmak üzere başvurduğunda haberdar olduğunu, takibin davacı ile davalı taraf arasındaki vekalet ilişkisinden kaynaklandığını, ancak davacının borcu bulunmadığını, takibin asıl alacak ve ferileri de dahil olmak üzere tamamına itiraz edildiğini belirterek, gecikmiş itiraz istemlerinin kabulü ile itirazın süresinde yapılarak takibin durdurulduğuna, usulsüz ödeme emri tebligatının iptaline karar verilmesini istemiştir....
Ancak borçlu, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır. Somut olayda; borçluya, ödeme emrinin, borçlunun adreste bulunup bulunmadığı araştırılıp, tespit ve tevsik edilmeden "daimi çalışan Yılmaz Erkısa'ya tebliğ edildi" şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine göre tebliğ edildiği, bu haliyle ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır....
Stus isimli kişinin müvekkil şirket çalışanı ya da yetkilisi olmadığından kendisine daimi çalışan olarak yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, sigorta kayıtları incelendiğinde şirket çalışanı olmadığının anlaşılacağını, 06.04.2020 tarihli alacağa konu faturanın takipten önce müvekkiline hiç tebliğ edilmediğini, bu faturanın alacak konusu yapılmasının da mümkün olmadığını, müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia edene böyle bir borcu bulunmadığını, bu nedenle müvekkil şirket aleyhine yapılan takibe, alacağa ve tüm fer-ilerine itiraz ettiklerini, ödeme emrine gecikmiş itirazlarının kabulü ve takibin iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin tebliğ edildiği Armutalan Mah. Hamdi Yüzak Cad....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davacı tarafından önce gecikmiş itirazda bulunulduğu, 02.11.2020 tarihli dilekçe ile ise ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette bulunulduğu ilk derece mahkemesi tarafından şikayetin reddine karar verildiği davacı tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından önce gecikmiş itirazda bulunulmuş ise de; öğrenme tarihi olarak bildirilen tarihe göre süresi içerisinde verdiği dilekçe ile usulsüz tebligat şikayetinde bulunulmuştur. Ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde, muhatabın tevziat saatlerinde adresinde bulunamadığından mahalle muhtarına tebligatın bırakıldığı ve komşusu Uğur Altuntaş'a haber verildiği görülmüştür....
Gecikmiş itiraz yönünden yapılan değerlendirmede; davacı şirkete ödeme emrinin 04/04/2021 tarihinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, davacı borçlu şirket yetkilisinin de ceza infaz kurumu müdürlüğü müzekkere cevabına göre 13/10/2021 tarihinde denetimli serbestlik müdürlüğüne sevk edildiği ve tahliye olduğu, davacı şirket yetkilisinin denetimli serbestlik müdürlüğüne sevk edildiği 13/10/2021 tarihinden itibaren borçlu şirketin elektronik postasına bakma imkanının doğduğu ve bu tarihten itibaren en geç üç gün içinde gecikmiş itirazda bulunması gerekirken 3 günlük yasal gecikmiş itiraz süresi geçtikten sonra 16/12/2021 tarihinde itirazda bulunduğu anlaşılmakla davacı şirketin gecikmiş itirazının süre yönünden reddine dair İlk Derece Mahkeme'si kararı isabetli olup davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....
Borçlu adresinde bulunmadığı için ödeme emri onun adına tebligatı kabule yetkili bir kimseye (örneğin borçlunun eşine) tebliğ edilmiş ve borçlu seyahatte olduğu için, eşi yedi gün içinde ödeme emrini borçluya verememiş ise, borçlu seyahatten döndükten sonra ödeme emrini öğrenince (üç gün içinde) gecikme itirazında bulunabilir. Gecikmiş itirazın söz konusu olabilmesi için ödeme emrinin usulüne uygun yapılmış olması ve bir engel nedeniyle süresinde icra dairesinde itirazın yapılmamış olması gerekir. Ödeme emri tebligatı usulsüz ise borçlu ödeme emrini öğrendiği tarihten itibaren normal itiraz yoluna gitmesi ve ödeme emri tebligatının usulsüz olması nedeniyle ödeme emri tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi için şikâyet yolu ile icra mahkemesine başvurması gerekir. Somut olayda ödeme emrinin TK.21/2 maddesine göre borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihte borçlunun yurt dışında olduğu anlaşılmaktadır....
İlk derece mahkemesi kararında özetle: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; borçlunun bilinen adresi ile aks adresinin aynı adres olduğu, T.K. 10/1 maddesi gereğince gönderilen ödeme emrinin iade edilmesi nedeniyle T.K. 10/2 ve 21/2 maddeleri gereğince yeniden gönderilen ödeme emrinin 02/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, T.K.'nun 21/2 maddesine göre yapılan işlemlerde ihbarnamenin kapıya yapıştırılması ve tebliğ evrakının muhtara tesliminin yeterli olduğu, somut olayda da bu şartların yerine geldiği anlaşıldığından İİK'nun 65. Maddesi gereği gecikmiş itirazın ön koşulu olan usulüne uygun geçerli bir tebligatın mevcut olduğu, ancak gecikmiş itiraz yönünden yapılan incelemede, İİK'nun 65....
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...uyuşmazlığın genel haciz yolu ile takipte her ne kadar gecikmiş itiraz olarak belirtilmişse de hukuki tavsifin hakime ait olduğu prensibi ile dava anlatımından ödeme emrinin tebliğinin usulüne uygun yapılmadığı iddiasını içeren usulsüz tebliğ şikayeti olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacının yerleşim yeri olarak belirttiği adresine tebligat yapılmadığı iddiasında bulunulmuş ise de, davacıya ödeme emrinin yerleşim yeri olarak belirttiği adresine yapıldığı anlaşılmaktadır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince, kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Somut olaya bakıldığında, muhatabın annesine tebligatın yapıldığı anlaşılmakla bu şikayetin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Şikayetin reddine" karar verildiği görülmüştür....