Borçluların aynı mahkemenin 2015/159 E. - 2015/213 K. sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik olarak 10.8.2015 tarihinde şikayette bulundukları, bu dosyada mahkemece talebin gecikmiş itiraz olarak değerlendirilerek borçlu ... yönünden itirazın kabulü ile adı geçen yönünden takibin durdurlmasına, diğer borçlular yönünden ise itirazın reddine karar verildiği, mahkeme kararının temyiz aşamasında olup kesinleşmediği görülmektedir. Somut olayda haciz, şikayete konu ödeme emirlerinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrasına ilişkin ise de; usulsüz tebligat şikayetleri nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağı, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmesi ile açıklık kazanacaktır....
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; tebliğ işleminin usule uygun olduğunu, takibin belgeye dayanmaması sebebiyle ödeme emri ile birlikte tebliği gereken bir belgenin bulunmadığını beyan etmiş, şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi kararında; bilinen adrese gönderilen ödeme emri tebligatının iade gelmesi üzerine mernis adresine TK'nın 21/2 maddesine göre tebligat yapılmış olmasının usule uygun olduğu, mazbata içeriklerinin aksinin aynı kuvvette delil ile ispat edilemediği gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmiştir. Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet dilekçesinde ileri sürülen iddia ve vakıalar aynen tekrar edilerek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulünün gerektiğini, dayanak belgenin tebliğ edilmemesi sebebiyle takibin iptali talebi hakkında ise mahkemece hiç değerlendirme yapılmadığını beyan etmiş kararın kaldırılmasına ve şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, borçlu, sair itirazları yanında işletilen faizin hatalı ve fahiş olduğunu ve kambiyo vasfı şikayetini ileri sürdüğü halde, mahkemenin bu yöndeki itiraz ve şikayeti değerlendirmediği görülmektedir. O halde, mahkemece, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayet kabul edildiğine göre, borçlunun süresinde yapmış olduğu kambiyo vasfı şikayeti ve faize itirazı konusunda inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti ve borca itirazları süre yönünden reddedilen borçluların yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye aykırı şekilde tazminatla sorumlu tutulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekirken doğrudan onandığı anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kısmen kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Borçluların karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 04/05/2016 tarih ve 2016/7180 E. - 13103 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, ... 7. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17.12.2015 tarih ve 2015/288 E.-312 K. sayılı kararının hüküm bölümünün %20 tazminata ilişkin “2” nolu bendinin tamamının karar metninden çıkarılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 23/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nın 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği, 103 davetiyesinin tebliğinin usulsüz olduğu açıkça ileri sürülmediğinden, borçlunun ödeme emrinden en geç 103 davetiye tebliği ile haberdar olduğu, bu durumda usulsüz tebligat şikayet tarihi olan 27.07.2020 tarihi itibari ile, borçlunun şikayeti yasal (7) günlük sürede olmadığı, diğer itirazlarını da 5 günlük yasal süre içerisinde sunmadığı anlaşıldığından, dosya kapsamı, delil durumu, gerekçe değerlendirildiğinde, mahkeme kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı görülmekle, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
No:2 Kat:3 Merkez Sivas" adresine çıkartılan ödeme emri tebligatı 10/12/2018 tarihinde gösterilen adresin sokak numarası olmaması ve adres yetersizliği nedeni ile tebliğ edilmeksizin iade edilmiş, borçlunun mernis adresi alınarak "Mimar Sinan Mah. 67- 13 Sok. No:4/1 D. No:5 Sivas" olan mernis adresine T.K.nun 21/2 maddesi gereğince tebligat yapılması konusunda meşruhat verilerek tebligat çıkartılmış, birinci tebligattan farklı adres olduğu görülen adrese çıkartılan ikinci tebligat 19/12/2018 tarihinde T.K.nun 21/2 maddesi gereğince tebliğ edilmiş, 27/12/2018 tarihinde açılan dava ile takibi öğrenme tarihinin 26/12/2018 günü olup, tebligat tarihinin düzeltilmesi, ödeme emrine senet suretinin ekli olmaması, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfında olmaması nedenleri ile ödeme emri ve takibin iptali istenilmiş, mahkemece tebligat tarihinin düzeltilmesi şikayetinin kabulü ile tebligat tarihinin 26/12/2018 günü olarak düzeltilmesine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir....
Mahkemece; T1 yönünden takibin iptali talebinin HMK'nun 114/1- i ve 115/2. maddesi gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, T1 yönünden tahsil edilen paranın iadesi talebi 6100 Sayılı HMK 114/1- ı ve 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, Özsan Müh. İnş. Ak. Tem. Turz. Tic. Ve San. Ltd. Şti. yönünden ödeme geçersiz olduğu yönündeki itirazın reddine, Özsan Müh. İnş. Ak. Tem. Turz. Tic. Ve San. Ltd. Şti. yönünden usulsüz tebligat şikayetinin süreden reddine, Özsan Müh. İnş. Ak. Tem. Turz. Tic. Ve San. Ltd. Şti. yönünden takibin iptali talebinin süreden reddine, Özsan Müh. İnş. Ak. Tem. Turz. Tic. Ve San. Ltd. Şti. yönünden tahsil edilen paranın iadesi talebinin reddine, yönelik karar verildiği görülmüştür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/03/2020 NUMARASI : 2020/5 ESAS, 2020/111 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz)|Yetki İtirazı KARAR : Taraflar arasında görülen usulsüz tebligat şikayeti, borca ve yetkiye itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda verilen karara karşı yasal süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; aleyhine başlatılan icra takibinde icra emrinin tebliğinin usulsüz olduğunu, yanlış kişiye tebligat yapıldığını, bu nedenle öğrenme tarihinin 02.01.2020 olarak kabul edilmesini, ayrıca takibe konu kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, bu nedenle borcunun da olmadığını, takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, yetkili icra dairesinin Kağızman icra dairesi olduğunu belirterek; borca, yetkiye, imzaya ve usulsüz tebligat şikayetine ilişkin itirazlarının kabulünü talep ve dava etmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti ile takibin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK md. 16., TK md. 21/2., 667, 670, 675 sayılı KHK'lar, 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, şikayetçi borçlular ile alacaklı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. VI....