Tebligatta kendisine haber bırakılan komşu ismi ve bilgisine başvurulan komşu isminin yazılı olmadığı görülmektedir. Bu durumda tebliğ işlemi bu hali ile Tebligat Kanununun 21/1. ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30 ve 35. Maddelerine açıkça aykırı ve usulsüzdür. Borçlunun tebliğ işleminden daha önce haberdar olduğuna dair herhangi bir bilgi ya da belge de mevcut değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıya yapılan103 davetiyesi tebligatı usulsüz olup ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bursa 20. İcra Müdürlüğü'nün 2019/6679 E. Sayılı dosyasında meskeniyet şikayeti incelendiğinde; Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir....
Dava, İİK'nun 96.maddesine dayalı 3.kişinin istihkak iddiasına ilişkindir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına gerekçeli karar başlığında davalı isminin hatalı yazılmış olmasının maddi hataya dayalı olmasına göre davalı alacaklı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı 3. kişi ... vekilinin 5 adet X-Ray cihazının yanısıra “mahcuz diğer malzemeler” için de istihkak iddiasında bulunduğu, 5 adet X-Ray cihazı ile birlikte haczedilen kablolara ilişkin hüküm kurulmamasının HMK 297/2 maddesine aykırı olduğu, bu nedenle haczedilen kablolarla ilgili hüküm kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. -//- SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca hükmün kısmen kabul yönünden BOZULMASINA, taraflarca...
Davacı borçlu vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece sahibinden.com'dan alınan 2018 yılına ait ve dava konusu taşınmazın bulunduğu adresten farklı adreslerde bulunan ilamlar emsal alınarak araştırma yapıldığını, aynı taşınmaza ilişkin 2011 yılında açtıkları başka bir davadan haczedilmezlik şikayetlerinin kabul edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir Dava İİK' nun 82/1- 12 maddesi uyarınca açılmış meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti davasıdır....
e yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapıldığı, ancak Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunlu olduğundan ve şikayete konu 25.12.2015 tebliğ tarihli ödeme emri tebliğ evrakında bu kaydın bulunmadığı anlaşıldığından tebliğ işlemi usulsüz olup, başvuru bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E., 91/344 K. sayılı kararı)....
Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.) Davacının mernis adresine yapılan ilk tebligatın bila iade dönmesi üzerine ikinci tebligat TK 21/2'ye göre yapılmış olup herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Tebligat usulüne uygun olarak kabul edildiğinden davacının şikayeti ve borca itirazı yasal süresi içerisinde yapılmamış olup süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, İİK'nın 82/1-12. maddeleri, 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.İİK'nın 82/1-12. maddesinde yer alan borçlunun haline uygun meskeninin haczedilemeyeceğine ilişkin haczedilmezlik şikayeti, haciz yoluyla yapılan takipler hakkında uygulanır. Somut olayda, ... 17....
Dava, İİK 82/12 maddesi kapsamında açılan haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetidir. Bu dava İİK 16/1 maddesi anlamında şikayet niteliğindedir ve ileri sürme süresi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. Somut olayda davacıya hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ tarihi 31/07/2019 tarihidir. Davacının dava dilekçesinde yapılan tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin bir iddiası da bulunmadığına göre meskeniyet şikayeti için başvuru süresi 103 davetiyesinin tebliği ile başlamış durumdadır. Dava tarihi ise 04/11/2019 tarihidir. O halde dava tarihi itibarı ile meskeniyet şikayeti bakımından dava açma süresi dolmuş olup açılan dava süresinden sonradır. Nitekim mahkemece de aynı gerekçeler ile davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir. Yukarıdaki açıklama çerçevesinde istinaf istemine konu kararın yerinde olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Manisa 1....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şikayetin süresinde olduğu, davacının ailesi ile birlikte her iki taşınmazı birlikte ikamet olarak kullandığını beyan etmiş ise de sadece bir taşınmaz ile ilgili meskeniyet iddiasına dayalı olarak şikayette bulunulması mümkün olup davacı tarafça meskeniyet iddiası yönünden seçimin 126 ada 18 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden kullanıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ek raporun denetime yeterli ve elverişli olmasına, şikayetçinin ekonomik ve sosyal durumu göz önüne alındığında şikayete konu 126 ada 18 parselde bulunan evin bedelinin şikayetçi borçlunun haline uygun bir ev alabilmesi için gerekli paradan daha az olup haline münasip olduğu, taşınmazlar üzerinde bulunan ipoteklerin zorunlu olarak konulan ipotek olduğu haczedilmezlik şikayetinin engel teşkil etmediği, davacının İİK 82/4 maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması, geçimini...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibe başlandığı, borçlunun meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu anlaşılmıştır. Meskeniyet nedenine dayalı haczin kaldırılması istemi, İİK.nun 82/12.maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti olup, bu şikayet ancak haciz yolu ile yapılan takiplerde söz konusu olabilir. Somut olayda ise takip, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapıldığına ve haciz safhası bulunmadığına göre, haczedilmezlik şikayetinin yasal dayanağı yoktur....
Talep, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince; borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır. Bir başka ifadeyle, meskeniyet şikayeti, şahsi hak niteliğinde olup; iddiada bulunan kişinin ihtiyacı ve haczedilen meskenin bu şahsın haline münasip olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir....