Mahkeme; ödeme emrinin 05/07/2019 tarihinde TK'nın 12 ve 13.maddelerine, Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesine uygun olarak tebliğ edildiği gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, borca itirazının ise ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren İİK'nın 168/5. maddesinde belirtilen yasal 5 günlük sürede ileri sürülmediği gerekçesiyle süreden reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmekle birlikte müvekkili şirketi temsile yetkisi bulunmayan ve evrak almaya yetkili olmayan, şirketin kapı görevlisi olan Nimet Çakmak'a tebliğ edilmesinin usulsüz olduğunu, şikayet ve borca itirazlarının kabulü gerektiğini beyanla Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. HMK'nın 357/1. maddesine göre de; bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenmez, yeni delillere dayanılamaz....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ödemediği kira bedellerinin tahsiline ilişkin bir kısım icra takipleri başlattıklarını ve davacının bu dosyalarda ödeme yapıp dosyaların infazen kapatıldığını, yapılan bu takiplerde çıkartılan ödeme emirlerinin davacının aynı adresine tebliğ edildiğini ve bunlara karşın hiç bir tebligata ve borca itirazda bulunmadığını, yine ödenmeyen kira bedeline ilişkin İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2020/23686 Esas sayılı dosyasından tahliye talepli icra takibi başlattıklarını, 30 gün içerisinde borç ödenmediğinden davacının mecurdan tahliyesi için İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinde 2021/142 Esas sayılı davayı açtıklarını, davacının, tahliye davasını sürüncemede bırakmak istediğinden dolayı işbu davayı kötü niyetli olarak ikame ettiğini, icra takip dosyasından yapılan tebligatların usulüne uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, takip öncesinde mirasın reddedildiği iddiasına dayalı borca itiraz ve usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 19.11.2014 tarih ve 2013/12- 2240 Esas 2014/929 Karar sayılı ilamında; borçluların mirası reddetmeleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz niteliğinde olup, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince de, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir....
HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı borçlu tarafça, dava dilekçesinde sair itiraz ve şikayetlerin yanı sıra ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiği iddia edilmiş, mahkemece usulsüz tebligat şikayeti konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Gerekçeli kararda sadece borca itiraz yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmiştir. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355....
Karargahın malları ve parası hakkında haciz uygulanamayacağına ilişkin olduğunu ve haciz işlemi uygulanmadığını, dilekçenin itiraz iradesi taşımadığını, dosya üzerinden karar verilmesinin de usulsüz olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılması ile şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alacaklının icra mahkemesine başvurusunun icra memur işleminin iptali istemine yönelik şikayet niteliğinde olduğu, şikayetçi alacaklının iddiasına, dayandığı belgelere, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal 7 günlük süresi içinde davalı borçlu tarafından takip dosyasına sunulan dilekçe içeriğine, icra memurunun şikayete konu işlemlerinin İİK'nın 62. ve 66. maddelerine uygun olmasına göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin olup, şikayetçi, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, bu şikayetin ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceği belirtilmiş ise de mahkemenin de kabulünde olduğu üzere usulsüz olan tebligatın ancak Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun öğrenmesi halinde geçerli sayılabileceği dikkate alındığında, şikayet olunan tarafından usulsüz tebligata rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir....
Takibe dayanak belgelerin gönderilmediğine dair şikayet süreli olup, yukarıdaki tespitler göz önüne alındığında tebliğ tarihi olan 20/12/2019 tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde ileri sürülmelidir. Şikayet tarihi itibariyle anılan süre dolmuştur. Bu haliyle mahkemece buna yönelik şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Hak düşürücü süre kamu düzenine ilişkin olduğundan resen gözetilecektir. Şikayet süresinde olmadığından, 20/12/2019 tarihinde yapılan tebligata ilişkin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine de gerek bulunmamaktadır. İcra emrinin iptali gerektiğine yönelik istinaf sebebine gelince, icra emri tebliğinin usulsüz olması icra emrinin iptalini gerektirmediğinden mahkemece buna ilişkin talebin reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, tebliğ işleminin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 10. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüz olduğu , adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından çekin hamiline düzenlendiğinin kabulü gerektiği , davacının takip konusu çeklerin çek vasfı ve ciro silsilesi bozukluğuna yönelik itirazlarının da kabul görmediği, adi ortaklığın borçlu olarak gösterilmediği ve ödeme emrinin adi ortaklığa tebliğ edilmediği ,C1 8665269 seri numaralı çek üzerine tatbik edilen parefe imzanın T1'ın el ürünü imzası olduğu, imzanın T1 tarafından tatbik edildiğinin tespit edildiği belirtilerek, usulsüz tebligata ilişkin şikayet açısından davanın kabulü ile Adana 2.İcra Müdürlüğünün 2016/16232 esas sayılı takip dosyasından davacıya gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin 13/03/2017 olarak düzeltilmesine, davacının diğer borca itirazlarının ise ayrı ayrı reddine, karar verilmiştir....
avukat olarak eklenmeden dosya içeriğinin görülemediğini, bu bağlamda müvekkil T1 adına itirazlarını yaparken icra dosyasından müvekkile gönderilen ve dava konusu usulsüz tebligattan haberlerinin olmadığını, ilgili usulsüz tebligattan fiziki olarak dosya incelendiğinde ve uyap sistemine vekil olarak kayıtlarının yapıldığı 13.06.2019 tarihinde haberdar olduklarını, T1’a yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu belirterek ödeme emri tebliğinin ıttıla tarihinin 13.06.2019 tarihi olarak ve itirazlarının süresinde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borca itirazın süresinde olmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, öncelikle açılan davanın süresinde açılmadığını, İİK gereğince ödeme emrinin tebellüğ edilmesinden itibaren davanın 5 gün içinde açılması gerektiğini, borca itirazı süresinde olmayan davacının davayı şikayet olarak ikame ettiğini, ancak icra memur muamelesi şikayetinin de süresinde olmadığını, icra dosyasında borca itiraz talebi gönderildikten sonra 11/04/2021 tarihinde davacının borca itiraz talebinin reddine ilişkin karar verildiğini, ayrıca davacı her ne kadar dosya borcunu 01/04/2022 tarihinde öğrendiğini bildirmiş ise de icra dosyasında 16/11/2017 tarihli haciz tutanağında davacı borçlunun adresine hacze gidildiği ve borçlunun yapılan hacizde hazirun olarak bulunduğunun görüleceğini belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İzmir 6....