İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece "1- Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜ ile şikayetçiye yapılan ödeme emri tebligatının ıttıla tarihinin 27/07/2021 olarak DÜZELTİLMESİNE, 2- Süresinde yapılmış itiraz var ise; takibin türüne göre borca itiraz İcra Müdürlüğünce değerlendirileceğinden bu hususta mahkememizce karar verilmesine yer olmadığına " karar verilmiştir....
No:14/B2 Adapazarı Sakarya'' olduğu, tebliğ tarihinde adresin değişmiş olduğu, şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine tebligat çıkarılmadığı, bu durumda şirkete yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu, usule aykırı tebliğe ilişkin hüküm 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53. maddesinde düzenlendiği, buna göre tebligat usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabulü gerektiği, tüm bu nedenlerle davacı-borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiği, TK'nın 32. maddesine göre tebliğ tarihinin 29/01/2020 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir....
Örneğin borçlu genel haciz yolu ile ilamsız takipte ödeme emrinin usulsüz olduğunu şikâyet (İİK m. 16/1) yoluyla icra mahkemesinde ileri sürebilir. Ödeme emri, icra dairesinin bir icra takip işlemi olduğu gibi, ödeme emrinin tebliği de icra dairesinin bir icra işlemidir. İcra işlemlerine karşı şikâyet yoluyla icra mahkemesine başvurulabilecektir. İcra dairesinin ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne karar verme yetkisi yoktur (Muşul, s. 596-598). 25. Usulsüz tebligat “geçersiz” tebligat anlamına gelmez. Usulüne aykırı yapılmış tebligat mutlaka geçersiz değildir. Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 53. maddesi muhatabın öğrenmiş olması hâlinde tebligatı geçerli saymaktadır. Ancak temelde tebligat usulsüz olduğundan yani mevzuatta öngörülen yöntem izlenmeden yapıldığından bu noktada muhatabın öğrendiğini bildirdiği tarih, tebliğ tarihi sayılmaktadır....
usulsüz olduğunu, davalı tarafın müvekkili ile aralarında mevcut olan birden fazla kira sözleşmesinden kiranın yıllık ödeneceğine dair hüküm içeren kira sözleşmesine dayanarak takip başlattığını, müvekkili tarafından bir kısım ayların ödemesinin yapıldığını, yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, bu sözleşmeler ile ilgili sulh hukuk mahkemesinde derdest davaların bulunduğunu belirterek, davanın kabulüne, usulsüz tebligat nedeniyle ödeme emrinin iptaline, gecikmiş itiraz dilekçesinin kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Ancak borçlu, maninin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, usulüne uygun olarak tebligatın yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır. Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, borçlunun başvurusu bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12-258 esas, 20018344 sayılı kararı). İcra mahkemesinde borçlunun isteminin tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak nitelendirildiği görülmektedir....
ve tamamına açıkça itiraz ettiğini, müvekkilinin ikamet adresinin Osmaniye İli olup yetkili icra dairesinin Osmaniye İcra Daireleri olduğunu belirterek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline, gecikmiş itirazlarının kabulüne ve Mersin 5.İcra Dairesinin yetkisizliğine, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının usulsüz tebligat iddialarının gerçek dışı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, icra takibinde borçlunun mernis adresinin tebligat adresi olarak belirtildiğini, borca, yetkiye ve imzaya itirazların süresinde yapılmadığını, gecikmiş itiraz ile usulsüz tebligat birbirinden farklı kurumlar olup, ileri sürülen taleplerin çelişkili olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2020/2434 Esas sayılı dosyasında ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 10/09/2021 olarak düzeltilmesine, yetki itirazının kabulü ile, İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2020/2434 Esas sayılı dosyasında davacı borçlu yönünden İzmir İcra Müdürlüğünün yetkisizliğine, talep halinde ve karar kesinleştiğinde icra müdürlüğü dosyasının yetkili İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir....
Davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; davanın süre yönünden reddi gerektiğini, usulsüz tebligat iddiasının da haksız olduğunu, tebligatın usulüne uygun olduğunu, davacının icra dosyasında tebligat tarihini kabul ettiğini, usulsüz tebligat iddiasında da bulunmadığını belirterek, davanın kabulüne ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ şikayeti, ödeme emrine itiraz ve dayanak belge şikayetine ilişkindir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır....
O halde usulsüz tebligat şikayeti yönünden verilen kararda herhangi bir isabetsizlik olmadığı görülmüş, ancak borca itiraz yönünden takibin şekline göre karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken bu talep yönünden herhangi bir hüküm kurulmaması yerinde değil ise de, istinafa gelen tarafın sıfatı nazara alındığında bu durum eleştirilmekle yetinilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulması kanısına varılmıştır....
Somut olayda; tebligat '' muhatabın iş yeri dışında iş takibinde olduğu imza vermekten imtina eden komşusunun beyanından anlaşılmış olup 2 no'lu haber kağıdı muhatabın kapısına asılarak Tebligat ilgili mahalle muhtarlığına tebliği edilmiştir " şerhi ile tebliğ edilmiştir. Tüzel kişilerde yetkilinin bulunmama sebebinin araştırılmasına gerek yoktur. Ancak denetime olanak sağlanması açısından bilgisine başvurulan ve haber verilen komşunun isminin tebliğ tarafında yer alması gerekir. Bu nedenle tebligat usulsüz olmakla istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile, İSTANBUL 45....