Şikayet, ödeme emrinin tebligatının usulsüz yapılması sebebiyle tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ile borca ve ferilerine itiraza yöneliktir. Usule aykırı tebliğin hükmü 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. ve tebligat Yönetmeliğinin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde, tebliğin usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir....
Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yaptığı itirazın süresinde olması nedeniyle takibin durdurulması istemiyle icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Borçlu vekili, öğrenme tarihi olarak 03.02.2015 tarihini bildirmiş olup, 11.02.2015 tarihinde icra mahkemesine yapılan şikayet, yasal yedi günlük süreden sonradır. Bu durumda mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımından reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir....
İcra Müdürlüğü nezdinde 2017/9946 esas sayılı dosyası kapsamında örnek 13. icra takibine girişildiğini, davacı müvekkilinin mutad meskeni olan Arpaçbahşiş Mahallesi Gümüştur Sitesinde yer alan bağımsız bölümüne ödeme emri tebliğe çıkarıldığını, ancak anılan adresin müvekkilinin ikametgahı olmadığını, mutad meskeni olduğunu, hem takip talebinde hem de tebligat parçasında müvekkilinin soyadının paraf olmaksızın üzeri çizilmek suretiyle Albayrak'tan Bayraktar'a çevirildiğini, ödeme emrinin müvekkilinin mutad meskeni olan Arpaçbahşiş Mahallesi Gümüştur Sitesine tebliğe çıkarıldığını, müvekkilinin merniste kayıtlı adresinin Menderes mahallesindeki adresi olduğunu, yapılan usulsüz tebligat işlemleri neticesinde haksız ve mesnetsiz takibin kesinleştirildiğini, Mersin 2....
getirmesi gerektiği halde, 20.01.2020 tarihinde usulüne uygun 3. haciz ihbarnamesinin tebliğine rağmen şikayetçi tarafından 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğine dair İİK'nın 16/1 maddesi uyarınca 7 gün içerisinde şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesi ile de birleşen dosyalardan 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğine dair şikayetlerin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nce aslı olmayan belgelere dayanılarak düzenlenen sıra cetvelinin usulsüz olduğu, 30. İcra Müdürlüğü dosyasında 3. şahsa usulüne uygun haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğinin ve borçlu alacağı üzerine haciz konulduğunun kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir. Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir. Şikayet olunan... Yemek ve Ziyafet Hizmetleri Ltd. Şti'nin alacaklı olduğu ... 30. İcra Müdürlüğü'nün 2011/24515 Esas sayılı dosyasında borçlu ... Yapı Mimarlık İnş.Taahhüt San ve Tic. Ltd. Şti'nin 3. şahıs ... İnşaat Ltd....
Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin birinci fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas - 1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre, borçlunun, icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması zorunludur. Somut olayda, borçlu, icra dosyasına sunduğu 05.08.2014 tarihli borca itiraz dilekçesinde ve şikayet dilekçesinde, ödeme emrinden 05.08.2014 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiş olup, bildirilen bu öğrenme tarihine göre icra mahkemesine 27.08.2014 tarihinde yaptığı başvurusu yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen yedi günlük şikayet süresinin geçmesinden sonradır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Tehdit HÜKÜM : Beraat KARAR Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü: Soruşturma aşamasında şikayetçi olduğunu belirten müşteki ...’ya duruşma gününü bildiren davetiyenin, soruşturma aşamasında bildirdiği adres ile MERNİS adresinin aynı olması nedeniyle, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adrese Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre tebliğe çıkarılması gerekirken doğrudan MERNİS adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğe çıkarıldığı bu nedenle tebliğin usulsüz olduğu, CMK'nın 234. maddesi uyarınca şikayet ve katılma iradesi yönünden kovuşturma evresinde beyanının alınmadığı ve müştekiye gerekçeli kararın da tebliğ edilmediği, Anlaşıldığından, O Yer Cumhuriyet Savcısının, tebliğnameye aykırı olarak, temyiz davası istemi hakkında bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA, dosyanın müşteki ...’ya gerekçeli...
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Davacı vekili tarafından müvekkiline gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin tebliğinin usulsüz olması sebebiyle tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, buna bağlı olarak ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin iptaline, müvekkili aleyhine yapılan işlemlerin durdurulmasına ve hacizlerin fekkine karar verilmesinin talep edildiği, icra dosyasının incelenmesinde; birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin önce davacının adresine normal yoldan tebliğe çıkartıldığı, çıkartılan ilk tebligatların bila tebliğ iade gelmesi üzerine adresin aynı zamanda davacının mernis adresi olması sebebiyle bu defa mernis adresi olduğuna ilişkin gerekli şerhler verilmek suretiyle yeniden tebliğe çıkartıldığı ve birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin davacıya TK'nun 21/2 maddesi gereğince usulüne uygun tebliğ edildiği, kaldı ki, bir an için haciz ihbarnameleri tebliğinin usulsüz olduğu kabul edilse dahi dava dilekçesinde de...
Ancak davalı şirket vekilinin 08.12.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile borca itiraz edildiği halde tebligatın usulsüzlüğünden bahsedilmediği gibi bu yönde icra mahkemesine şikayet başvurusunun da bulunduğundan bahsedilmemiştir. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabın tebligatı öğrenmesi halinde usulsüz tebligatın geçerli hale geleceğine amirdir. Davalı tarafın tebliğe haberdar olmasına rağmen bu yönde şikayet başvurusunun olmaması nedeniyle tebligat mazbatası üstündeki tarihin iflas ödeme emri tebliğ tarihi olarak kabulü gerekir. Dolayısı ile davalı tarafın vaki itirazının süresinde olmadığından hukuki sonuç doğurmayacağı ve iflas takibininkesinleştiğinin kabul edilmesi gerekirken, yerel mahkemece takibin kesinleşmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince de şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda, borçluya ödeme emri tebligatı dışında kıymet takdiri raporunun da tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporu tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçlunun ödeme emrinden en geç kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği 26.5.2014 tarihinde haberdar olduğu kabul edilmelidir....